Nasıl severiz?

Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir…

Biz kadınlar için sevgimizin en net tanımıdır bu cümle. Neyi nasıl seveceğimizi asla tahmin edemezsiniz, tıpkı neyi neden sevmediğimizi anlamlandıramadığınız gibi. Bazen çocuk olmayı severiz, saçlarımız okşansın, bize şefkat gösterilsin, içimizdeki küçük kıza kulak verilsin isteriz. Başımızı koyacak bir omuz arar, gözyaşlarımızı silecek güçlü eller, sırtımızı yaslayacak dağ gibi kimselere yanımızda yer açarız. Tam böyle sevilirken küçük kızı yaşattığımız yüreğimizdeki amazon uyanır ve dünyanın en güçlü canlısına dönüşürüz. Böyle zamanlarda bizi uzaktan izleyenleri severiz, elimizin altında gezinenlere, hayranlığından ayran budalasına dönenlere gıcık olur, bizi bizimle bıraksınlar isteriz. Maazallah bu süreçte ısrarcı olanları acımasızca kara listeye alır, ağızlarıyla kuş tutsalar eski bizi göstermeyiz.

Anaçlığımız tutar bazen, sahipleniriz delicesine, değerlidir, önemlidir bizim için bazı şeyler; evimizin perdesi, ofisimizin kaşesi, bir bebeğin gülümsemesi, bir erkeğin sesi… Uzar gider sevdiklerimiz, sevdikçe sahiplendiklerimiz. Bazen zarar veririz farkında olmadan sevdiklerimize, yorar bizim sevgimiz ama kendimizi affettirmeyi de biliriz. Yaratıcı bir yanımız olduğundan belki, akla sığmayan sürprizlerle çıkarız sevdiklerimizin karşısına, her şeyimizi önlerine sermiş gibi davranırız. Oysa en sevdiğimiz yanımız gizemli oluşumuz. Hiç kimseleri almadığımız bilinmezliğimiz, anahtarsız bir sığınaktır içimizde, kapısı olduğundan dahi habersizdir mahrum etmek istediklerimiz.

sevmek

Kadınca sevgilerimiz, kadınca tepkilerimiz, kadınlığımız kadar anlaşılmazdır. Çocuğumuz gibi sevdiklerimiz, anne-babamız, sevgilimiz gibi sevdiklerimiz vardır. Bir de isimlendirilemeyen sevgilerimiz. Elimizin değdiği her şey kıymetlidir bizim için; sahiplendiklerimizi terk etmeyiz kolay kolay, vazgeçmiş gibi olduklarımıza geri döneriz kimi zaman. Oysa sildiklerimizin hiçbir şansı yoktur yarınlarımızda. İçimizi yaksa da sevgileri yüreğimize senktonize değilse aklımızdaki yansımaları sevgisiz bırakır acıtırız, hem kendimizi hem sevdiğimizi. Acıyı seven bir yanımızda olduğundan belki, bitti dedikten sonra geri dönmeyişlerimiz. Ve uzun mücadelelerle kurtarmak isterken her şeyi, sessizce çekip gitmenin hüznünü sevme biçimimiz.

Yaratıcının bize sunduğu çetrefilli varlığımızın bin bir çeşit özelliği gibi yüreğimizi ısıtan sevgi de su terazisine bağlı değildir içimizde. Ayarlarını kendimiz verdiğimizden belki, yıkılmaya yüz tutan Pizza Kule’lerimizin, o dengesizlik halinde dahi ayakta kalması. Kalın çizgilerimiz var gibi görünse de tırtıklıdır bizim bakış açılarımız, aralarındaki gizemi severiz.

Çiçeği, böceği, beşeri her şeyi sevebiliriz, sizi ne kadar sevdiğimizi asla çaktırmayız. Siz bazen çok sevdik sanırsınız, bazen az; ama bizim hassas terazimizin kadranı bize dönüktür. Sizin bunu merak eden halinizi de ayrıca severiz. Sevgiyle kalınız…

Başa dön tuşu