Savruk fırça darbeleri – Henri Matisse

“Dışavurum ulaşılması gereken en önemli şeydir, duyguları renkle anlatmak istiyorum.” diyen Henri Matisse’ye göre renklerin tuval üzerinde daha özgürce, oldukları gibi, tüplerinden çıktıkları en doğal halleriyle dans edebilme hakları olmalıydı.

Henri Matisse - Still life
Henri Matisse – Still life

Hukuk eğitimi almasına rağmen önce yalnızca keyif aldığı için resim yapmaya başlayan Matisse, geçirdiği hastalık yüzünden yatağa bağlı kaldığı dönemin, onu bir akımın öncüsü haline getireceğini tahmin bile edemezdi. Renklere olan tutkusunu önce hobiye daha sonra ise bir sanat akımına dönüştüren Henri Matisse; renkleri oldukları gibi, en doğal ve en çiğ halleriyle tuvale yansıtmayı savunan, Derain’in “renk için renk” olarak ifade ettiği fovizmin kurucularından ve modern sanatın en önemli sanatçılarından biriydi. Hukuk okumuş ama renklere olan tutkusuna yenik düşerek renklerin avukatı olmayı tercih etmişti.

Henri Matisse
Henri Matisse

1869 Fransa doğumlu Henri Matisse, Paris’te bir yıl hukuk eğitimi aldıktan sonra Saint Quentin’de bir avukatın yanında asistanlık yapmaya başlamıştı. Bir yandan da ilgi duyduğu resim alanında gelişmek istiyor bunun için çizim eğitimleri alıyordu. Bir süre bu şekilde devam eden hayatı, 1890 yılında geçirdiği apandisit ameliyatı nedeniyle yatakta kalmak zorunda olduğu bir döneme girmesiyle değişti. Bu süreçte hem can sıkıntısını gidermek hem de kendini geliştirmek amacıyla resimlerine sarıldı.

Portrait of Madame Matisse Green Stripe, 1905
Portrait of Madame Matisse Green Stripe, 1905

İstirahat dönemi bitip ayağa kalktığında ise kendini bambaşka bir hayata hazır hissediyordu. Hukuk kariyerini tamamen sonlandıracak ve Paris’e giderek yalnızca resim alanında çalışmalar yapacaktı. 1891 yılında bu planını gerçekleştirme imkânı bularak Academie Julian’da William Bourgereau’nun öğrencisi oldu. 1895 yılında girdiği sınavı kazanarak Gustave Moureau’nun atölyesine katıldı. Matisse, girdiği her sınıfta renkleri kullanışı, özgün tarzı ve yaratıcılığı ile dikkat çeken bir öğrenciydi.

Henri Matisse, 1933
Henri Matisse, 1933

Aldığı eğitimler, tanıştığı insanlarla birlikte yeni bir hayata başlamış, kendini ve sanatını keşfetme dönemine girmişti. 1897 yılında hem komşusu hem de meslektaşı olan Emile Wery ile ressam John Peter Russell’i ziyaret etmek için yola çıktı. Bu ziyaret onun “ard izlenimcilik” ile tanışması anlamına geliyordu. Paul Gauguin, Van Gogh, Paul Cezanne gibi o dönem henüz yeterince adı bilinmemiş olan ressamların eserlerini gördü ve renkleri kullanım biçimlerinden, özgün tarzlarından son derece etkilendi.

Henri Matisse - Music
Henri Matisse – Music

Saf ve prizmatik olarak adlandırılan renklere duyduğu ilgi, bu keşfi döneminde onun sanat hayatının baştan aşağı şekillenmesini sağladı. Yalnızca resimler değil, Afrika sanatının eseri olan maske ve heykeller, Batı Asya’nın dekoratif sanatları, Japon baskı sanatı da Matisse’nin ilgisini çekmiş, renklerin hakkını veren sanatçılar ona tam da aradığına inandığı ilhamı vermişti. Matisse, tıpkı resme ilgi duyduğunu keşfettiği ilk andan bu yana gördüğü ve hayran kaldığı örneklerdeki gibi, tutkunu renklerin canlı ve ön planda olacak şekilde kullanılması gerektiğine inanıyordu.

Henri Matisse - Musique
Henri Matisse – Musique

1901 yılında sergilere resimler göndermeye başladı ve 3 yıl sonra ilk kişisel sergisini açtı. Derain ve Vlaminck ile birlikte Paris’te açtığı sergi “Fovizm” akımının da başlangıcı oldu. Modern resim adına büyük katkılar sağlayan bu akım adını resimleri görüp onlara “vahşi hayvan” anlamına gelen “fauve” diyen eleştirmenden alıyordu.

Henri Matisse - Icarus
Henri Matisse – Icarus

Bu akımdan etkilenen resimlerde tuval üzerine doğrudan kullanılan çiğ renkler, bozuk bir perspektif ile sunuluyor; o güne dek sıkça kullanılan soyutlama tekniği yerine biçimleri çarpıtma yöntemi uygulanıyordu. 1905 yılında yaptığı ve bugün hala konuşulan “Şapkalı Kadın” isimli resmi Matisse’nin en ünlü eseriydi. Resimde gerçeğin, savruk fırça darbeleri ile gerçeklikten kopartıldığı ve biçimin bilinçli bir şekilde bozulduğu görülüyordu.

Henri Matisse - The Snail, 1953
Henri Matisse – The Snail, 1953

Aynı yıl yaptığı “Yeşil Çizgi” isimli eserinde ise renkleri, çizgileri belirlemek için kullanmıştı. Bu resimde ayrıca, Matisse’nin ilham kaynakları ve etkilendiği çalışmalar arasında bulunan Afrika maskelerinin de etkisi görülüyordu. “Sükûnet ve Zevk” isimli resminde renkleri yine en saf halleriyle kullanmıştı. Amacı ise resmi görenlerini ruhunu renklerle okşamaktı.

İslam Sanatı formlarını kullandığı ve “Açık Pencere” adını verdiği resminde ise olabildiği kadar sadeleşmiş, derinliksiz renkler ve fırça darbeleri ön plana çıkıyordu. Aldığı her türlü yıkıcı eleştiriye rağmen bir sanat akımının doğduğunu ve eserlerinin, modern sanatın en önemli örnekleri olduğunu bilen Matisse’ye göre bir şeye çirkin demek, o şeyin gerçekten görülmediği anlamına geliyordu.

Henri Matisse - Cutout
Henri Matisse – Cutout

Yalnızca resme değil, heykellere, çinilere, Doğu motifli halılara da ilgi duyan Matisse’nin favori modeli, 1898 yılında evlendiği karısı Amelie Parayre olmuştu. Amelie kocasını sanatıyla paylaştığını biliyordu ve bu durumu, balayında Turner’in resimlerini görmek için Londra’ya gitmek isteyen çiçeği burnunda kocasına “evet” dediği gün kabullenmişti. Amelie onu sanatından ayırmayı denemek yerine, sanatının bir parçası olmayı, onun içinde yer almayı tercih etti. Bugün Matisse’den geriye kalan birçok resmin modeli, Matisse’nin karısı Amelie oldu.

Henri Matisse
Henri Matisse

Renklere ve resim sanatına olan tutkusuyla bir akımın öncüsü haline gelen Matisse, hiçbir zaman öğrenmekten ve yeniliklerden vazgeçmedi. Hayatının sonraki dönemlerinde farklı sanat akımlarını tanımak, ressamlarla tanışmak için farklı ülkelere ziyaretlerde bulunmaya ve üretmeye devam etti. 1930’lu yıllarda yaptığı resimler dekoratif öğeler taşıyordu. Bu yıllarda yaptığı, 3 parçadan oluşan “Dans” isimli eseri bu durumun en büyük örneği oldu. Ayrıca “Pembe Nü” ve “Müzik” isimli eserleri de günümüze kadar ulaşan en önemli eserleri arasındaydı. 1940’lı yıllara geldiğinde bedeni yorgun düşmüş ve onu yine istirahata mecbur etmişti. 2. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkilerine ve hastalıklarına boyun eğmeden üretmeye devam etti. “Ikarus” bu dönemde yaptığı en bilinen çalışmaydı. Son yıllarını geçirdiği Nice’de, 85 yaşında hayata veda edene dek eser vermeye devam etti. Pablo Picasso ile birlikte modern resmin öncüleri arasında yerini alan Matisse, Picasso’nun biçime getirdiği yeniliğe karşılık, renkleri özgürlüğe kavuşturan bir ressamdı.

Henri Matisse
Henri Matisse / Dance / 1910

O da fovizmin “renkçi”lerinden biriydi. Onun çizgileri yoktu, renkleri vardı. Yalnızca renkleri… En saf, en doğal, en canlandırıcı halleriyle… Tuval üzerinde konuşan, şarkı söyleyen, dans eden, ressamının derdini anlatan renkleri…

Yazı Ferhan Petek

Henri Matisse – The Snail, 1953

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu