Sesrarengiz bir sayı
Ses hızına çıkamasak da sayenizde hızımızı aldık gidiyoruz. Geride kalan 16 sayıda -neler duydunuz neler- desem çok da yanlış olmaz hani… “Ses çıkartan değil, kulak veren bir dergi” olarak yine size sesleniyoruz Bursa. Kulağınıza eğilip fısıldadığımız binlerce kelime artık –belki klasik olacak ama- evrende birer seda şimdi. Çünkü içinizden ya da yüksek sesle okumanız bize yetiyor. Okuduğunuz her kelimede, sesiniz kulağımızda çınlıyor.
Yazımın girişinden de sezinlenebileceği gibi elinizdeki 17. sayımızın teması: “SES…” Bu zamana kadar size kendimizi göstermek için çok fazla ses çıkarmadık. Hani öyle “billboardlara” çıkıp da “Bursa’nın en çok okunan dergisi”, “bizi takip edin” filan demedik. Ama sanıyorum “okunan dergi” denince aklınıza gelen “dergi” olduk. Sesi ayyuka çıkan o kadar çok yayının aksine sessiz sessiz yol almayı tercih ettik. Olabildiğince çok adrese ve kişiye ulaşmak için çabalayıp, sessizce yazdığımız yazıların kendi çığlıklarını oluşturacağını düşündük, sadece “dergi” dağıttık. Tüyap fuarları, AVM çalışmaları ve uçurtma şenliği ile size ulaşmaya çalıştık. Arşivlemek isteyenler için bayilerde 7 TL karşılığında satışta olan dergimizi “internette ücretsiz e-dergi olarak” yayınladık. Amacımız hep daha çok kişiye ulaşmaktı. Yetmedi otel odalarında aldık soluğu. Doktor muayenehanelerinde sehpada buldunuz bizi. Kafelerde ya da restoranlarda size eşlik ettik. Farklı sektörden birçok dağıtım alanına ulaşmaya çalıştık. Kalabalığın olduğu her yerde biz de sesimizi size sessizce duyurmak için çabaladık. Sosyal medyada Facebook ve Twitter aracılığıyla size kendimizi hatırlattık. Dağıtım ağımız üzerinde titizlikle çalıştık. Sesimizi fazlasıyla yükseltip beylik laflar edip ortalıklarda dolanmadık. Sesimizi yükselteceğimiz yerlerde bile, sesimizi kısıp sakince sizi dinlemeyi tercih ettik. Sizden gelen tüm önerilere, eleştirilere ve değerlendirmelere kulak verdik. Ses getiren sayılarımız da oldu, yine de çok ses etmedik piyasaya.
Geride bıraktığımız 16 sayımızda biz kendimizi hep sizden dinledik, daha da önemlisi sizi dinledik. Tanıştığımız günden beri bu durum hiç değişmedi. Yine kulağımız sizde. Yüzlerce eposta gönderdiniz, aradınız sordunuz hatta birkaçınız mektup bile gönderdiniz. Bizim arşivimizde bile sayısı oldukça azalan ilk sayılarımıza kadar tüm sayılarımızı titizlikle arşivlediniz, dergimize değer verip kütüphanelerinize kattınız. Sesinizi duyuyoruz Bursa, teşekkür ederiz.
Ses getireceğini düşünmeden hazırladığımız bu sayıda(!) her şeyden önce, varlığına şükran duyduğumuz, Bursa’nın yetiştirdiği “Altın Ses Müzeyyen Senar”ı okuyabilirsiniz. Sesleriyle herkese huzur veren şelaleler ise bir diğer seçkimiz oldu. Bursa’daki eşsiz doğa harikası Suuçtu Şelalesi bunların ilki. Diğeri ise Antalya’dan bir cennet parçası: Kurşunlu Şelalesi. Son olarak seçtiğimiz şelale ise çok uzaklardan, Iguazu… Özgürlük teması ile şekillenen sessiz konuklarımız da var, hem dergide hem de şehrin çeşitli yerlerinde arayın bulun artık. Uzaktaki yakın köşemizde ise geçen sayıda İngilizce-Türkçe yayına geçişimize atfen konuk olduğumuz Londra gezimiz sürüyor. Hem Londra’nın hem de müziğin önemli bir mihenk taşı olan The Beatles, tribünlerin unutamadığı tezahürat sesi Diego Armando Maradona, sesiyle hepimizin kulaklarının pasını alan(!) Tarzan, geçmişten sesler taşıyan hikayeleri ile radyolar, evrensel sanatın “en iyi seslerini besteleyen” müzisyenlerinden bir tanesi olan Beethoven, hayatın içinden birçok ses ve çok değerli yazarlarımızın farklı bakış açılarıyla ses teması… Ben daha fazla ses etmeden çekileyim.
Size keyifli okumalar…