Tarihin dört ruhlu adamı Michelangelo

Michelangelo; resim, şiir, mimari ve heykelde yarattığı dâhiyane eserleriyle tarihin “dört ruhlu adamı”ydı. Ünlü “Davut” heykeli, kendine has tarzıyla yorumladığı resimleri ve mimariye kazandırdıkları, hala dünyanın en önemli sanat eserleri…

“Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuşturuncaya dek mermeri oydum” diyor Michelangelo… Hayal dünyasına dair ipuçları veriyor. Mitolojik figürlerle bezeli eserleri ile birbirinden çarpıcı eserlere imza atan Buonarroti, batı sanatının en canlı eserlerini ortaya koyan tasvircilerindendi.

Michelangelo
Michelangelo Di Lodovico Buonarroti Simoni

Michelangelo Di Lodovico Buonarroti Simoni, 1475 senesinde Arezzo yakınlarında Caprese kasabasında doğdu. Babası Ludovici Bounnarroti kasabanın belediye başkanıydı. Fakat Michelangelo’nun doğduğu yıl, babasının başkanlık görevi bitti ve fakirleşen aile Floransa’ya taşınmak zorunda kaldı. Floransa’da bir taş işçisinin karısının bakıcılığına verilen Michelangelo, yıllar sonra bunun üzerine, “Dadımın göğsünden sütüyle birlikte keskiyi ve tokmağı da emdim.” diyecekti.

1488 yılında Ghirlandaio olarak bilinen fresk ressam Domenico Ghirlandaio’nun yanına çırak olarak verilen Michelangelo’nun resim yeteneği kısa sürede fark edildi. Ustası Ghirlandaio’nun yanından bir süre sonra ayrılan Michelangelo, Lorenzo de Medici ya da “Muhteşem Lorenzo” olarak bilinen bir soylunun koruyuculuğunda kurulan okulda heykeltıraşlığa başladı. Burada Lorenzo’nun ölümüne(1492) dek kalan Michelangelo, bu yıllar içerisinde sanatını da geliştirme fırsatı buldu. Bu dönemde yaptığı eserlerde Lorenzo’nun aşıladığı Yunan kültürü etkileri görülüyordu. Şiire ilgisi de bu yıllarda başladı. İtalyan Dante’den oldukça etkilendi. Güzel Luigia de Medici’ye âşık olması edebiyata olan ilgisini arttırmış ve karşılıksız kalan aşkını güçlü bir sone dizesinde dile getirmişti. On sekiz yaşında yalnız yüreği coşmuş ve bir başka aşk şiirleri dizesinde genç Tommaso Cavalieri’ye seslenmişti. Fakat Pescara markisinin dul karısı Vittoria Colonna için yazdığı şiirler, bunlardan daha güçlüydü. Michelangelo, Vittoria’ya olan aşkını yalnız şiirlerinde değil, Hıristiyanlıkla ilgili eserlerinde ve platonik aşkın mutluluklarını dile getiren ve sanatın sırlarını anlatan yazılarında da dile getirmişti. Michelangelo’nun şiirlerindeki anlatım, kişiliğindeki gibi yoğun ve güçlüydü…

Michelangelo

Çağdaşlarını gözünde Michelangelo, çabuk kızan, sinirli, kendini beğenmiş alaycı ve aksi biriydi. Michelangelo’nun yaşadığı çağ, kendisiyle boy ölçüşebilecek derecede yetkin ressam ve heykeltıraşçılara da tanıktı aynı zamanda. Bunların başında Rafael ve Leonardo Da Vinci bulunuyordu. Bu sanatçılar arasında keskin ancak hoşça olan rekabet elbette ki bizlere faydalı oldu. Michelangelo, 1492 yılından sonra anatomi çalışmaya başladı. Daha sonra üç yıl süreyle, çalışmalarına Venedik ve Bologna’da devam etti. Vatanı Floransa’ya döndüğünde yaşının küçük olmasına karşın sanatında olgunluk dönemine girmişti bile. 1595 yılında ”Uyuyan Cupid” adlı eserini bitirdi ve bu eser St. Giorgio Kardinali’ne antika diye satıldı. Bir sonraki sene Roma’ya geçen sanatçı, şarap tanrısı “Baküs”ün ismiyle mermer bir heykel yaptı. Artık sadece başarılı bir ressam değil, aynı zamanda verimli bir heykeltıraştı da… 1499 yılında Hıristiyan heykelciliğinin ilk gerçek eseri olan “Pieta”yı tamamladı. Bu eseri hala Vatikan’dadır.

Michelangelo

1501’de yeniden Floransa’ya dönen sanatçı, bir yıl sonra “Bruges Madonna” isimli eserini, üç yıl sonra da “Davut” heykelini yani “David”i yaptı. Michelangelo, heykeltıraştaki rüştünü kanıtladığı ve en ünlü eseri olan çocuk kral Davud’un heykelini yaptığında henüz 26 yaşındaydı. Beş buçuk metrelik bir mermer kütleden çıkaracağı eser için, mermer bloğun yanına bir baraka inşa etti. Kimsenin yardımını almadan gece gündüz çalışarak Rönesans sanatının harikalarından biri olarak kabul edilen David’i yarattı. On sekiz ayda tamamlanan bu heykel dört buçuk metre boyundaydı. Aynı dönemde “St. Mattew” heykelini ve “Pisa Savaşı”nın taslağını yapacaktı. 1505 yılında Papa II. Julius, Michelangelo’yu Roma’ya davet etti ve onu kendi türbesini yapmakla görevlendirdi. Yıllarca süren çalışmanın sonunda tamamlanan eser olağanüstü güzelliğiyle görenleri kendine hayran bıraktı.

Michelangelo

Üç yıl sonra Michelangelo’ya üç yıl sürecek Sistine Şapeli’nin tavan süslemesi görevi verildi. 520 metrekarelik bir alanda yaklaşık dört yıllık bir çalışmayla süsleme bitti. Her biri Âdem, Havva ve Nuh Tufanı ile ilgili İncil’in Eski Ahit’inden alınma öykülerden esinlenilen resimlerin bulunduğu dokuz pano ile oluşturulmuş freskin yan unsurları da mitolojik figürlerle bezeliydi. Özellikle “Âdemin Yaratılışı” ismindeki sahne en önemli eserlerinden bir tanesi oldu. 1527 yılında saygınlığı iyice artmış olan Michelangelo, “Levazım Generali” seçildi. 1534 yılında görevinden ayrılan sanatçı, Floransa’yı terk ederek Roma’ya yerleşti. Roma’da, Papa III. Paul, atmış yaşında olan Michelangelo’yu Vatikan’ın baş mimarı, ressamı ve heykeltıraşı olarak görevlendirdi. Aynı yıl Sistine Kilisesi için “Kıyamet Günü” freskine başlayan Michelangelo bu eseri yedi yılda bitirdi. Ayrıca Paulin Kilisesi’nde freskler, resimler ve heykeller yaptı. 1574 yılında St. Peter kilisesinin mimarlığını da üstlendi.

Michelangelo

1564 senesinde hayata gözlerini kapayan Michelangelo hiç evlenmedi. Başka bir deyişle, tek eşi sanattı. Tüm hayatını ve enerjisini eserlerine verdi. Bir arkadaşı, evlenmemesine ve çalışmalarının ürününü ve ününü bırakacak çocukları olmamasına çok üzüldüğünü söylediğinde, Michelangelo, “Sanat bana fazlasıyla eş oldu. Beni daima çalıştırdı, çabalattı. Geride bıraktığım eserlerim ise çocuklarımdır. Hiçbir değeri olmasa bile ben onlarda yaşarım” dedi. Haklıydı. Eserleriyle yüzyılları aşabilmiş, dehasının yaratıcı enerjisiyle karanlık çağlara karşı adeta bir savaş vermişti Michelangelo… Eserleri onu ölümsüz kıldı.

Hazırlayan: Engin Çakır
Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu