Rüyalardaki yansımalar

Kendi benliğimizi keşfetmekle ve keşfettiğimizi zannettiğimiz yansımalarımızı aramakla geçiyor zaman…

Şafak Yıldız
Şafak Yıldız

Zaman kavramından kopan rüyalar gerçekliğe yakınlaştırıyor bizi. İlk ana rahmine düştüğümüz anda başlıyor bütün hikâyeler. Sonrasında gelen anılar, duygular, mutluluklar, üzüntüler… Hepsinde aslında kendimizi arıyoruz yaşamımız sona erene kadar. Bütün bu derin boşlukları ve düşüşleri, rüya diye tabir ettiğimiz çok kısa sürelerde dikiyoruz hayatımıza ve hayatımızın parçalarını oluşturuyoruz.

Bizler de aslında gökyüzündeki yıldızların yansımalarıyız. Bir rüyaya daldığımızda zaman-mekân kavramı sıfırlanır. Rüyalar bütün fizik kurallarının yıkıldığı, zahiri görüntülerin oluştuğu alanlardır. Kendi gerçekliğimizi bulmaya yaklaştıkça yansımalarımıza da o kadar yakınlaşırız. Derin rüyalara daldığımızda birden fazla hayatı aynı anda yaşayıp farklı seçimler yaparak zihnimizde büyük bir kaos yaratırız. Bu şekilde, rüya ve gerçeklik arasındaki yanılsamaya düştüğümüz her an kendi bedenimizi kilitlemiş oluruz aslında…

Her insanın gördüğü rüya onun özel alanıdır. Bükülen zamanların oluşturulabileceği bölgelerdir rüyalar. Derin uyku hallerinde korkularımızı besleriz. Etkilendiğimiz olayları, durumları, kendimize göre biçimlendirip anlık irkilmelerle düşüşler yaşayıp aniden uyanırız. Bazen de rüya içerisinde tekrar rüyaya dalarız. Uyku ile uyanıklık arasında, beynimiz bize oyunlar oynar. Bu rüyaları yönlendirmeye çalışırken hep farklı boyutlara açılan kapılar yaparız kendimize ve olmasını istediğimiz gerçeklikleri yaşamaya çalışırız. Hayatımızı düşüncelerimizi, hislerimizi bütün benliğimizi birbirine ilmikler; tam da bu anda geçmişte var olmak istediğimiz mekânlara gideriz birkaç saniyeliğine. Yaşanılanları değiştirebileceğimizi zannederiz veya sadece kendi kurguladığımız gibi anılarımıza, hatıralarımıza yolculuk yaparız.

Gerçek dışı yaşam formuna benzese de o anda gördüklerimiz bize bazen umut bazen de umutsuzluk verir. Aslında rüyalar en kendimiz olduğumuz zaman dilimleridir. Çünkü rüya; irademizin yok olduğu, hareketlerimizin, benliğimizin ve nefes alıp verişlerimizin yavaşladığı bir haldir. Bu hal, ruhun en berrak yapısıdır.

Başa dön tuşu