Kurumların rotası “Sürdürülebilirlik”
Denizde rotanı düzgün belirlersen; derin sularda kaybolmaz, varacağın noktaya daha kısa sürede ve güvenli bir şekilde varırsın. Aslında bu mantık hem iş hem de özel hayatımızda geçerli… Doğru hedefler, stratejiler ve çalışma yöntemleri ile yolumuzu hiçbir zaman kaybetmez ve istediğimiz durağa daha kolay varırız.
Yanlış rotalar, hem macera hem tehlike hem de bilinmezlikleri içinde barındırıyor. Kurumların rotalarını yanlış belirlemesi büyük kayıplara sebep olabiliyor. Büyük emekler ve çabalarla belli bir noktaya getirilen işyerleri küresel rekabet denizinde bazen sığ sularda bazen de derin sularda batıyor ya da sürekli çırpınarak yardım istiyor, birilerinin onu kurtarmasını bekliyor…
Her kurumun kendi vizyonuna ve hedeflerine göre belirlediği bir rotası var. Bu rotayı da sektörünün yerel, ulusal ve küresel pazardaki koşullarını göz önünde bulundurarak, kendi imkân ve olanakları doğrultusunda belirliyor. Günümüzde kurumların rekabet edebilmek için çok daha esnek ve hızlı iş modelleriyle hareket etmesi en önemlisi de dünyadaki sosyal değişimin bir parçası olması gerekiyor. Bu yüzden de nihai hedeflerine ulaşması için sık sık elindeki rotasını kontrol etmesi, güncellemesi şart. Çünkü kurumların küresel rekabette kullanacakları yeni enstrümanları ve donanımları ekleyerek rotalarında çok daha hızlı ilerlemesi mümkün.
Bu açıdan bakıldığında yeni dünya düzeninde kurumların daha hızlı yol alabilmesi için rotalarını sürdürülebilirlikten yana da çevirmeleri gerekiyor. Artık kurumların iş hedeflerine çevreyi koruma, doğal kaynakları az kullanma, çalışanların sağlığı ve güvenliğini ön planda tutma, sosyal projelerle topluma katkı sağlama gibi konuları da eklemesi büyük önem kazandı. Günümüzde tüketiciler için kalite, fiyat, hizmet, ürün çeşitliliği zaten “olmazsa olmaz” kategorisinde yer alıyor. Artık ne mutlu ki tüketici çok daha bilinçli ve sosyal farkındalığı çok daha yüksek. Bilinçli tüketiciler ürünün hangi koşullarda üretildiğini, toplumsal refaha ne tür katkı sağladığını ve bu anlamda hangi küresel sertifikalara sahip olduğunu araştırıyor, sorguluyor. Tüm bu konularda sosyal farkındalığı yüksek olan ve bunu şeffaf bir şekilde toplumla paylaşan firmalar ise kazanıyor.
Kurumların da dışarıdan zorlayıcı bir talep olmadan kendi içinde hazırlıklar yapıp, kendi rotalarına bu değerleri de eklemeleri hem daha dürüst hem de daha gerçekçi olacaktır. Yola bu değerlerle çıkan kurumlar rotalarında çok daha emin adımlarla ilerleyecektir. Bizler tüketirken dünyamızı da tükettiğimizin farkında mıyız? Tüketimin olumsuz etkilerini bir nebze olsun ortadan kaldırabilmek için aldığımız tükettiğimiz her şeyi sorgulayalım. Toplum için, dünyamız için, geleceğimiz için standartları yüksek olan kurumları ve ürünleri tercih ederek diğer firmaların da bu yönde kendilerini geliştirmelerini teşvik edelim. Aslında iş dünyasına yön veren en önemli güçlerden biri tüketici istekleri… Tüketiciler olarak bu gücümüzün farkında olalım ve firmaların rotalarını toplumdan yana çevirmelerini sağlayalım.