Kelimeleri sarhoş eden adam
Bazı geceler kaskatı kesilen ruhumuzu iki dost kelamına, şarabın esrikliğine veya yalnızlığımıza emanet ederiz. Bazen de hiçbirine gerek kalmaz, bir şiirin ya da keskin bir sesin büyüsüyle sarhoş olur, ruhumuzun içsel yolculuğuna izin veririz. İşte öyle zamanların adamıdır Leonard Cohen. Onun şiirleri ve şarkıları bu yolculuğa davet gibidir yahut insanın içine doğru çıktığı bu yolculuğa ışık tutan görünmez bir el…
1967’den günümüze kadar uzanan müzik hayatında üç kuşağa hitap eden ve çok yönlü bir sanatçı olan Leonard Norman Cohen, herkesin hayatına en az bir kimliğiyle girmiştir; şair, şarkı yazarı, filozof ya da romancı… Ama en çok da o buğulu sesiyle söylediği şarkıları iz bırakmıştır gönüllerimizde. Çünkü onun şarkıları kulakların pası için değil daha ziyade kalp içindir.
Aşkın her evresiyle ilgili anlatacak bir şeyi vardır, bu yüzden herkesin bir yarasına, bir mutluluğuna dokunabilir. Fötr şapkası, şairane duruşu, salon beyefendisi kişiliği ve centilmenliğiyle onlarca yıldır kim bilir kaç kadının rüyalarını süslemiş, “I’m your man” şarkısını dinleyen kim bilir kaç kadının hayalindeki erkek modeli olmuştur.
21 Eylül 1934’te Kanada- Montreal’de dindar Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan Leonard Norman Cohen, 9 yaşında kaybettiği babasının vasiyeti ile edebiyata yönelmiş, ergenlik çağındaysa gitar öğrenip bir grup kurarak içindeki müzik aşkını da ortaya çıkarmıştır.
“Let Us Compare Mythologies” isimli ilk şiir kitabını 1956’da henüz üniversite öğrencisiyken yayınlamıştır. 60 ve 70’ler onun edebi hırslarıyla ve edebiyattaki kimlik arayışıyla geçmiş hatta 1963’te yazdığı “The Favorite Game” ( Gözde Oyun – Çev. Berat Çelik, Altıkırkbeş Yayınları, Aralık 2006) genç bir adamın edebiyattaki kimliğini arayışını konu alan otobiyografik bir romandır. Bu dönemde münzevi bir yaşam tercih eden yazar Yunanistan’daki Hydra adasında bazıları Türkçeye de çevrilen pek çok kült eser ortaya koymuştur.
70’lerde Suzanne Elrod ile evlenmiş, 1972’de Adam isimli bir erkek ve 1974’te ise ismini Federico Garcia Lorca’dan alan Lorca isimli bir kız çocukları olduysa da çift 1979’da ayrılmıştır. 1967’de Avrupa folk müziği tarzında başladığı müzik kariyerinin ilk albümü olan ve içinde şimdilerde hepimizin bildiği “Suzanne,” “Sisters of Mercy,” “So Long, Marianne” ve “Hey, That’s No Way to Say Goodbye” gibi şarkıların olduğu “Songs of Leonard Cohen” onu daha ilk albümle yadsınamaz büyük yetenek olarak ilan etmişti bile. Ardından 1969’da “Songs from a Room” ve 1971’de “Songs of Love and Hate” isimli iki albümle bu başarının bir tesadüf olmadığını da herkese kanıtlamıştır. Zaten Cohen’in erken dönem çalışmalarına bakıldığında, şarkılarını kaydetmeye başlamadan önce yarattığı usta edebi kimliğin altyapısıyla yükseldiği de görülebilir. Onun müzik ve edebiyattan oluşan çift kariyeri yıllar boyunca birbirlerini beslemiştir. Popüler müzik dünyasında şiir ve düzyazılarıyla edebi kaliteyi şarkılarına taşıyan nadir ve zengin bir müzikalitesi vardır.
70’lerde dünya müziği üzerine çalışan Cohen’e, 80’lerden itibaren tipik olarak bas bariton tonda söylediği şarkılarında kadın vokaller ve elektronik bileştiriciler eşlik etmiştir. 1984’te çıkan “Various Positions” isimli albümünün içinde bulunan “Hallelujah” şarkısı dünyanın her yerinde halen ilahi bir ağırlıkla dinlenen, mistik, ruhani bir şarkıdır ve birçok müzisyen tarafından yorumlanmıştır.
Onlarca yıldır ve yıllar geçtikçe değeri daha da derinleşen bir figür olan Cohen, insan hayatını acımasızca irdeleyen ve insanlığın en büyük sorunlarına dair sorular soran şarkılarıyla milyonların idolü olmuştur. Onu dinlemenin insanı karamsarlığa sürüklediğini düşünenlere en güzel cevabı; “Kendimi kötümser olarak görmüyorum. Bence kötümser insan yağmur yağsın diye bekler, oysa ben iliğime kadar ıslanmış hissediyorum” sözleriyle yine kendisi vermiştir.
O zamansız bir sanatçıdır. Hüznüyle, asil asiliğiyle, incelikli başkaldırının belki de yeryüzündeki tek örneğidir. Eserlerinde işlediği en önemli temalar din, yalnızlık, cinsellik ve kişiler arası karışık ilişkilerdir. Fakat özellikle son dönem çalışmalarında politik ve kültürel olgulara alaycı ve nüktedan yaklaşımıyla da karşılaşılır. 1994’te dünyevi işlerden uzaklaşıp Los Angeles yakınlarındaki Mound Baldy Zen merkezinde 5 yıllık bir inzivaya çekilmiş ve burada “Rinzai Zen Budist Rahibi” ünvanını kazanmıştır.
2001’de yeniden müziğe dönen Cohen, “Ten New Songs” isimli albümü yapıtlarının arasında en melankolik olanıydı. 2004’te halen birlikte olduğu Amerikalı caz sanatçısı sevgilisi Anjani Thomas ile “Dear Heather” isimli bir albüm çıkarttı. Yine 2006’da birlikte yazdıkları albüm “Blue Alert” geniş yankı uyandırdı. Albümdeki tüm parçaları seslendiren Anjani için bir eleştirmen “Cohen’in kadın olarak yeniden doğmuş hali” ve “tek bir nota bile seslendirmemiş olsa da Cohen’in sesi, albüme bir sis gibi sinmişti.” diye yorumladı.
Kanada’da çok satanlar listesine bir numaradan giren şiir ve çizimlerden oluşan kitabı “Book of Longing” 2006’da yayınlandı ve tüm dünyada çok çabuk tükendi. 2008 onun için tam bir dönüm yılıydı, 40 yılı aşkın bir repertuarla tüm dünyada canlı performans sergiledi. Kapalı gişe verdiği konserleriyle 2008 yılına damgasını vurdu. “En esin verici bestecilerden biri” olduğu için Amerikan Rock’n Roll Hall of Fame’ e kabul edildi.
Cohen’in şarkıları ve şiirleri pek çok başka şarkıcı ve şarkı yazarını etkiledi. Eserleri 1000’den fazla kere başka sanatçılarca yorumlandı ve kaydedildi. “Canadian Music Hall of Fame” ve “Canadian Songwriters Hall of Fame”e kabul edilen Cohen, ayrıca ülkenin en büyük sivil şeref madalyası olan “Companion of the Order of Canada” ile ödüllendirildi. Böylece en güçlü ve etkileyici şarkı yazarları arasındaki yerini belgeledi.
Şu an Los Angeles’ta yaşamını sürdüren Cohen, çağımızın belki de en önemli ve en etkili şarkı yazarlarından olmasının yanı sıra ironik şiirleriyle de çağa derin izler bırakan güçlü bir şairdir. Şimdiden efsaneleşen ve sanatıyla yıllara meydan okuyan Cohen, daha onlarca yıl kelimeleriyle bizleri sarhoş etmeye devam edecek.
Cohen’den kısa kısa…
“Aşk bir çeşit zafer yürüyüşü değildir.” Hallelujah şarkısından
“Şiir sadece hayatın bir delilidir. Hayatınız iyi yanıyorsa şiir sadece küldür.”
“Senin gözlerinde, beni olmak istediğim gibi tarif eden bir şey vardı.” Görkemli Kaybedenler kitabından
“Uykusuz son sığınak uyuyan dünyada üstünlük duygusudur.”
“Teldeki bir kuş gibi, eski bir gece yarısı korosundaki sarhoş gibi, kendimce denedim özgür olmayı.” Teldeki Kuş şiirinden.
Cohen katıldığı bir festivalde Colombia Records’dan John H.Hammond’ın dikkatini çekmiş ve tüm albümleri aynı plak şirketinden çıkmıştır.
“Chelsea Hotel no 2” ve “Lover Lover Lover” isimli şarkılarını 1974’te ilişki yaşadığı Janis Joplin için yazdığı iddia edilmiştir.
1996’da Budist tapınağında “sessizlik” anlamına gelen Jikhan ismini almıştır.