Şakacıktan bir gün…

Şakacıktan bir gün...

Solaklar için hamburger üretildiğini duysanız şaşırır mıydınız? Ya da ağaçlarda makarna yetiştirilebildiğini öğrenseniz? Peki, siyah-beyaz televizyonunu renkli izleyebilmek için onu renkli bir çorabın içine sokmaya çalışan insanlardan haberiniz var mı? Bütün bunlar, tüm dünya tarafından son derece ciddiye alınan bir şaka geleneğinin, aslında baharın müjdecisi olan bir ayın ilk gününe kattığı anlamların işareti…

Herkesin bildiği ve kabul ettiği 1 Nisan; hakkında türlü efsaneler anlatılsa, ölüm taşıyan hikâyelerle anılsa da aslında insanların yalnızca “eğlence” derdine düştüğü bir gün. En azından günümüzdeki son haline göre… Her şeyin “alay”a alındığı yılın bu tek gününün nasıl ortaya çıktığı konusunda kesinlik kazanmış bir hikâye yok. En herkesçe bilineni ise Fransa’da 16. yüzyılda yapılan takvim değişikliğine dayanıyor.

Her şey yılbaşının, eğlenme konusunda sınır tanımayanların “birileriyle” eğlenme ifadesine uygun olarak davrandıkları 1 Nisan’dan 1 Ocak’a alınmasıyla başladı. Birçok insan bu değişimden haberdar olamadı ve yeni yılın gelişini 1 Nisan’da kutlamaya devam etti. Onlara doğruyu söyleyip, yanlış anlamayı düzeltmek yerine “şaka olsun diye” onları kandırmak isteyenler, bu “Nisan Balıkları”na takılmaya devam ettiler. O yıllarda “şaka” geleneğinin temelleri böylece atılmış oldu ve “şakalaşma” meselesi kısa süre içinde tüm dünyaya yayıldı. 1 Nisan Şaka Günü’nün, Sevgililer Günü ya da ticari kaygı taşıdığına inanılan diğer günler gibi büyük bir ekonomik etkisi olmamakla birlikte; tehlikeli sonuçlar taşıma ihtimali de yok değil. Ne de olsa “şaka” kendi içinde bir tehlike barındırıyor. İyi niyetle, gülmek ve güldürmek amacıyla planlanan bir şaka, aniden bir “eşek” şakasına dönüşüp hiç beklenmeyen olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Her ülkede aynı amacı taşıyan bu gün farklı şekillerde değerlendiriyor. Herkes birbirine, kendi kültürüne ve kendi ülkesinde inanılan 1 Nisan rivayetine göre şakalar yapıyor. Örneğin Fransa’da bu şaka döneminin aynı zamanda balıkların üreme mevsimi olması nedeniyle balık avlanması yasakmış. Ve malum şakacılar, ırmaklara “Nisan Balıkları” atarlarmış. Bugün bu gelenek bu şekilde sürdürülmese de balık şeklinde şekerlemeler tüketiliyor, insanlar üzerinde balık resmi çizilen kağıtları birbirlerinin arkasına yapıştırıyorlar. Hatta birçok ülkede, radyo ve televizyon aracılığı ile “ulusal” şakalaşmalar gerçekleştiriliyor.

İnsanlar 1 Nisan sabahında, o gün duyduğu hiçbir şeye inanmamama kararıyla uyansa da, yapılan şakaların ciddiyetle süslenmesi ve biraz da “işleten” kişinin yeteneği günün tarihini unutturabiliyor. O gün için alınabilecek her türlü önlem şakacılar tarafından bir şekilde geçersiz hale getirilse de bu tarihte diğer günlerden biraz daha “esnek” olmaya çalışmak tatsızlıkları önlemek için yeterli olacak gibi görünüyor. Şakanın inandırıcılığı ve işin sonunda herkesin eğlenmiş olması, aslında ciddi bir planlama süreci gerektiriyor. Kimseyi kırmadan, üzmeden “işletmek”; küslüklere sebep olacak kadar ağır olmayan şakalarla başkalarını aldatmanın kime ne zararı olabilir ki?

Başa dön tuşu