Taş ve Leyla

Şöyle bir hikâye vardır: “Adamın biri Leyla’yı görür ve gördüğüne inanamaz. Leyla saçı başı dağınık çirkin mi çirkin bir kadındır. Adam merakına hakim olamaz ve çöllere düşer. Mecnun’u bulur. Der ki ‘Ey Mecnun! Leyla’yı kendi gözlerimle gördüm. Böylesine çirkin bir kadın uğruna çöllere düşmeye değer miydi?’ Mecnun cevap verir: ‘Sen onu bir de benim gözlerimle gör.’”

İnsanlara ve eşyalara verdiğimiz değer izafidir, kişiden kişiye değişir. Yoldan geçenlerin dönüp bakmadığı alelade bir taşta, heykeltıraş yapacağı eserin tüm ayrıntılarını görür. Onun için o sadece bir taş değil, aynı zamanda bir sanat eseridir de. Değer nesneye bakan göze göre değişir. Kimi Leyla’da çok güzel bir kadın görür, kimi biçimsiz bir taşta sanat eseri. Aslında gördüğümüz nesnenin kendi değeri değil, içimizdeki nesnenin yansımasıdır. Çağımızda biz nesneleri sathi yorumlamaya eğilimli hale geldik. Artık Leyla fit, bakımlı ve modaya uyuyorsa Leyla. Yolda ayağımıza takılan taş ise yoldan kaldırılması gereken bir taş. Sistem prezantabl olmamızı istiyor. Kap güzel olmalı. Bizim kuşağın mihenk taşı filmlerinden Fight Club’ta Tyler Durden’in dediği gibi “Sen giydiğin takım elbise değilsin, cebindeki cüzdan değilsin, kullandığın araba değilsin.” Hayır öylesin, öyleyiz artık biraz. Dış görünüşüne önem veren, prezantabl ve diksiyonu düzgün…

Kabın içindeki şarap, sahip olduğumuz değerler ne kadar bozulmuşsa, değerlendirmelerimiz de bir o kadar sığ. Tıpkı “Sığ Hal” gibi. (Bizde vizyona “Alçak Adam” olarak girdi ama tam çevirisi “Sığ Hal”dır.) Sığ Hal; Farrelly Kardeşler’in “Shallow Hal” adlı filminde Jack Black’in oynadığı ana karakterdir. Hal kadınları sadece dış görünüşü ile değerlendirir. Bir gün akıl hocası tarafından biraz hokus pokus tarzı bir hipnoz ile kadınları kalpleri nasılsa öyle görmeye başlar. Altın kalpli ama oldukça kilolu Gwyneth Paltrow’u bizim bildiğimiz dünya starı gibi güzel görür ve de aşık olur. O artık taştaki sanat eserini görebiliyor, ona değer verebiliyordur. Filmde en çok hoşuma giden sahne, gerçekte çok güzel ve genç ama kötü kalpli bir kadını da yaşlı ve çirkin bir kadın olarak görmesidir. Film, her ne kadar komedi türünde olsa da bazı göndermeleri oldukça acı. Bir sahnede babası Gwyneth Paltrow’u  üstüne daha kapalı bir şeyler giymesi için uyarıyor. Öyle muhafazakar yapısından dolayı falan değil, çirkin göründüğü için. Maalesef kendi aileniz bile olsa yargılarımız önce vücudumuza göre.

Sosyal medyada yaptığımız onca “yüce” paylaşıma rağmen yatırımlarımız hep kabımıza. Hız çağında içe dönük derinleşmeye bir tıkla ulaşmak istiyoruz. Tek tıkla Mevlana’dan daha derin oluyoruz. Tek tıkla bilinçli, sorumlu vatandaş oluyoruz. Ama Mecnun olup çöllere düşmeden Leyla’nın güzelliklerinin farkına varmak ne kadar mümkün? Ya da yıllarca emek harcamadan basit bir taşta yapacağınız eserin siluetini görmek?

Utku Akyüz

Utku Akyüz

Başa dön tuşu