Nedir bu Yoga dedikleri?

Yoga’ya olan ilgi dünyada ve Türkiye’de her geçen gün artıyor. Büyük şehirlerde açılan yoga merkezlerine yenileri eklenirken Yoga akımı daha küçük şehirlere de nüfuz etmeye başlıyor. Peki bütün dünyayı peşinden sürükleyen Yoga nedir, ne değildir?

Kuşkusuz hakkında binlerce sayfalık eserler yazılmış bir felsefeyi iki sayfada özetlemek mümkün değil. O nedenle biz şimdilik sadece Yoga’nın doğuşu ve Ashtanga Yoga’dan bahsedelim. Yoga Hindistan’da doğmuş çok eski bir uygulama… Orijinali Sanskritçe olan kelimenin Türkçe karşılığı birlik demek; bedenle ruhun, nefesle hareketlerin, bilinçle süper bilincin, ruhla yaratıcının birleşmesi. Tarihinin ne kadar eskiye dayandığı bilinmemekle beraber ilk defa Veda metinlerinde teknik bir terim olarak karşımıza çıkar. Hindistan’da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan M.Ö. 3000’li yıllara ait eserlerin bazılarında yoga duruşlarında tanrısal kişileri gösteren taş mühürlere rastlanmış. Yani tarihi kesin olarak bilinmese de en az 5000 senelik bir bilgi olduğunu söylemek abartmak olmayacak…

Patanjali adlı bir bilge M.S. 2. yüzyılda Yoga Sutraları yazmış ve yogaya dair en kapsamlı ilk yazılı eseri ortaya çıkarmış. 195 tane ayrı sutradan oluşan eser sekiz kollu Ashtanga Yoga’nın temelini oluşturur. Amaç Yoga uygulayıcısının (Yogi’nin) bu sekiz adımı takip ederek aydınlanmaya ulaşmasıdır. Adımlardan ilki sosyal disiplini anlatan Yama. Yama; Ahimsa (şiddetsizllik), Satya (doğruluk), Asteya (çalmama), Brahmacharya (namusluluk) ve Aparigraha (arzulardan arınma) prensiplerini kapsar. Yani Patanjali der ki ilk kolda; kendin de dahil olmak üzere hiçbir canlıya karşı ne fiziksel, ne sözel ne de zihinsel şiddet uygulama… Her zaman dürüst ol, yalan söyleme, başkasına ait olan bir şeyi alma, cinsel arzularına gem vur, anlamlı ilişkiler yaşa ve arzularının esiri olma, aç gözlü bir şekilde ihtiyacından daha fazlasına sahip olmaya çalışma…

İkinci kol olan Niyama ise içsel disiplini anlatır. Der ki zihnini, bedenini ve ruhunu temiz tut (Shoucha), sahip oldukların için şükret ve daima memnuniyet göster (Santosha), tutumlu ol (Tapas), kendi entellektüel, duygusal ve egosal süreçlerini incele, öğren (Swadhyaya) ve kendini Tanrı’ya ada, Tanrı’ya teslim ol (İshwara Pranidhana).

Üçüncü kol ise asanalar yani Yoga duruşları. Bütün Sutralar içinde kendisinden en az söz edilen kısım… Çevrenizde “Yoga yapıyorum, Yoga’ya gidiyorum” diyen birileri varsa bahsettikleri bu işte… Doğu felsefelerinde gördüğümüz fiziksel bedenimizin dışında bir de enerji bedenimiz olduğuna inanılır. Damarlarımızda kanın aktığı gibi enerji bedenimizde de enerjinin aktığı kanallar vardır ve bu kanallar Çakra adını verdiğimiz merkezlerde toplanıp bedene tekrar dağılırlar. Asanalar da bu enerji kanallarını temizler, Çakra’ları kuvvetlendirir. İşin tabi bir de modern tıbbın ölçebildiği kısmı var. Batıda hemen hemen her gün farklı doktorlar tarafından yazılmış Yoga’nın sağlığa faydalarını anlatan yeni kitaplar çıkıyor. Ciddi tıp fakülteleri Yoga’nın tedavi edici özelliğini kanıtlayan deneyler yapıyorlar. Birçok doktor omurga problemleri, hormonal sorunlar, adet düzensizlikleri, kas ve eklem rahatsızlıkları, Artirit, Fibromiyalji ve hatta kanser gibi birçok rahatsızlık için Yoga’yı öneriyorlar. Doktor olmasak da konuyla ilgili yapılan birçok araştırmaya bir göz atmak, Yoga’ya başladıktan sonra genel sağlık halleri düzelmiş kişilerle konuşmak bile Yoga’nın dönüştürücü, yenileyici etkisini görmek için yeterli olabilir.

yoga

Dördüncü kol ise Yogi’lere nefes kontrolünü öğreten Pranayama. Pranayama Yogi’nin farkındalığını dış dünyadan kendi özüne, bedenden zihne doğru kaydırıyor. Yama ve Niyama’lar dünyadaki eylemler üzerine yoğunlaşıp, sevgiyi ve dünyaya hizmet etmeyi öğretirken, Asana’lar fiziksel bedeni kuvvetlendirip onu onurlandırmaya odaklanırken, Pranayama Yogi’ye nefesle beraber iç huzuru yakalamayı öğretiyor. Bahsettiğimiz enerji kanallarını besleyip zenginleştiriyor.

Beşinci basamak olan Pratyahara duyuları dış dünyadan içeriye yönlendirmeyi öğretiyor. Kişi gördüğü, duyduğu, kokladığı, dokunduğu, tattığı uyaranlardan uzaklaşıp arzu nesnelerinin kendisi üzerindeki gücünden bağımsızlaşıp kendi eylem ve düşünceleri üzerinde kontrol geliştiriyor. Yogi etrafında olup biten herşeyden haberdar ama onlardan etkilenmeden durmayı öğreniyor ki bu da daha derin bilinç düzeylerinde çalışma yapmasına olanak sağlıyor.

Altıncı ve yedinci basamaklar olan Dhrana ve Dhyana ise duyularını kontrol altına almayı başarmış bir Yogi’nin odağını tek bir nesne üzerine getirerek ondan başka bir şey düşünmeden zihnini kontrol altına almasından bahsediyor. Öyle ki bir süre sonra Yogi evrensel bilinçle bağlantıya geçip derin bir gevşeme, genişleme ve sükunet hissi yaşıyor. Fiziksel, zihinsel ve duygusal bütün bağlardan uzaklaşıp, bütün herşeyin birbiriyle bağlantılı olduğunun hissedildiği, acıya ve neşeye karşı aynı kayıtsızlığın taşındığı tam mutluluk hali yakalanıyor. Bu da zaten son adım olan Samadhiye götürüyor Yogi’yi. Yogi’nin evrenle bir olduğu muhteşem denge hali, aydınlanma…

Yoga bir din değil, bir felsefedir. Hinduizm’de varolan yeniden doğuş, karma gibi kavramları içerse de Hindulara özel değil, her dinden herkesin uygulayabileceği dönüştürücü bir felsefedir. Herkes Yoga’da kendine ait bir şeyler bulabilir ve düzenli uygulandığında Yoga herkes için sihrini konuşturacak ve uygulayıcıların hayat kalitesini artıracaktır.

Herkese huzurlu ve mutlu bir yaşam dileklerimle…

Başa dön tuşu