Kirpi Mesafesi

Porcupine Distance

Kirpi Mesafesi

“Soğuk bir kış sabahı yerin altındaki dört kirpi, donmamak için birbirine sokuldu. Isınmak istediler. Dikenleri birbirlerine battı. Ayrıldılar. Üşüyünce, tekrar yaklaştılar. Dikenleri batınca yine uzaklaştılar. Soğukta tek başına uyumak ile batan dikenlerin acısı arasında gidip geldiler uzun süre. Yaşadıkları bu ikilemi, aralarındaki uzaklık her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya gelinceye dek sürdürdüler. Üşüdüler. Yaklaştılar. Dikenleri battı. Acı çektiler. Uzaklaştılar. Üşüdüler. Yaklaştılar. Dikenleri battı. Uzaklaştılar. Ne dikenleri birbirlerine batacak kadar yakın ne de üşüyecek kadar uzaktaydılar sonunda. Kirpi mesafesi, gerçek sevgi mesafesidir.”

Kirpi Mesafesi öncelikle kötülükle ilgili bir soru soruyor. “Kötülük doğuştan mı gelir, sonradan mı ortaya çıkar?” Kitapta, güvenli alanda kalmak için şiddetin farklı formlarının ötekileştirilenler üzerinde uygulanması anlatılıyor. Bir gruba ait olma, kendini grup üzerinden tanımlamaya çalışma, güvenli alanda olmak için sosyal uyum zorunluluğunun dayattığı maskeleri çıkartamama, güvenli alanda kalmak için şiddetin farklı formlarının ötekileştirilenler üzerinde uygulama sahneleniyor. Seyirci etkisi, cehalet sendromu, sürü psikolojisi, bumerang etkisi, otoriteye itaat, kötülüğün sıradanlığı, sosyal uyum, kirpi ikilemi gibi birçok kuramın izleri var.

Ana karakter Sorgun, gitarist bir anne ile banka memuru bir babanın oğlu olarak hareket halindeki bir trende doğmuştur. Annesi işi nedeniyle sürekli seyahat ederken babası siyasi görüşü nedeniyle yaşadığı zorluklar yüzünden bir kasabaya yerleşmiştir. Otuzlarının başındayken, bir teröristin seyahat ettiği trene yerleştirdiği bombanın patlaması sonucu gövdesiyle yüzünün bir kısmı ağır yanık yarası almıştır.

Sigortadan aldığı tazminatla yaşamını sürdürmektedir. Bir sitenin önceden kapıcı dairesi olan bodrum katını kiralamıştır. Tek büyük odası, banyosu, tuvaleti ile küçük bir mutfağı olan bu evin tek penceresi kaldırım hizasındadır. Geceleri sokaklarda, site civarında ve bahçesinde olduğu için bina sakinlerinin bazı sırlarını öğrenir. Terasa inip çıkarken duyduğu bazı konuşmalar, gördüğü bazı yabancı kişiler sayesinde de bilgisi artar. İki arkadaşından birisi olan Uygur bir gün çocuk parkında oğlunu salıncakta sallarken telefonundan iş yazışmalarını sürdürdüğü için çocuğun zincirini açıp atlamasına engel olamamıştır. Oğlu öldükten sonra eşi onu terk etmiştir. Uygur o günden sonra tek kelime konuşmamıştır. Bazı günler Sorgun’un evine köpeğiyle birlikte gelir. Gün boyu maket yapar.

Site yöneticisinin karısı Latife, Sorgun’u sitede istemediği için sürekli onu taciz eder. Sitedekileri baskı altına alarak Sorgun’un atılması için sürekli oylama yaptırır. Hüseyin’e çöpleri Sorgun’un penceresinin önüne bırakmasını söyler hep. Sorgun da penceresini açarak çöpleri karıştırır. Çöplerden çok daha fazla bilgi edinir site sakinleri hakkında. Lili adlı bir hayat kadını da olaylara dahil olur. Ötekileştirilmenin boyutları da değişir.

Kirpi Mesafesi, insanlığın bugünlere gelmesinin asıl sorumlusunun mutluluk vaadiyle tüketime sürüklenen insanların şuursuz bir hızda yaşadığını vurguluyor. Nesneleşen bireyin anlam arayışında ürettiği yeni kötülük formlarına dikkat çekiyor. Giderek ‘kötülük değilmiş’ gibi düşündüğümüz normalleşen durumlar bunlar.

“Uygar olduğunu iddia eden özne önce karşıtını tanımlar sonra kendi tanımını ötekileştirdikleri üzerinden kurgular. Kendi varlığını öteki üzerinden meşru kılar. Bu meşruluk kendisini normal ilan etmesiyle gerçekleşir. Öteki ise anormaldir. Uygar özne kendisini merkeze yerleştirir. Öteki dediklerini de kendi koyduğu kurallara uymaya zorlar. Uyanları gizlice köleleştirir, uymayanları açıkça dışlar. Bir yandan da ‘öteki’ dediklerini kanunlarla göstermelik bir korumaya alır. Uygarlık yalandır.”

İnsanoğlunun iyiye ulaşacağına dair umutlarının gittikçe azaldığı bir dünyada yaşıyoruz. Kötülüğün bu kadar sıradanlaştığı, yalan söylemenin yetmeyip en iyi yalanı söylemenin gerektiği toplumda elbette iyiyle doğrunun önemi artmaktadır. Kirpi Mesafesi, herkesin başka birisini bir biçimde ötekileştirdiği iddiasını taşıyor.

“İnsan evriminde, güce dayalı eski üstünlük kurma yönteminin yerini oyunculuğa dayalı sosyal beceriler aldı. Otoriteyi sağlayabilmek için kullanılan fiziksel şiddetin yerine koşulların taleplerine göre rolünü değiştirebilme esnekliği geçti.”

Hakan Akdoğan

“On a cold winter morning, four porcupines underground cuddled up to avoid freezing. They wanted to warm themselves. Their quills stung at each other. They moved away. When they were cold, they cuddled up again. They moved away when their quills stung. For a long time, they moved to and fro between sleeping alone in the cold and the pain of stinging quills. This dilemma continued until the distance between them reached a certain point at which they could tolerate the pain. They got cold. They came closer. Their quills stung. They felt pain. They moved away. They got cold. They came closer. Their quills stung. They moved away. At last, they were at a distance which was not close enough so that their quills would sting nor very far thus making them feel cold. Porcupine distance is the distance of true love.”

Porcupine Distance first asks a question on evil. “Is evil innate or does it emerge later on?” The book depicts the infliction of the different forms of violence on others in order to stay in the safe zone. It tells about belonging to a certain group, defining one’s own self by way of that group, inability to remove the masks that are forced by social adaptation and the infliction of the different forms of violence on others in order to stay in the safe zone. There are traces of many theories such as the bystander effect, ignorance syndrome, herd psychology, boomerang effect, submission to authority, banality of evil, social adaptation, porcupine dilemma.

The main character Sorgun has been born on a moving train as the son of a guitarist mother and a bank clerk father. While his mother has to travel constantly because of her job, his father has settled down in a small town due to the difficulties resulting from his political views. One side of his face has deep burns when a terrorist bomb exploded on the train he was in while in his early thirties.

He lives on the compensation paid by the insurance company. He has rented the basement floor of an apartment block which was the flat of the doorman. The only window of this small house with a single large room, bathroom and toilet is at the level of the sidewalk. At nights, he learns about various secrets of the residents of the block. He learns about new things as he overhears people while going up and down the floors and the strangers he sees. One day, one of his two friends, Uygur could not prevent his child to unchain himself and jump out of the swing at the park because he was continuing his office work on his phone. His wife left him after the death of their child. Uygur has not spoken a word ever since. Some days, he visits Sorgun’s house with his dog. He makes models all day long.

Latife, the wife of the apartment manager keeps on harassing Sorgun because he does not want Sorgun there. He always pushes the residents to vote against Sorgun. He tells Hüseyin to leave the trash in front of Sorgun’s window. Sorgun opens his window and goes through the trash. He learns even more about the residents by doing so. A prostitute named Lili steps in. Alienation takes on a whole different level.

Porcupine Distance emphasizes that the real reason why humanity is at such a state is that they keep on living at an unconscious pace as they are dragged towards consumption with promises of happiness. It attracts attention to the new forms of evil put forth by objectivized individuals. These are all cases that have been normalized over time as we kept on thinking, “it’s not evil”.

“The object claiming to be modern first defines its opposite and bases its own definition on those that it alienates. It validates its existence over others. This validity takes place by declaring itself as normal. The others are abnormal. Modern object places itself at the center. It forces those that it alienates to obey the rules that they have laid down. It secretly enslaves those that obey the rules, while openly isolating those that do not. In the meantime, it takes those that it “alienates” under a pseudo-protection with laws. Modernity is a lie.”

We are living in a world where hopes that humanity will reach the good keep on dwindling. The importance of the good and the right is increasing in such a world where evil has become a banality and where it does not suffice to lie but that you have to make up the best lie. Porcupine Distance asserts that everyone alienates others in one way or another.

“The old methods of establishing superiority by brute force have been replaced by social skills in the evolution of mankind. The physical violence used for establishing authority has been replaced by the flexibility to change one’s role subject to the requirements of the conditions.”

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu