Kendinizi zamana bırakın

Zaman - Engin ÇakırNe vakit hata yapsak, çıkmaza girsek, bir şeylerin olmasını istesek, inansak, korksak hep ona danışırız. Onun kulağına fısıldarız dileklerimizi. Yaralarımız olsa onun sağmasını bekleriz. Başımıza ne gelse ondan bilir, ondan umar, onunla yaşarız.

Mevlana bile şöyle der: “Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla… Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…” Vakitlice üzerine çok düşündüğüm, onunla yatıp, onunla kalktıklarım bugün hayatımdalar… “Zaman” harcadığım her detay “değerli” benim için. Hani diyorlar ya “vakit nakittir” diye, tam da demek istediğim bu işte. Bunca hengamenin arasında algılamaya çalıştığımız tek şey “zaman” aslında. Her “an” kaybettiğimiz şeyler kadar kazandığımız şeyler de var. Bir düşünün; an geliyor kalp kırabiliyoruz. Sevdiğimizi hissedebiliyoruz. Hatalar ve doğrular yapıp sonuçlarını bir anda fark edebiliyoruz. Anlık yaşadığımız her şey bize bir şekilde etki ediyor. Belki hastalanıyoruz, umutlanıyoruz ya da. Göreceli bir süreçle hepimiz farklı algılıyoruz geçen saatleri.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü okuduğumdan beri -ki çok küçüktüm- imkan olsa da saatlerimizi birbirine ayarlayabilseydik diye düşünmüşümdür hep. Yine de zamandan farklı etkilenirdik. Çünkü zaman her birimize Noel Baba gibi farklı hediyeler getirir. Kimimiz üzülür kimimiz ise sevinirdik olanlara… Yaşam için 13 satır yazan Gabriel Garcia Marquez “Bitti diye üzülme, yaşandı diye sevin” diyordu bir maddede. Not defterime yazdığım bir cümle olmuştu. Biten çok şey oluyor hayatımızda. Bu yüzden dikkat edilmesi gereken yegane şey bence emek verip zaman harcadığımız şeylere sahip çıkabilmek. Kaybetmenin insana verdiği acıyı önlemenin bir yolu yok çünkü. İnsan zaman harcadığı şeyleri kaybedince üzülüyor ya da zaman harcayamadığı… Zaman ne yarışılacak bir şey ne de bulunabilecek. Önemli olan onu yaşarken kaybetmemek.

Umudu olan insan zamana inanan insandır. Üzülmüş insan da zamana inanır. Hayat herkese hak ettiği kadar zaman tanımıyor. Hatta göreceli bir bakış açısıyla “hiç vakti olmayan” bizlere zaman yetmiyor. Mesela spor için vakit bulamıyoruz ama bütün dizilerin kadrosunu sayabiliyoruz. Çekinmeyin söyleyin; haftada kendinize ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Peki ya değer verdiğiniz insanlara? Vücudunuza ya da geçtim bunları, ruhunuza?

Sahi kim çaldı bu zamanı? Arsen Lupen mi?

Yazı: Engin Çakır

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu