Steve Jobs ve hayatı

Apple ipad

Erdinç Tuğcu
Yazı: Erdinç Tuğcu

 Bilgisayar aleminin yenilik ve zerafet tanrısı Steve Jobs, 5 Ekim 2011’de 8 senedir savaş verdiği pankreas kanserine yenilerek hayata gözlerini yumdu. Çoğumuz farkında olmasak da günlük hayatımızı derinden etkileyip değiştiren, dünyanın en etkili insanlarından biriydi. Bu sebeple bu yazının konusu da “onun” hayatı…

Terk edilme: Jobs soyadını almasını sağlayan olaylar zinciri, belki de ona sadece bir soyadı değil aynı zamanda yıllar boyunca kişiliğini de dokuyarak, o her zaman önde gidebilen ayrık adamın oluşmasına da temel oldu. Steve Jobs 24 Şubat 1955 yılında yılında Alman kökenli Amerikalı Joanne Schieble ve Suriye uyruklu Abdülfettah Jandali’nin oğlu olarak dünyaya geldi. Doğduğu yer San Fransisco’da bekar annelere yardım eden bir doktorun yanında gerçekleşmişti çünkü evlenmek isteyen Joanne ve Abdülfettah çiftinin karşısında Joanne’nin onu bu adamla evlenirse evlatlıktan reddetmek ile tehdit eden babası vardı. Joanne, Abdülfettah’la evlenemediği gibi çocuğunu evlatlık vermek zorunda kalacaktı. Joanne’nin evlatlık vermekle ilgili tek şartı, çocuğu alacak anne ve babanın üniversite mezunu olmasıydı. Uygun bir çift bulundu ancak onlar son dakikada bir kız çocuğu isteyince; Steve, Paul ve Clara Jobs’a verildi. Üniversite muzunu olmayan bu çift askeri geçmişi olan Paul ve onun memur eşi Clara, Joanne’den derhal veto yediler ancak haftalar süren ikna çalışmalarının sonucunda Joanne, çiftin Steve’ye bir üniversite hayatı sağlayacaklarını taahhüt eden bir anlaşmayı imzalaması ile ikna edildi.

Silikon Vadisi: 1950’lerin sonlarına doğru, Paul, Palo Alto’daki şubeye atanınca Mountain View’e yerleşen Jobs ailesi bölgenin ileride garajlarında milyar dolarlık şirketler çıkaracak Silikon Vadisi olacağından habersizdiler. Taşındıkları bölge Amerika’nın yeni yüzü olmaya aday bir projenin parçasıydı. Öyle bir mahalle düşünün ki en beceriksiz komşunuz bile milyar dolarlık bir firmada önemli bir projenin sorumlu mühendisi olsun. Mountain View’deki ev Steve’nin başarılarının temellerini oluşturmak için çok iyi fırsatlar yaratacaktı hatta kendi evlerinde bile. O hobi olarak eski arabaları alıp onarıp satmaktaydı. Paul oğluna da garajda bir tezgah ayırmıştı. Mekanik tamirat işleri Steve’nin ilgisini çekmese de babasının detaylara verdiği önem ve hastalıklı bir titizlikle çalışması ona da bulaştı.

 Okul Hayatı : Evlatlık olduğunu küçük yaşlardan itibaren bilen Steve’nin hem bu terk edilmişlik duygusu ile hem de Jobs’ların yıllar süren çocuk özlemi sebebiyle kendisini özel hissettirmesi Steve’de otorite karşıtlığı ile sonuçlandı. Okulun ilk yıllarında bu sebeple oldukça zorlanan Steve’nin şifresinin rüşvet olduğunu çözen 4. sınıf matematik öğretmeni Imogene Hill, birkaç ay içerisinde rüşvete ihtiyaç duymadan öğrenmeye ve bilgiye hevesli bir çocuk yarattı. 1960’ların sonu ile beraber Steve de kendini o aykırı kültürün içerisinde buldu. O dönemki arkadaşları için; “Arkadaşlarım cidden zeki gençlerdi, ben matematiğe bilime ve elektroniğe düşkündüm, onlar da bunlara ve ayrıca Lsd’ye ve bütün o karşı kültür tribine düşkündüler.” demişti. Elektronik kulüpleri, dijital eşek şakaları ve yazları yapılan boyundan büyük stajlarla lise hayatı devam etti.

WOZ : Lisenin sonuna geldiğinde ortak arkadaşları Bill Fernandez, Steve ile üniversiteyi bitirmiş olmasına rağmen duygusal gelişimi bir lise talebesi seviyesinde olan bir başka Steve ile tanıştırdı. Cal Tech mezunu bu elektronik dehası adam, Steve Wozniak yani bilgisayar camiasında yaygınca bilinen adı ile Woz’du. Bob Dylan hastası bu iki genç birbirlerine ilaç gibi geldi. O dönemde tarihin ilk bilgisayar korsanlığı yapılmıştı. Bir mısır gevreği kutusundan çıkan bir düdükten çıkan ses ile uluslararası mesafe aramaları bedavaya getirmeye yarayan sinyalin frekansı yakalabileceğini fark eden mühendis John Drapper, bu şekilde tarihe geçti ve Steve ve Woz’a ilham verdi. Woz’un elektronik dehası sıkı bir araştırma ile o sinyali düzenli ve düzgün bir şekilde çıkarabilecek bir devre tasarladı. Steve’nin de ticari zekası ile “Mavi Kutu” adını verdikleri bu cihazı tanesi 150$’dan satmaya başladılar. Steve olmadan Woz dahiyane icatlarını bedavaya dağıtan çılgın bir bilim adamı olarak tarihe geçebilirdi.

Üniversite : Liseden sonra, pahalı olmasına rağmen daha önce verdikleri sözü tutmak isteyen Jobs ailesi, Steve’i Reed Üniversitesi’ne gönderdiler. Reed 1000 öğrencili tam bir hippi kalesi olan bir okuldu. Steve’ye Zen Budizmi ve takıntılı denebilecek kadar sert bir vejetaryen diyeti kazandırdı. Ancak okulda geçen 18 ayın sonunda okuldan sıkılan Steve, daha fazla ailesinin parasını çar çur etmemek için okuldan kaydını sildirdi ve kafasına esen derslere kaydı olmamasına rağmen devam etti. Kendi deyimi ile yetişkinliğe Lsd ve Zen aydınlanması ile bilincin yükseldiği büyülü bir dönemde adım attı.

Hindistan: Okuldan sonra 1972-74 yılları arasında Atari’de çalışmaya başlayan Steve’nin aklında sadece çıktığı aydınlanma yolculuğunun bir aşaması olarak Hindistan’a gitmek için para biriktirmek vardı. İşten ayrılıp yaptığı ufak bir Avrupa turundan sonra soluğu Yeni Delhi’de aldı ve gelir gelmez dizanteri kaparak, 73 kilodan 55 kiloya düştü. Kendine biraz gelince de Neem Karoli Baba’nın yaşadığı köye giden Steve yarı aç yarı tok, 7 aylık bir maceradan sonra, evine geri döndü. Üstelik kafası bir Hindu din adamı tarafından bitlenmesin diye traş edilmiş halde.

APPLE: Dönüşte kısa bir Atari macerasından sonra, Woz’un iki aylık çalışmasının sonucunda ortaya çıkarttığı tarihin ilk kişisel bilgisayarı Steve’i büyüledi. İlk defa bir klavyede basılan tuşlar ekrana çıkıyordu ve tarihler 29 Haziran 1975’i gösteriyordu. Bu buluşunu bedava dağıtıp hava atmak isteyen WOZ’u Steve durdurdu. Beraber şirket kurma hayali ile onu kandırarak, pazarlama ve satışa ikna etmeyi başardı. Beraber kurdukları şirketin ismi de, Steve’nin o dönemki diyetinden ilham alınarak, Apple (elma) oldu. O esnada HP’de çalışan Woz, böyle bir işe HP’nin haberi olmadan kalkışmanın ahlaki olmadığını düşünüyordu. Bu yüzden tasarımlarını önce onlara gösterdi. Tarihi bir fırsatın masalarında olduğunu anlayamayan HP yöneticileri Woz’un teklifini geri çevirdiler. Artık önlerinde bir engel kalmayan ikili, 1976 ortasında şirketlerini kurdular. İşlevsel olarak üstün olsa da görsel olarak diğerlerinin yanında kötü duran Apple-I piyasaya sürüldü. Bundan sonra entegre bir yapı ile daha güzel bir bilgisayar olan Apple-II piyasaya sürülecekti. Ancak yaşanan finansal sıkıntılar, iki kafadara hocalık edilecek Mike Markkula isimli 3. bir ortakla çözülebilecekti. 2. bilgisayarın ağrılı ve sancılı çalışma sistemi Steve’i çekilmez ve kaba bir insan haline getirmişti. Bu sebeple şirketin başına Mike Scott getirildi.

Apple eski

Macintosh: Steve’nin huysuzlukları artınca, Macintosh isimli yeni bir bilgisayar projesi için uzaktaki bir binaya gönderildi. Steve burada kendi vizyonuna uygun insanları bir araya getirerek hastalıklı bir titizlikle yeni bilgisayar üzerinde çalıştı. Mac, Xerox’tan esinlenerek yapılmış ilk grafik ara birimi içeriyordu. Donanım ve yazılımın, tek bir vücut olması gerektiği inanan Steve, kullanıcının yapabileceği değişiklikleri minimumda tutmak istedi. Son kullanıcının değişiklik yapma isteğini her zaman Rembrant’ın bir tablosuna bir fırça atma isteği ile eş tuttu. 1984 yılında efsanevi bir reklam kampanyası ile Mac piyasaya sürüldü.

Apple ipad

Bill Gates: Steve ve Bill’in sonradan çok şekil değiştirecek olan dostlukları, 1984 yılında Macintosh ile başladı. Gerek zerafet gerekse iş anlayışı taban tabana zıt olan bu iki adam, yeni bilgisayar için Basic, Excel ve Word programları için güçlerini birleştirdiler. İkisi de bir taşla iki kuş vurmuştu. Apple, Microsoft’tan rakipleri Ibm’ye 2 sene boyunca ofis yazılımı yapmama karşılığında kendi Basic ekibini dağıtarak Microsoft’un yazılımına geçecekti. Ancak Apple anlaşmaya sadık kalmayınca buna karşılık Microsoft da Ibm için grafik arayüzlü bir işletim sistemi tasarladı. Dünyanın gelmiş geçmiş en çok satılan ve bilinen işletim sistemi olan Microsoft Windows böylece doğmuş oldu. Steve bu hareketi hiçbir zaman affetmedi ve ihanet olarak gördü. Bill’in buna cevabı basitti “Ben zengin komşum Xerox’un evine televizyonunu çalmak için girdiğimde sadece Steve’nin benden önce davrandığını gördüm.”

Ayrılık: Mac’in başarısı ne yazık ki kalıcı olamadı. Buna Steve’nin takıntıları ve kaba tavrı da eklenince, ekip yavaş yavaş dağılmaya başladı, üstelik buna Woz bile dahildi. Bunun üzerine yönetim Steve’ye Mac projesini bırakıp yeni kurulacak bir Arge bölümünün başına geçmesini önerdi. Dönemin Apple Ceo’su Sculley Girer, yönetim kurulunun kalanını da ikna ederek Steve’i görevinden aldı. Darbe yapmaya çalışsa da yönetim kurulunun kararı kesindi. Steve’den geriye sadece boşalttığı ofiste duvara çarparak kırılmış Sculley ile çekilmiş bir fotoğraf kaldı.

NeXT: Steve Apple ile arasında sadece satmayıp kenarda tuttuğu 1 hisse bırakarak. Oradan kendisini takip ederek ayrılan 6 kişi ile birlikte yeni bir şirket kurdu, 1986 senesinde yeni bir bilgisayar için çalışmalara başladı. Steve’nin titizliği ve takıntıları paralarını bitirdi, bir prototip üretmeyi başarsalar da ikinci darbeyi Bill Gates vurdu. Mac gerginliğinin ardından yine yardımına başvurmaya kalkan Steve’yi geri çevirmekle kalmadı, yeni bilgisayarın iyi olmadığı ile ilgili çeşitli röportajar vermişti. Kapana kısılan Steve, eski bir rakibe gitti. Onları Microsoft tekelinden kurtarma vaadiyle IBM ile bir anlaşmaya vardı. Ancak işler Steve’nin umduğu gibi gitmeyecekti.

Pixar: Lucas Film, Star Wars üçlemesini yayınladıktan sonra zorlu bir boşanma süreci yaşayan George Lucas, şirketteki özel efekt ve animasyonlardan sorumlu kısmı elden çıkartmak istiyordu. Steve sanatın ve teknolojinin kesişmesi fikrine her zaman sevgi ile baktığı için hemen bu işin üzerine gitti ve 10 milyon $ ve 2 senelik bir çalışmanın sonucunda bu bölümü alarak Pixar şirketini kurdu. Bilgisayar animasyonları olduğu kadar animasyon donanımları ile uğraşan Pixar aynı Next gibi ilerleyen dönemlerde donanım işini tamamen bıraktı. İlk yayınladıkları anımasyonla Oscar adayı olsalar da bunu ancak ikinci filmleri olan Tin Toy ile alacaklardı ve bundan sonraki süre boyunca her yaptıkları film yüz milyonlarca dolar gişe hasılatı getirdi. Yaptıkları 8 filmin 6’sı Oscar kazandı. Asıl şaşırtıcı olan ise 2006 yılında hisselerinin yarısı 7.4 milyar dolara Disney tarafından alınacaktı.

Diriliş: Next’te işler iyi gitmiyordu, Steve beklediği başarıyı bir türlü yakalayamamıştı. Apple da Steve’den sonra gerilemiş piyasa payını %4’lere kadar düşürmüştü. Sahne Microsoft’undu ve Microsoft gelmiş geçmiş en çok satılan işletim sistemi Windows 95’i çıkartmıştı. İşler kötüydü ve Apple durumu değiştirmek için dramatik bir kararla Next’i satın almaya karar verdi, ayrıldığı günden beri Apple için fırsat kollayan Steve anlaşmayı hemen imzaladı. Üstelik sadece yönetim kurulu başkanı danışmanı olma karşılığında… Ama rahat durmayan Steve değişiklik yapmaya başlamıştı bile. 1997 yılında yönetim kurulunu kendini yönetim kurulu başkanı yapmakla beraber istifa etmeye de ikna etmişti. İlk iş Apple üzerindeki ağırlıkları atıp sadece belli işlere odaklanmak oldu. Sonra da eski bir arkadaştan yardım istedi. Microsoft, yeni bilgisayar için 150 milyon dolar gibi bir yatırımla ofis programlarını yazacaktı. Milyar dolarlık zarardaki şirket 1998 yılında 305 milyon $ kâra geçti. Steve de Apple da geri dönmüştü. Bundan sonra Imac, Ipod , Iphone ve Ipad gibi çıkardığı ürünlerle piyasa standardı oluşturmaya devam edecekti.

Steve Jobs

Son Savaş: 2003 yılında doktorlar Steve’ye başka bir mücadele alanı sundu. Steve ne yazık ki pankreas kanseriydi. Teşhis ile sarsılan Jobs ilk 9 ay boyunca alternatif tıp çözümlerini deneyecek ama eninde sonunda modern tıp yöntemlerine dönmek zorunda kalacaktı. Bu 9 aylık sürecin bedeli ağır oldu. Daha yavaş ilerleyen nadir bir tür olmasına rağmen bu tutum hastalığın ilerlemesine yol açtı. Sağlığı inişli çıkışlı bir şekilde 2010 yılına kadar hayatını devam ettirdi. 2010 yılında karaciğer nakli yaptırması gerekti. 2011 yılı başında sağlık sorunları sebebi ile geçici olarak yerini halefi Tim Cook’a bıraktı. 24 Ağustos 2011’de de aynı sıkıntılar yüzünden Apple yönetim kurulu başkanlığından istifa etti. İstifa etmesine rağmen ölmeden bir gün öncesine kadar Tim Cook ile çalışmaya devam etti. 5 Kasım 2011’de hastalığına bağlı olarak solunum yetmezliği sebebi ile hayata gözlerini yumdu. Geride onu seven bir aile ve hayatına bir şekilde dokunduğu milyonlarca insan bıraktı.

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu