Sporcu kalbi

Her şeyden önce kalbin aslında bir kas olduğunu bir kenara yazalım. Çalışan her kas gibi, kalp de büyür. Tıp dünyasında bu durum sporcu kalbi diye adlandırılır. 70 kg ağırlığında normal bir erkeğin kalbi 600-700 cm3’tür. Haftada sadece 3 saat antrenman sonucunda bu hacim 800’e çıkabilir. Elbette bu değer profesyonel bisikletçiler ya da uzun mesafe koşucularında 1400-1600 cm3 arasında değişen kalp hacimleri karşılaştırıldığında oldukça mütevazi kalıyor. Kalp büyük bir farkla insan vücudunun en güçlü ve en fazla yük kaldırabilen kası, bir biyolojik harika… Aynı zamanda iki taraflı çalışır. Atardamarlar ile oksijenli kanı vücuda dağıtırken, toplardamarlar ile karbondioksitli kanı toplar ve solunum sistemine iletir.

Akciğerler aracılığıyla kan karbondioksiti dışarı atıp yeniden oksijen yüklenir. Normal bir kalp 5 litre kanı kalp-damar sistemine pompalamak için dinlenme durumunda yaklaşık 60 saniyeye ihtiyaç duyar. Düzenli egzersiz neticesinde zorlanan kalp ise gelişir ve büyür. Kalbin büyüyen kısmı karıncık ya da sol ventriküldür. Bu sayede pompalama için toplayabileceği kan miktarı artar, bununla beraber nabız sayısı bir defada daha fazla kan pompalayabildiği için düşer. Örneğin normal bir kalple karşılaştırıldığında iyi durumda bir amatör bisiklet sporcusunun kalbi 60 saniye içinde yaklaşık 25 litre, yani 5 kat daha fazla kan pompalayabilir. Çok uçlarda bir örnek olacak ama insan vücudunun nelere kadir olduğunu göstermek için verilebilir: Miguel Indurain’in (profesyonel bisikletçi) kalbi Luxemburg’da bir zamana karşı yarışta dakikada 50 litre kan pompalamıştı. Antrenmansız bir insanın kalbi günde yaklaşık 100.000 defa atar. Amatör olarak ama hevesle sporla uğraşanlarda bile bu sayı 85.000e düşer, pompalama gücü buna oranla artar. Uzun yıllar spor dünyası kalp büyümesini zararlı gördü. Bugün bilinen bir gerçek ki, sağlıklı bir kalp için üst sınır yok. Günümüzde de geçmişte olduğu gibi antrenman ya da yarış esnasında kalp yetmezliği ya da kalple ilgili bir sorun nedeniyle ölen sporcular oluyor. Yalnız bu üzücü hadiselerin hemen hepsinin sebebi doğaüstü bir zorlamadan çok bir enfeksiyon, doğuştan gelen bir sorun, ya da doping ilaçları. Peki sporcu kalbi hiç mi teklemiyor? Sporcu kalbine yapılabilecek en kötü şey, bıçakla keser gibi sporu bırakmak. Sporu bıraktıktan sonra koroner yetmezlik özellikle profesyonellerde olan bir hadise. Antrenmanlar spor kariyerin bittikten sonra bir anda bırakılırsa kalp çok hızlı bir şekilde küçülüyor ve pörsümüş bir şekil alıyor. Bu da ekonomik çalışmamasına ve kısmen ritim bozukluğuna yol açıyor. Avusturya’da bu konuda üç grubu kapsayan bir araştırma yapılmış. Birinci grup eski profesyonel sporcular, ama sporu bırakmamışlar profesyonel kariyerleri bittikten sonra. İkinci grup yine eski profesyonel sporcular ama sporu tamamen bırakmışlar. Üçüncü grup hayatları boyunca sporla alakası olmayanlar. Araştırmanın sonucu: En büyük kalp yetmezliği ve kalp krizi sonucu ölüm riski sporu bırakan profesyonel sporcularda. Hiç spor yapmayanlarda bile bu risk daha düşük çıkmış. Antrenmanları kestikten sonra vücudun zorlama kapasitesi sadece ilk 6 hafta içinde % 80’e varan bir oranda düşüyor. Bu yüzden eski dünya rekortmeni yüzücü Michael Gross, sporcu kalbini bir yarış arabası motoruyla karşılaştırmakta çok haklı. Nasıl ki bir yarış motoruyla rölantide şehir içinde gidilmiyor, motorun düzgün çalışması için yüksek devirlere ihtiyaç duyuluyorsa, sporcu kalbi de yüksek devire yani zorlanmaya ihtiyaç duyuyor. Gross aktif sporculuk zamanında kendini bir hafta tembellikten sonra pestil gibi hissettiğini söylüyor. 1991deki son yarışından sonra kalbini profesyonel bir sporcunun ölçülerinden düşürerek ufaltmak için kendine bir program yapmış. Birinci yıl haftada 4-5 defa olmak üzere, yüzme, koşu ve triatlon ile kalbine yüklenirken, bu oranı gittikçe azaltarak 1995’te haftada 2 birim spora indirmiş.

Diğer tecrübeler de gösteriyor ki profesyonel olarak spor yaparken kariyerini bitiren sporcuların kalbi antrenman miktarını zaman içinde düşürdükleri takdirde küçülüyor. Hobi olarak spor yapanlar için bu değişim devresi çok daha kolay geçiyor. Çalışmayan kalbe oranla nabız sayıları düşmüş olsa da örneğin 70’ten 60’a- aradaki farkın fazla olmaması nedeniyle kalp egzersiz kesilince spor öncesi büyüklüğüne (ya da küçüklüğüne) sorunsuzca geri dönüyor.

Dr.Erkan Avcı
Kardiyoloji Dr.Erkan Avcı

 

Başa dön tuşu