“Özgürlük görece bir kavramdır”
Gerçek anlamda özgür müsünüz? Biliyorum aklınızdan bir sürü cevap geçiyor. İnsanın hem özgür, hem de tutsak olması ironik bir durum. Hemen hemen herkesin aynı kaderi paylaşıyor olduğunu düşünüp kendinize bir çıkış yolu aramak ya da böyle bir savunma mekanizması geliştirmek sadece var olan sorunu görmezden gelmek olur kanaatimce. Peki ne yapmalı? Bu sorunun tek bir cevabı, yeryüzünde yaşayan insan sayısınca da yolu var. Cevap basit: “Kendine zaman ayırmalısınız…”
Kendinize ne şekilde zaman ayırdığınızın çok fazla bir önemi yok. Sizi gündelik yaşamın sıkıntı ve stresinden kurtaracak her eylem bu amaca hizmet edecektir. Yapmanız gereken bu satırları okurken aklınızdan geçen binlerce fikirden birini seçip eyleme dönüştürmek. Fikir vermemi ister misiniz? “Radyo Kontrollü Otomobil Modelciliği.” Neden mi? Yaz mevsimindeyiz, dışarıda pırıl pırıl güneş, sıcak havaların da etkisi ile psikolojimizde pozitif bir durum söz konusu. Uzun ve sert geçen kış mevsiminin ardından eve kapanıp uçak ya da gemi maketi yapmanın ne manası var? Şimdi dışarı çıkıp çılgınlar gibi otomobil kullanmalıyız ama model otomobil tabi ki… Bir türlü öğrenilmeyen ya da öğrenilmek istenmeyen trafik kültürünü ve kurallarını hiçe sayan sürücülerin cirit attığı bir trafik içerisinde, kim otomobil kullanmak ister ki? En güzeli modelini kullanmak. Ama hangisini seçmeli? Yakıtla çalışan bir model mi? Yoksa elektrikli bir model mi? Her ikisini de anlatalım, siz kararınızı ona göre verin.
Önce yakıtlı olandan başlayalım, yani üzerinde 2 zamanlı bir patlar motor taşıyan ve kısaca nitro diye tabir edilen ama içeriğinde nitro metan, metil alkol ve yağ barındıran, yakıtla çalışan ve radyo kontrolü ile uzaktan kumanda edilen otomobiller… Kendi aralarında 2 ana kategoriye ayrılırlar; On Road (Pist) ve Off Road. Eğer bu yazıyı okuduktan sonra model araç sahibi olmaya karar verirseniz, On Road otomobilleri tavsiye etmem. Çünkü sizi bir piste ya da zemini bu otomobili kullanmaya elverişli yerlere mahkum ederler. Off Road araçların böyle bir sorunu yoktur, birçok yerde bu araçlar ile oynayabilir ve hoşça vakit geçirebilirsiniz. Yazıma konu mankeni olarak seçtiğim model ise HPİ markasına ait dünya üretimi 1000 adetle sınırlandırılmış özel bir model olan Savage 4.6 Special Edition. Ülkemize sadece 25 adet geldi. Muhtemelen siz bu satırları okurken meraklıları tarafından çoktan satın alınmış, bir çoğunun kullanmaya kıyamayacağı için evlerinin ya da ofislerinin en güzel yerde sergileniyor olacaklar. Olsun, normal üretimi de çok güzel bir araç. Modifiye parça opsiyonunun çok fazla olması sebebi ile siz de kendinize özel modifiye edip dünyada başka bir benzeri olmayan model araç sahibi olabilirsiniz.Yakıtlı bir model sahibi olduğunuzda dikkat edilmesi gereken motorun rodaj aşamasıdır. Çünkü üzerinde bulunan motor belli toleranslar dahilinde üretilmiş, hassas bir üretim tekniği içeriyor olmasına rağmen hareketli parçaların birbirine uyum sağlaması için ilk 3 depoda belli devir ve hızların üzerine çıkılmaması gerekir. Sahip olduğunuz aracın üzerindeki motorun rahatlıkla 40.000 devir/dakika çevirdiği düşünüldüğünde bu işlem göz ardı edilmemesi gereken bir prosedürdür. 4. ve 5. depo yakıtlarda hız ve devir arttırıllarak kullanıma devam edilmeli, 5 ile 10 depo arası kullanımda da aracınızı maksimum hız ve devir aralıklarına çıkartarak aracınızın rodajını tamamlamalısınız. 10 depo kullanımda aracınızın rodajı tamamlanmış ve maksimum performansına ulaşmıştır. Günümüzde birçok model araç kutu içeriğinde, kullanımı ile ilgili görsel açıklamalar ve kısa videolar içeren DVD ile birlikte tüketiciye sunulmaktadır. Daha önce bu konuda hiçbir tecrübeniz bulunmuyorsa DVD de bulunan içerik ve videoları incelemeniz oldukça faydalı olacaktır.
İkinci aşama aracınızı güvenle kullanmak için antrenman yapmaktır. Çünkü bir aracın içinde var olarak kullanmak ile dışarıdan kumanda etmek oldukça farklı bir deneyimdir. Özellikle aracın size doğru hareket ederken yön kumandalarını ters vermeniz gerektiğinden, alışık olmadığınız bu durum sizi yanıltıp yanlış kumanda vermenize sebep olabilir. Ayrıca konu ettiğimiz aracın 4,5 kilogram olduğu, 90 Km. hız yapabildiği ve bu hıza inanılmaz bir ivmelenme ile çıkabildiği düşünüldüğünde, aslında kumanda ettiğiniz nesnenin oyuncağın çok ötesinde olduğunu ve bu hızlarda bir yerlere çarptığında ciddi hasar alabildiği gibi ciddi hasarlara yol açabileceğini unutmamak gerekir. Bu nedenlerden ötürü kullandığınız aracın sürüş dinamiklerine ve karakteristiğine alışmadan aracınız ile tabiri caizse macera aramanın hiç gereği yoktur. Alışma sürecinin ardından aracınızı tanımanın getirdiği rahatlık ve güvenle adrenalin düzeyi yüksek sürüşler gerçekleştirebilirsiniz. Fakat yine de tecrübeme dayanarak ilave etmeliyim ki, özellikle meraklı kalabalıkların bulunduğu ortamlarda aracın elektronik ekipmanlar ile kumanda edildiğini ve yaşanacak bir arıza durumunda aracın kumandadan çıkabileceği göz ardı edilmemeli, güvenlik marjı daha yüksek tutulmalıdır.
Üçüncü aşama sahibi olduğunuz otomobilin gerçek bir otomobil gibi bakıma ihtiyaç duymasıdır. Kullanımdan sonra temizlemek, kritik noktalardaki vidaları kontrol etmek, egzozdan atılan yağın bulaştığı noktalardan temizlenmesi, yürüyen aksamın kontrolü, lastiklerin kamber ve kaster açılarının ve toe in ile toe out kontrolü ve bu saydığım hususlarda düzeltilmesi gereken bir durum söz konusu ise, bir sonraki kullanım öncesi olması gereken değerlere getirilmesi, hem güvenli bir kullanım hem de aracınızın ömrü açısından oldukça önemlidir.
Günümüzde elektrikli modellerde, gelişen pil ve motor teknolojilerinden nasibini almış ve bazı modellerin performansı yakıtlı modelleri geride bırakmıştır. En büyük avantajı (bence) yakıtlı motorlara uygulanan rodaj prosedürünün olmaması ve hiç bilmeyen birinin bile on-off düğmesini on konumuna getirerek kullanmaya başlayabilmesidir. Bunun haricinde tüm hususlar yakıtlı modeller ile aynıdır. Pil ile çalışıyor olması oyuncak olduğu anlamına gelmez. Aşağıda resimlerini gördüğünüz modelin kutudan çıktığı hali ile 103 Km. sürat yapabildiğini, bu sürate 3 saniye gibi bir sürede çıkabildiğini, yapılacak birkaç küçük değişiklikle 130 Km. hız yapabileceğini ve dünyadaki en hızlı Buggy olarak Guinnes Rekorlar Kitabı’nda yer aldığını belirtmek sanırım ne kadar ciddi bir makina olduğunun kanıtıdır.
Yukarıda belirtmiş olduğum hususlara dikkat edildiğinde çok keyif alacağınızı ve zihnen günlük yaşamın rutininden tamamen sıyrılacağınızı garanti edebilirim. Bu hobiyi icra ederken girdiğiniz sosyal çevrede kurulan sıcak dostluklar ise hayatınıza bambaşka tatlar katacaktır. Ama bence en önemlisi zihnen sizi özgür kılmasıdır. Yazımın en başında da belirttiğim gibi günümüzde özgür olmanın yolu sadece size ait bir zaman diliminde, kaliteli zaman geçirmekten geçiyor. Ne yaptığınızın ya da nasıl yaptığınızın bir önemi yok.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Özgürlük” kelimesinin ikinci tanımı:
Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet: “Özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olasıya bilmişimdir.” -A. Erhat.
Azra Erhat(1)’ın söylemiş ve sözlüğe geçmiş cümlesine tamamen katılıyor ve bir kez daha tekrarlamak istiyorum; “Özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olasıya bilmişimdir.”
DİPNOT:
(1) Azra Erhat (Doğum:04.06.1915 Ölüm:06.09.1982)
Türk deneme ve inceleme yazarı, eski Yunan ve Roma dilleri uzmanı, filolog, arkeolog, çevirmen ve düşün kadını. Özellikle eski Yunan klasiklerinden yaptığı çevirilerle tanınmıştır. İlyada ve Odissea çevirileri referans kabul edilir. Bir önemli özelliği de Sabahaddin Eyüboğlu, Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) ile birlikte Mavi Yolculuk terimini Türkçe’ye kazandıran isimdir.