Mükemmel “eşitlik”
Denge, orantı, yansıma, takıntı, kusursuzluk… Doğada, fotoğrafçılıkta, aynada; belki de yıllarca aradığınız, beklediğiniz ruh ikizinizde, matematikte, fizikte… Simetri her yerde…
Tarifi zor ve belirsiz bir mükemmelliktir simetri. Kusursuz derecede düzgün iki nesne, bazen biz hiç farkında olmadan yüzümüze yerleşen bir gülümsemenin sebebidir. Ya da ikiye bölündüğünde parçaları birbirine hatasız şekilde eşit bir nesnenin dengeli, orantılı, düzgün duruyor oluşu bilinçaltına sebebini açıklayamadığımız türden huzur sinyalleri gönderir. Bakıldığında mutluluk veren bu cisimler özellikle simetri konusunda takıntılı kişiler bu durumdan henüz kendilerinin bile tanımlayamadıkları bir keyif alırlar. Tertipli, düzenli biri olabilirsiniz ama tam anlamıyla bir “simetri” bağımlısı değilseniz tadına varamayacağınız bir keyiftir bu. Belki ancak simetri takıntısı olan aynı yumurta ikizi kardeşlerin duyabileceği ama kolay kolay tarif edemeyeceği, nedenini kendilerinin bile bilmediği türden bir mutluluk…
Yüzünüzün aynadaki yansıması, yüzünüzün simetrisidir. Bir elinizin diğerine karşı duruşundadır. Bu dünyada bir yerlerde yaşadığına inanmayı tercih ettiğiniz ruh ikizinizle buluşmanın verdiği mutluluğun da cevabıdır simetri. Sizi yansıtan simetriniz, huzur veren bir aşkla, sınırsız bir sevgiyle bağlandığınız diğer yarınız, ruh eşiniz. Görünce akla kazınan, mükemmel bir eşitlik hali, hatasız bir yansımadır simetri. Fotoğrafçıların vazgeçilmezlerindendir. Suya yansıyan gökyüzünü yakalamak, aynadaki aksine bakarken dalıp giden birinin portresini çekmek, teknik işlemlerden geçirse ancak elde edebileceği güzellikte doğal kareler elde etmek demektir.
Aynı zamanda ağır bir takıntı halidir. Düzensiz bir ortam, adını verdiği bu hastalığa kapılmış olanlar için kâbus gibidir. Yerdeki halının desenlerine bakarken dalıp gidenler, alfabetik olarak sıralanmamış kitapların bulunduğu bir kitaplıkla aynı odada oturamayanlar, gördükleri her şeyin ortasına düz bir çizgi çizip iki tarafın eşit olup olmadığını kontrol etmeden duramayanlar… Aslında dünya, birçoğumuzun farkında bile olmadığı ama simetri takıntılıların gözüne yansıyan rahatsız edici detaylarla dolu… Belki ailemizde, arkadaş çevremizde ya da sandığımızdan bile çok daha yakınımızdadır onlar. Aynadaki aksinden bile rahatsız olacak kadar takıntılı, ayağındaki ayakkabılardan birini daha bol veya dar hissettiğinde kendini hatalı bularak hayattan soğuyacak kadar simetri bağımlısı insanlar. Peki, nedir bu insanları tedavi süreci gerektirecek kadar derinlemesine etkileyen hastalığın temelindeki, dilimize Fransızcadan gelmiş, yerleşmiş ve TDK’daki yerini “bakışım” olarak almış olan simetrinin bilimsel tarifi?
İsim olarak simetrinin tanımı “iki veya daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu”, matematikte ise “eksen olarak anılan bir doğrudan, benzer noktaları karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre olan durumu” şeklinde geçiyor. Tam tersi ise “asimetri”, Türkçedeki haliyle “bakışımsızlık”. Simetri insanın doğasında önemli bir yeri olan iyilik, kötülük, derinlik, sığlık, güzellik, çirkinlik gibi birbirine zıt kavramları içine alıyor. Örneğin, simetrinin şekil ve pozisyon benzerliğine dayandığının en net kanıtlarından biri, insan vücudundaki sağ ve sol taraflarda benzer ve birbirine eşit olarak bulunan organlar. Bu da “geometrik simetri” türüne giriyor. Simetrinin bir diğer türü olan “yansıma simetrisi”, bir cismin veya şeklin ortadan ikiye bir çizgiyle ayrıldıklarında iki tarafının da birbirine tamamen eşit olmaları anlamına geliyor. Örneğin “M”, “H” ya da “T” harflerini ortadan ikiye böldüğünüzde, yanlarda kalan kısımlar birbirinin yansıması oluyor. Hayatımıza bir hastalık, bir tür düzen takıntısı olarak giren simetri bilimsel açıdan bakıldığında değişik ölçüler ve farklı işlemsel tanımlar taşıyor. Matematikte bir nesnenin simetrik olabilmesi için tabi tutulduğu işlemde görünüşün değişmemesi gerekiyor. Hacimsel bir ilişkiye ya da geçen zamana göre ölçeklendirme, aynalama, döndürme gibi geometrik dönüşümler aracılığı ile farklı şekillerde gözlemlenebiliyor. Üç farklı görüş açısından değerlendirilebilen simetri matematikte tam olarak tanımlanıp ve kategorize ediliyor. Diğer görüşler ise simetriyi bilimsel ve teknolojik olarak tanımlıyor. Canlılardaki simetrinin üç farklı şekli bulunuyor. Tek hücrelilerin bazılarında görülen ve merkezden geçen her düzlemin vücudu iki eşit parçaya bölmesiyle oluşan “ışınsal (sferik)” simetri, diken derili veya sölentere (dokulu) canlılarda görülen, bir yönden ya da merkezden geçen düzlemin vücudu iki eşit parçaya bölmesiyle oluşan “radiyal” simetri ve halkalı solucanlarda görülebilen, ortadan ya da boydan geçen düzlemin vücudu iki eşit parçaya bölmesiyle oluşan “lateral” simetri.
Şimdi etrafınıza, belki daha önce defalarca baktığınız her şeye daha dikkatli bakın. Elinize, kolunuza, çevrenizdekilerin gözlerinize yansıyışına; aynadaki aksinize, ya da ruh ikizinizin gözlerinin ta içine… Gördüğünüz anda sizi mutlu eden, yüzünüzde nedenini bilmediğiniz ve engel olamadığınız bir gülümseme konduran, içinizi ferahlatan o şeyin adı simetri…
Yazı: Ferhan Petek