Mavi Okyanus ile iz bırakmak
İş hayatı artık birbirinden farklı rekabet stratejileriyle, yeni yönetim modelleriyle, esnek organizasyon şemaları ile Y Kuşağı hatta Z kuşağı ile çok daha karmaşık. Farklı olmak, ön plana çıkmak, liderlik yapmak için artık iş hayatındaki geleneksel kurallar geçerli değil. Bu kuralları ise artık çoğu zaman patron belirlemiyor. Çünkü kuralları artık müşteriler ve toplum belirliyor. Oyunu kurallarına göre oynarsanız kazanıyor, oyuna yeni kurallar koyabiliyorsanız da liderliğe oynayabiliyorsunuz.
İş hayatında son dönemlerde sıkça konuşulan ve üzerine çeşitli eğitimler düzenlenen konulardan biri de farklılaşmak, sektörde farklılaşarak iz birakmak üzerine… En çok konuşulan stratejilerden biri de “Mavi Okyanus Stratejisi…” W. Chan Kim ve Renee Mauborgne’un “Blue Ocean Strategy” adlı kitabı ile iş dünyasında dillendirilmeye başlayan bu Mavi Okyanus stratejisi girişimcilerin yeni gözdesi. Peki nedir bu mavi okyanus, okyanus dediğin zaten mavi değil midir? Başka renkte okyanus da mı var?
Pazarda birçok oyuncunun olduğu, bu sebeple pastanın gittikçe daralarak kıyasıya rekabetin yaşandığı, karların gittikçe düştüğü pazar “kırmızı okyanus” olarak adlandırılıyor. Herhalde buradaki köpek balığı gibi “dişe diş, kana kan, intikam” edalarıyla yanıp tutuşan rakiplerin birbirini parçalaması sebebiyle kanlarıyla kirlenmiş okyanus olduğu için kırmızı okyanus olarak adlandırılmış.
Mavi okyanus ise sizin yeni keşfettiğiniz henüz kimsenin bu suları bilmediği ve yüzmediği bir okyanus. Burada pazarı siz kendiniz oluşturuyorsunuz, rakip yok, rekabet yok masmavi sularda ilk zamanlarda siz tek başına yüzerken pazarın kurallarını ve fiyat politikasını da tek başına oluşturuyorsunuz. Tabi zamanla sizin de okyanusunuz başka oyuncular tarafından keşfediliyor, rakipler artmaya piyasanın kuralları değişmeye başlıyor, rekabet arttıkça da okyanus kızarmaya başlıyor. Kırmızı okyanustan çıkmak isteyenler ise kendi mavi okyanusunu yeniden yaratmak zorunda. Mavi okyanusa en çok verilen örnek firmalar arasında Amazon, Starbucks, T-Box, Ipad, Ipod shuffle gibi kendi alanında yeni uygulamalar yapan benzerlerinden farklılaşan firmalar gösterilebilir.
Firmalar için kırmızı okyanusa girmek kolay, ayakta kalmak zor. Mavi okyanus için ise para kazanacak yeni bir fikir bulmak bunu hayata geçirmek zorken, bu okyanusta rakip olmadığı için kalmak çok daha kolay. Kırmızı okyanusta birbirinin benzeri aynı işi yapan birçok firma arasında farklılaşmak öne çıkmak bir o kadar zorken, mavi okyanusta kendi farklılığınızla yarattığınız pazarda lider olmak ise bir o kadar kolay.
Eğer iş hayatında ister kurum olarak, ister kişi olarak “iz bırakmak” istiyorsak; çevremizi iyi analiz edip nasıl farklılaşabileceğimiz üzerine kafa yormalı… Farklılaşmak için zaman, gerekiyorsa da para harcayarak kendi mavi okyanusumuzu yaratmayı başarmalıyız. Aksi taktirde sürüdeki binlerce koyundan biri olmaya devam ederiz.
Özlem Şenkoyuncu