Külhanbeyi ve mangal gibi yüreği

 

Külhanbeyi
Külhanbeyi

 

Söze “külhan”ın ne demek olduğundan bahsederek başlayalım: “hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik…” Külhan’ın elbette ki bir de “bey”i var. Günümüzde anlam değişikliğine uğrayıp yeni anlamlar kazanmış olsa da külhanbeylerinin gerçek anlamı; “hamam ocaklarının sürekli yanmasını sağlamak için ocağa kömür atan kişi…”

Kendilerine özgü giyiniş (fes, tespih, topuğuna basılmış yumurta topuk ayakkabı, omza asılmış ceket gibi) ve konuşma biçimleri olan(naralar), argo kullanan, başıboş, haylaz delikanlılar anlamına gelen külhanbeyleri tıpkı Haldun Taner’in unutulmaz eseri Keşanlı Ali Destanı’ndaki kabadayı gibi bir ifade sunuyor zihnimizde. Serseri, hayta, külhani ya da başka bir anlatımla apaş… İşleri ağır kütükleri taşımak ve kül dökmek gibi bedensel etkinlikler içerdiği için nam-ı diğer külhanbeyleri güçlü kuvvetli gençler arasından seçilirmiş. Bu güçlü kuvvetli adamların mesai saatleri dışında genelde serserilik etmesi veya dalyan gibi delikanlı olmaları da doğal bir sonuç olmuş… Böylelikle külhanbeyi kelimesinin namı yayıladurmuş.

Eskiden süregelen ve sıcak ile soğuk arasındaki bağı çok güzel bir şekilde anlatan bir “külhan” daha var. Hamam sahipleri soğuk kış gecelerinde sokaktaki çocukları soğuktan donmasınlar diye külhanların bulunduğu odaya yerleştirirlermiş. Bu çocuklar arasında da bir hiyerarşi varmış. Eskiler hep külhana daha yakın yatarlar, yeni gelenler kapı tarafına konuşlanırlarmış. Külhanın küllerini boşaltmada, kütüklerin taşınmasında da külhancıya yardım ederlermiş. Kendilerine özgü jargonları da varmış… Aslında bu çocukların daha sonra külhanbeyi olmaları da kuvvetle muhtemelmiş…

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu