Sırrımızı paylaşıyoruz!
Hiç “Bektaşi Sırrı” nedir duydunuz mu? Ya da sırra ermek ne demektir? Çok uzatmadan cevaplayayım. Bektaşi Sırrı gizli tutulanlara verilen isim. Sırra ermek ise gizli tutulanları veya sır dolu bir şeyleri anlamak, kavramak anlamına geliyor. Devam eden satırlarda ve derginin birçok noktasında “sırra” ereceksiniz. Bursa’daki “gizem”i aradık, bulabildiklerimizi paylaşıyoruz.
Sır denince aklınıza ne geliyor? Bazı konuları, bazen, bazı kişilere, bazı sebeplerle açıklamayız. Gizli tutarız. Ya da bazı konular, bazen gizli kalır. Varlığından bile bahsetmek olmaz. Kimi yönleri açığa çıksın istemeyiz. Aklımızın erişemediği, açıklanamayan veya çözümlenemeyen gizlere veya diğer bir ifade ile gizemlere “sır” diyebiliriz.
Bize göre gizemli gelen şeyler ya da bir iş varsa; dikkatimiz, yeteneğimiz, deneyimlerimiz veya sezgilerimiz yardımıyla konuyu kavrayabiliriz. Bu şekilde ortada gizemli, zor ya da ince bir yan kalmaz. Amacımıza ulaşmak için, özel ve gizli yöntemlere de başvurabiliriz. Bu da bir sır sayılabilir.
Her yanımız sırlarla kaplı bile diyebiliriz kolayca. Anlamadığımız, anlayamadığımız her şey gizemli gelebilir bize. Sırlarla kaplı bir yaşam içinde olduğumuzu bile düşünebiliriz.
Sırra kadem basıp ortalıkta görünmeyen kişileri merak etmez miyiz? Sır tutmaz mıyız? Sakladığımız onca sırrın hatrına diyebilirim ki, sırları seviyoruz ve sanıyorum ki gerçekten de sırlarla kaplı bir yaşam içindeyiz. Başlıkta sizi kandırdım. Sırrımız paylaşılsaydı zaten sır olarak kalamazdı. Başkasına söylediğimiz her kelimede bir sırrımız açığa çıkarken, “sır katibi” gibi davranıp sizi gizli düşüncelere sevk edip kendimize cevaplar yazdırma hedefinde değiliz. Ama “sır küpü” de değiliz. Bildiğimizi paylaşmayı seviyoruz o kadar. Bursa’nın sokaklarında aradığımız gizemi sizinle paylaşma sevdamız da bundan.
Tamam şimdi sıra geldi devlet sırrına. Ne var ki bu denli sırrettiğimiz. Gerçi sırrolan bir şey de yok hani. Biz bildiğiniz Bursa’yı kadrajlarımızın aldığı kadarıyla, diliğimizin döndüğü miktarda hatırlatıyoruz sadece. Bu sayıda biraz olsun üç ayların da şerefine, burnumuzun dibindeki Ulu Cami’nin içinden bir gizem sunuyoruz. Bu muydu gizem diyebilirsiniz. Ama yine de yazıyı okumanızı rica etmeliyim. Beyrut’tan gelen bir gizem kokusu da var satırlarımızda. Lut Gölü’nün derinliklerine de uzanıyoruz. Karabaş-i Veli Kültür Merkezi’nde hissettiğimiz ve yaşadığımız onlarca sır dolu an da var bu dergide.
Gizemli bir renk konu oldu mesela. Kudüs’ten gizemli bir misafirin sesi kulağımızda, İngiliz sinema devi Şarlo’nun gizemlerini de yazdık. Yetmedi kutuplara uzanıp belki de dünya üzerindeki en eşsiz ve en esrarengiz doğa olayını konu ettik. Kuzey ışıkları bizi aydınlattı. Gizemli ölümüyle Amy, renkli anların öyküleri, keşkeler, rengarenk bir sanat olan kırkyama, Tarancı, bir kişilik yeri kalan Engin Geçtan, bilinçaltımızdaki gizemler, gelecekte bizi bekleyen gizemli teknolojiler, Gauguin’in renkleri, Ramazan, Bayram sofraları, masamıza oturan gizemler, Bursa’nın ilginç isimli semtlerinin gizemli hikayeleri ve sayamadığım, aklıma gelmeyen birçok gizli detay var bu sayıda. Bakın, oldukça sır verdim size. Okuyun ve sırrımızı paylaşın.
Biz size, dostlarımıza, Bursa ve yaşamdan detaylarda bulabildiğimiz sırları açtık; siz de söyleyin dostunuza…
Keyifli okumalar.
twitter: editornotu