Renklerin ritmine kulak veren adam
Renkler ona şarkılarını söylüyor, o duyuyor ve bunu insanlarla paylaşıyor. 2003 yılından bu yana kafasının içinde “anten” adını verdiği dijital kamera ile yaşayan ve bu özelliğiyle yarı insan yarı robot olarak tanımlanan Neil Harbisson, aslında yalnızca “renklerden vazgeçmeyen” bir renk körü…
Doğuştan, çevresindeki her şeyi siyah, beyaz ve gri tonlarında görmesine neden olan “achromatopsia (renk körü)” hastası Neil Harbisson, 2003 yılında bir sibernetik uzmanı ile tanışarak onun yardımıyla kendine yeni bir dünya yarattı. Renkleri sese dönüştüren bir teknolojiyi vücudunda taşıyarak bir mucize gerçekleştirdi. Kafatasına monte edilen kamera bir çubuk ile alnının önünde duruyor ve bağlı olduğu ses çipi, kameranın gördüğü tüm renkleri sese dönüştürerek kafatasına ulaştırıyor.
Yalnızca normal renkleri değil, kızılötesi renkleri de görebilen Harbisson, parçası olduğu bu teknoloji ile konserler veriyor. Kafasındaki çiple internete de bağlanabiliyor ve çip yüzünden yaşadığı sıkıntıların büyük bir kısmını, onu pasaportuna kaydettirerek çözmüş. Hayatının büyük bir parçasını oluşturan bu teknoloji onu bir nevi “cyborg” yapmış ve herhangi bir koruma duvarı kullanmadığı için de en büyük korkusu “hack”lanmak.
Onun “anten”i rengin ışığını ayırt ederek onun ses olarak geri dönüşümünü kafatasındaki çipe yansıtıyor. Çip de ışıktan aldığını tınıya çeviriyor ve bu tınıları ses dalgaları olarak kemiklere gönderiyor. Böylece bizim kulaklarımızla duyduklarımızı Harbisson kemikleriyle dinlemiş oluyor. Dünyaca ünlü ressamlar onun için birer müzisyene dönüşürken, günlük hayatındaki her şey ona şarkı söyler hale geliyor. Nerbisson yıllardır kullandığı bu teknolojiye 5 ay içinde alışmış. Belki daha önce defalarca gördüğü yüzleri, eşyaları, resimleri artık duyabiliyor ve hayatın içindeki her şeyin bir şarkısı olduğunu ispatlarcasına yaşıyor. Ona göre aslında bu yeni bir teknolojinin duyurulması ya da yeni bir ürün değil. Bu yalnızca duygularımızı akıl almaz bir yöntemle kullanmamamızı sağlayan bir organ…
TED konferanslarında anlatmakla yetinmeyip, Berselona Palau de la Musica’da renklere dayalı bir müzik parçası besteleyerek, bunu orkestra ve koro aracılığı ile insanlarla paylaşan Harbisson, kafataslarına çip takmadan da herkesin bu teknolojiden yararlanabilmesi için bir de uygulama geliştirdi. Uygulama sayesinde akıllı telefonun kamera ve hoparlörlerini kullanarak renkleri dinlemek mümkün olabiliyor.
Yazı: Ferhan Petek