Su sesinden müzik tınılarına
Bir zamanlar “sudan ibaret” olarak anılan Bursa’nın su kültürünün en somut ürünü olan hamamlar, günümüzde yeni işlevleriyle kentin sosyal yaşamına renk katıyor. Temizliğin ve saflığın sembolü iken, bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle harabe duruma düşen tarihi yapılar; müzik dinletilerinin, söyleşilerin, panellerin, defile organizasyonlarının, resim ve fotoğraf sergilerinin doldurduğu kültür merkezine dönüştürülerek insanların ruhlarını yıkıyor.
Bursa’da hamam kültürünün tarihi çok eskilere dayanıyor. Bugün hala o dönemin adıyla anılan Roma hamamları kuşkusuz bilinen en eskileri. Ancak, eski çağlarda bol ve sıcak olduğu için ilgi gören hamam ve kaplıcalar, daha sonra hem inanç sisteminin gereği olarak hem de ekonomik değer taşıdığı için yoğun ilgi görmüş, sayıları onlarla ifade edilir olmuştur. İlk Osmanlı hamamları, Orhan Bey ve kardeşi Alaaddin Bey’in Hisar içinde yaptırdıkları hamamlardır. Onları, yine Orhan Bey’in günümüzde Aynalı Çarşı olarak anılan hamamı, Murat Hüdavendigar’ın Nalıncılar Hamamı, Yıldırım Bayezid’in külliyesinin içinde yaptırdığı hamamlar, Sultan Çelebi Mehmet’in ve II. Murat’ın yaptırdığı hamamlar izler. Jüstinyen’in iki kubbeli hamamına, Murad Hüdavendigar’ın 1511’de iki kubbe daha ilave ettirmesi, Osmanlı’nın hamam kültürüne ve kendinden önceki kültürel birikime verdiği değerin açık bir göstergesidir. 1800’lü yıllarda Bursa’ya gelen yabancı seyyahlar, kent merkezindeki hamam/kaplıca sayısını 27, köylerdeki hamam sayısını ise 100’ü aşkın olarak ifade ederler.
Bursa’daki hamam sayısına ilişkin en çarpıcı veri, ünlü gezgin ve anlatı ustamız Evliya Çelebi’ye aittir. Evliya, Bursa’da 17. yüzyılda evlerdeki özel hamamlar da dâhil olmak üzere 3 bin kadar hamam olduğunu belirtir. Kuşkusuz bu abartılı bir rakam olarak gözükmektedir. Ancak, kent merkezlerindeki hamamlara ilave olarak köylerde, mahallelerde ve hatta evlerde bir veya birkaç hamam bulunduğu da kaynaklarca doğrulanmaktadır.
Hamamlara bu denli önem verilmesini, temizliğin imanla ilişkisiyle açıklamak mümkündür. Ancak onun kadar etkili bir başka etmen de, hamamların ekonomik değer olarak önemli bir unsur olmasıdır. Vakıf eseri olarak iyi gelir getirmesi ve külliyelere gelenlere hizmet vermesi nedeniyle hamamlar, yüzyıllar boyunca hem nitelik ve nicelik olarak artmış hem de iyi korunmuştur.
Hamamlar sadece temizlik için yapılan veya gidilen yer değildir kuşkusuz. Dört yanı çevrilmiş işlemeli duvarları ve kubbesiyle bu yapılar, toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir parçası; tellağı, natırı, külhanbeyi ile yaşayan ve kuşaklar boyu aktarılan bir kültürün simgesi olmuştur. Kırk hamamı, damat hamamı, nefse, gelin, güvey, adak ve sünnet hamamı gibi hamam çeşitlerinin yanı sıra, “hamamda kız beğenme”, “kadınlar hamamına çevirme”, “hamama giren terler”, “handa hamamda gözüm yok” gibi deyimler günlük yaşamda çokça yer edinmiştir. Orta Asya’dan Küçük Asya’ya kadarki göçlerinin her durağında temizlik kültürüne ilişkin değer ve yapıları yanlarında taşıyan ve Bursa’da inşa ettikleri birbirinden değerli hamam ve kaplıcalarla bu kültürü taçlandıran Türkler, bugün dünyada kabul gören “Türk Hamamı” markasını modern mekânlarda yaşatacaklar gibi görülüyor. Yüzyıllarca tarihe tanıklık etmiş olan bu yapılar yerlerini kültür merkezlerine bırakırken, dünyaca ünlü hamam kültürümüz, gerek hala ayakta olan ve işleyen tarihi hamamlarımızda ve gerekse çok yıldızlı otellerin modern hamamlarında yaşatılmaya devam ediyor. Geleneksel peştamalın yerini mayo ve bikini, nalın’ın yerini plastik terlik, ipek işlemeli bohçanın yerini spor çantanın aldığı günümüzde, mimarisiyle Türk-İslam şehirciliğinin önemli unsurlarından biri olan hamamlar da yerini kültür merkezlerine bırakmakta. Geçen 10 yıl, Bursa’da çok sayıda hamamın kültür merkezi olarak yaşama katılmasına tanık oldu. Yeni işlevini kısa sürede benimsediği gözlenen bu tarihi yapılar, “kurtuluş” için belediye ve diğer kurumların el uzatmasını bekliyor.
Yüzyıllarca topluma hem temizlik hem de kültürel alışveriş mekânı hizmeti veren bu yapılar, başta deprem olmak üzere doğal etmenler nedeniyle zaman içinde kullanılamaz duruma geldi. Bir kısmı yıkılıp taşları başka yapılara malzeme oldu, şanslı olanları ise demirci, marangoz vb. mesleklerin icra edildiği mekânlar halini aldı. Elbette pek çoğunun mülkiyeti de el değiştirdi.
Hamamların kültür merkezine dönüşmesinin tarihi, kentte son dönemde başlayan tarihi mirası ihya etme çabalarının ürünüdür ve Ördekli Hamamı ile başlar. Onlarca yıl her yerel yöneticinin ayağa kaldırmak için çaba harcadığı ancak kamulaştırma, röleve ve restorasyon projesi hazırlama, kurul onayı alma ve ihale edip restorasyonu gerçekleştirme aşamalarını bir türlü aşamadığı tarihi yapı, 2004 yılındaki kararlı çabaların sonucu 2008 yılında yeni kimliği ile Bursalıları karşıladı. Bursa’nın en büyük hamamlarından biri olan bu tarihi yapının ayağa kaldırılması, yerel yöneticilere hem bu tarz yapıların restorasyonu noktasında hem de kültür merkezi olarak işlevlendirilmesine cesaret verdi. Bu sayede Bursa eşsiz kültür merkezlerine kavuştu. Önümüzdeki yıllarda sayıları onlarla ifade edilen yeni kültür mekânları doğuyor. Diğer tarihi yapılar gibi hamamların restorasyonunda da çeşitli yöntemler kullanılıyor. Bir kısmı kamulaştırılarak restore edilirken, bir kısmı da mülk sahipleriyle işbirliği yapılarak ayağa kaldırılıyor. Vakıf eseri olan yapılar Vakıflar ile anlaşılarak, özel mülk olanlar ise belirli dönemler için belediyeye devri sağlanarak restore ediliyor.
Ömrünün son 100 yılını virane bir şekilde geçirdiği için Bursalıların “Yıkık Hamam” olarak bildiği Ördekli Hamamı, Recep Altepe’nin Osmangazi Belediye Başkanlığı döneminde ayağa kaldırıldı. Yapımına Yıldırım Bayezid döneminde başlanan ve 30 yılda ancak tamamlanabilen tarihi yapı, planı itibarıyla diğer hamamlara benzemiyor. 1400 metrekare alan üzerine kurulu hamam, 600 yıllık ömrünün en keskin dönüşümünü Nisan 2008’de gerçekleştirdi. Yapı artık kültür merkezi… Ördekli Hamamı’nın kültür merkezi olarak başarısı, onu takip eden hamam restorasyonlarının da bir anlamda itici gücü oldu. Çünkü Ördekli Hamamı Kültür Merkezi’nde yılda ortalama 70 civarında sergi, 250’yi aşkın toplantı- konferans-söyleşi, haftanın 5 günü geleneksel sanatlar alanlarında kurslar gerçekleştiriliyor. Tarihi mekânın yıllık ziyaretçi sayısı ise 100 binin üzerinde. Çifte hamam niteliğindeki ender yapılardan biri olan Mahkeme Hamamı da kültür merkezi olan hamamlar kervanına katıldı. Hamam kültürünün yaşatılması amacıyla tarihi yapının bir bölümü orijinal kimliği ile hizmet vermeye devam ederken, diğer kısmına bölgedeki eğitim kurumlarının yoğunluğu ve bu kurumların kullanabileceği sosyal-kültürel amaçlı salon bulunmadığı dikkate alınarak “sosyal ve kültürel” işlev verildi.
Ördekli ve Mahkeme Hamamları gibi sosyal mekan işlevi ile yaşayan veya yaşaması amaçlanan daha birçok hamam var ve çalışmaları hızla devam ediyor. Kayıhan, İncirli, Muallimzade (Dökümhane), Nalıncılar, Reyhan Paşa, Davutpaşa, İbrahim Paşa, Yıldırım Beyazıd, Cık Cık (Gir-Çık), Emir Sultan, Ürünlü, Tahir Ağa, Hasan Paşa ve Balıkpazarı(Gemlik) hamamları bunların en öne çıkanları.
Yazı: Saffet Yılmaz / Bursa Büyükşehir Belediyesi Fotoğraflar: Bursa Büyükşehir Belediyesi Arşivi