Tel tekerlekli yol arkadaşı

 

İlk ortaya çıkışı bugün hala gizemini koruyan bisikletler, yüzyıllar boyunca şekilden şekle girip günümüze kadar geldiler. İlk bisiklet yarışlarının yapıldığı ve ilk bisiklet yolu rotasının çizildiği Bursa’nın da bisikletin bu serüveninde ve git gide büyüyen bir tutkuya dönüşmesinde hatırı sayılır bir payı var.  

 Hazır mevsimi de gelmiş, havalar iyice ısınmışken Botanik Park’ta bisiklet kiralayıp biraz turlamaya ne dersiniz? Ya da kış boyunca sizi bodrumda veya balkonda boynu bükük bekleyen bisikletinizin gönlünü almaya? Bisiklete binmek keyifli bir etkinlik, faydalı bir spor olmasının yanı sıra bir ulaşım seçeneği ve sosyalleşme aracı, hele ki son yıllarda…

Şehir hayatının yoğunluğu, gürültüsü, arabaların kirlettiği hava insanlara ağır geldikçe birçok açıdan daha çok avantaj sunan bisikletler herkese daha cazip görünüyor. İnsanlar işlerine bile bisikletle gitmeyi tercih eder hale geliyorlar. Sabahları yeni günü küçük bisiklet turlarıyla karşılıyor, hafta sonları bisikletlerini alıp gidebildikleri kadar uzaklara gidiyorlar. Belki yakın bir köye, bir şehre hatta bir ülkeye… Çünkü bisiklete binmek tarifi henüz bisiklet tutkunları tarafından bile yapılamayan gerçek bir sevda. Çünkü onunla bir kere yola çıktığınızda o yol hiç bitmesin istersiniz, hep gitmek için yanıp tutuşursunuz. Yol uzadıkça keyiflenir, giderken keşfettiğiniz güzellikleri, gördüğünüz manzaraları yol arkadaşınız bisikletinizle paylaşmaktan mutlu olursunuz. Bazen zorluklar çıkar önünüze ama onları da yine yol arkadaşınız desteğiyle atlatırsınız. Biraz nefes almak, heyecan dolu bir maceraya atılmak, güzel anılar biriktirmek, yeni yerler keşfetmek, yeni insanlar tanımak için atarsınız kendinizi yollara… Ernest Hemingway’in dediği gibi “Bir ülkenin kıvrımlarını en iyi bisikletle öğrenirsiniz. Tepeleri inerken ve çıkarken pedal çevirip terinizi akıttığınız için, onları olduğu gibi hatırlarsınız. Oysa bir motorlu araçla giderken sadece yüksek tepelerin farkına varabilirsiniz. Dolayısıyla üzerinde geçtiğiniz toprakları bisikletle olduğu kadar iyi hatırlayamazsınız.”

Bisiklet adına önemli adımların atıldığı bir kent Bursa. Tarihin ilk bisiklet tutkunlarından Ahmet Tevfik, 1897 yılının Bursa’sına dair önemli bilgiler veren “Hüdavendigar Vilayeti Dâhilinde Velosipetle Bir Cevelan” kitabıyla ışık tutmuştu kendi gibilerin yoluna. 2007’de günümüz diline uyarlanıp “Yüz Yıl Önce Bisikletle Bursa” ismiyle yayınlanan bu kitap, son yedi yıldır Bursa’daki bisiklet tutkunlarını bir araya getiren “Yüz yıllık macera” etkinliğinin de ilham kaynağı. Kitaptaki rotaya sadık kalan etkinlik Mudanya’dan Gemlik’e kadar 7 ilçe geçip, 250 kilometre pedal çeviriyor. Hem de her yıl farkındalık yaratacak başka bir temayla…

Pedalsız bisiklet “Celerifere” 

Geçmişte savaş aracı olarak bile kullanılan ve günümüzde yavaş yavaş bir ulaşım aracına dönüşmeye başlayan bisikletlerin, tekerleğin çok önceden icat olmasına rağmen hayatımızda var olmak için 18. yüzyılın sonlarına kadar beklemeleri gerekmişti. İlk ve en ilkel örnekleri 12. yüzyılda Çin’de görülmüş ancak iki tekerlekli bir oyuncak yapmak için yola çıkan Sivrac Kontu sayesinde ilk kez Fransa’da doğduğu kabul edilmişti. 1791’de “Celerifere” adını koyduğu ve pedalı olmayan bu ilginç oyuncak, üzerine oturulduktan sonra iki ayağın yeri adımlamasıyla yürütülebiliyordu. Badoisli Baron Karl Von Drais, bu tahtadan ve iki tekerlekli oyuncağın üzerine bir sele ve bir gidon oturtup patentini aldı. Adını “koşu makinesi” anlamına gelen “Laufmaschine” koydu ve patentini aldı. Bu değişik araç zaman içinde “Draisienne”, “Velocipede” gibi isimlerle anılmaya başlandı. Bisikletin Fransa’dan hızla tüm dünyaya yayılan hikâyesi de böylece başlamış oldu. İki tekerlek üzerinde hem de ayaklar yere basmadan yol gitme fikri önceleri insanları tedirgin etse de kısa süre içinde alıştılar.

Bisiklete Da Vinci dokunuşu

Bu değişik alet kısa süre içinde sevilmiş ve benimsenmiş, insanlar arasında moda olmuş hatta birçok ülkede ilgi görmüştü ama yine de bir eksiği vardı. Leonardo Da Vinci’nin yaptığı çizimler kullanılarak yapılan ilk pedallı bisiklet, 1839 – 1840 yılları arasında Kirkpatrick Mc Millian tarafından İskoçya’da üretilmeye başlandı ve bugün Londra Science Museum’da sergileniyor. Bu bisiklette pedal ileri-geri çalışıyor, böylece birleştirme çubuklarını harekete geçirip arka tekerleği döndürüyordu. Ön tekerleği doğrudan döndüren pedallar ise daha sonra iki Fransız tarafından geliştirildi. Pierre ve Ernest Michaux’un “velocipede”si varlığından dört yıl sonra yılda 400 tane üretilmeye başladı. Artık bütün Avrupa bisiklet sürüyordu.

Sarsak velosipetlerden konforlu bisikletlere…

1865’te İngiltere’de ilk velosipet imalatına Conventry Dikiş Makineleri Şirketi başladı. Aslında demir telli tahta tekerleklerden oluşan bu basit taşıtı kullanması hayli zordu. O kadar çok sarsılıyordu ki halk arasında “sarsak” olarak anılmaya başlamıştı. Çünkü 1875’e kadar yapılan velosipetlerde pedalın bir dönüşü tekerleği ancak bir kez döndürebiliyordu. Bu yüzden velosipetlerin hızlarının ön tekerlek büyüklüğüne bağlı olduğu düşünüldü. Böylece ön tekerleğin çapı 75 cm’den 162 cm’ye kadar arttırılıp, arka tekerlek 30 cm’ye indirildi. Velosipet, alabileceği en orantısız haline sahip olmuş ve yalnızca çok uzun boylu insanların kullanabileceği bir araç haline gelmişti. Bu durumun kurtarıcısı ayna dişlisi ve rublenin icadı oldu. Ayna dişlisi, kadro üzerine takılan pedallara, ondan daha küçük olan ruble de arka tekerlek göbeğine takıldı. Her iki dişli bir zincir aracılığı ile birbirlerine bağlandı. Öndeki büyük dişliyi pedala bir defa sarmak, arkadaki küçük dişlinin birkaç defa dönmesini sağlıyordu.

Bisikletin evrimi 1800’lü yıllar boyunca devam etti. Çünkü dönemin bozuk, çukurlar ve tümseklerle dolu yollarında tahtadan yapılmış bir taşıt kullanmak insanları hayli zorluyordu. Havalı lastiğin mucidi olarak da tanınan J.B. Dunlop bu duruma bir çare getirdi. Onun buluşuyla bisiklet artık sarsıntılı bir araç değil, rahat, kullanışlı ve keyifli bir yolculuk aracı oldu. Ancak bu konfor bir süre devam edebildi. Çünkü arka tekerleklerin, ayna dişlisinin yardımıyla dönmesi, pedalları da beraberinde döndürüyor, yokuş aşağı inerken dahi pedal çevirmek zorunda kalınıyordu. 1900’lü yıllara ulaşıldığında ortaya çıkan bu sorun, bisikletin arka göbeğine uygulanan bir düzenekle ortadan kaldırıldı. Bugün bildiğimiz görünümüne en yakın şekle bu yıllarda kavuşan “velocipede (velosipet)” ilerleyen yıllarda bugün bildiğimiz adına da kavuştu ve “bisiklet” olarak anılmaya başladı.

İlk yarışlar Bursa’da…

Bisikletler görünümünden konforuna, kullanılan malzemesinden adına kadar uğradığı değişikliklerin ardından günümüzdeki haline en yakın şekliyle tüm dünyaya yayıldı. Bugün her kesimden, her yaştan insanın eğlence, spor, ulaşım için kullandığı bisikletler 1. Dünya Savaşı’nda Avrupa ülkeleri tarafından, ordunun hızını arttırdığı, düşünüldüğü için askeri amaçla da kullanıldı. İnsanların kısa sürede benimsediği bisikletler, zaman içinde bir tür sosyalleşme aracına dönüştü. Hatta dünyada Fransa’nın, Türkiye’de ise Bursa’nın öncülüğünde bisiklet yarışları düzenlenmeye başladı. 1325 Bursa Salnamesi’ndeki kayıtlara göre 23 Temmuz 1325 (1909) tarihinde düzenlenen Bursa Sergisi kapsamında ilk bisiklet yarışları gerçekleştirildi.

Ahmet Tevfik Bey’in Bursa cevelanı (gezisi, seyahati)

“Yayınlanmasına karar verilen şu yazılar, Hüdavendigar vilayetinde velosipetle yaptığım kısa fakat güzel bir seyahat sırasında cep defterime kaydettiğim birtakım bilgiler içermektedir.” Bugünün bisiklet sevdalılarının, tutkunlarının atası 120 yıl önce bu satırlarla başladığı bir kitapta kendi gibi birçok maceracıya hem cesaret hem de ilham verdi. 1800’lü yılların sonlarında İstanbul’dan bir arkadaşını da ikna edip bisikletle yola çıkan Ahmet Tevfik, bu kitapla hem dönemin Bursa’sını geleceğe taşımış hem de Bursa’nın ilk bisiklet rotasını belirlemiş oldu. Kitap, Ahmet Tevfik Bey’in her yönüyle bisikleti anlattığı, bisiklet kullanmanın güzelliklerini, üstünlüklerini, keyfini yazdığı satırlarla başlıyor. Ahmet Tevfik Bey’in anlattıklarına göre arkadaşını ikna edip bisikletleriyle gerekli hazırlıkları yapıyorlar ve yanlarına gerekli birkaç malzeme alıp çıkıyorlar yola. Mudanya’dan başlıyor yolculukları, Bursa, İnegöl ve Yenişehir güzergahı boyunca bisikletle geziyorlar. Yol boyunca neler gördüyse, neler yaşadıysa, ne zorluklar atlattıysa ya da ne güzelliklere rast geldiyse bir bir paylaşıyor Ahmet Tevfik Bey kitabında. Hem eğlenceli hem de öğretici olan bu kitapta iki arkadaşın bisikletle 10 günde aştığı 267 km yol ve yol boyunca şahit olduklarıyla birlikte uzun bir bisiklet yolculuğu hakkında her tür bilgi yer alıyor. Ahmet Tevfik Bey’in 100 yıl önce yazdığı ve kendinden yüzlerce yıl sonrasına ışık tutacak olan bu kitabı, 2007 yılında saklandığı yerden çıkarıldı ve “Yüz Yıl Önce Bisikletle Bursa” adıyla yeniden yayınlandı. Kitabı tozlu raflardan çıkartılıp yeni nesil bisiklet sevdalılarıyla buluşturulması da yine Bursa’da mümkün olabildi.

100 yıllık serüven

1993 yılında Bursa’da kurulan ve kurulduktan 3 yıl sonra bu kitabın peşine düşerek onu gerçek hayatta uygulamaya geçiren BUBİDOSD (Bursa Bisiklet ve Doğayı Sevenler Derneği), 7 yıldır Ahmet Tevfik’in gösterdiği rotada ilerliyor. “Bisikletle Yüz Yıllık Macera” adıyla ilk kez 2010’da yola çıkan ekip bu etkinliği her yıl farklı bir temayla yapıyor. Örneğin bu yıl 2-5 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen etkinlikte “Otizmi farkındayız, yanındayız” sloganı kullanıldı. Tıpkı kitaptaki gibi Mudanya’dan başlayan güzergâhta Nilüfer, Kestel, İnegöl, Yenişehir, İznik ve Gemlik vardı. Tüm bisiklet, spor ve doğa sevenleri bir araya getiren 100 yıllık bu macera varlığını, Ahmet Tevfik’in bir arkadaşıyla birlikte yaptığı bisiklet gezisinde aldığı notlara borçlu. Etkinlik bir de pul sergisini içeriyor. Sergide bisikletin ilk üretildiği dönemden olimpiyatlara, posta dağıtımındaki yerinden özel bisiklet turları için basılan özel koleksiyonlara kadar birçok pul sergileniyor.

Zaman ilerledikçe bisikletin değeri ve günlük hayattaki yeri daha da artıyor. Bu yüzden şehirlerde bisiklet yolları yapılıyor, diğer araçların bisikletlilere karşı daha hassas olması, daha dikkatli davranması konusunda bilgilendirme ve bilinçlendirme etkinlikleri düzenleniyor.

Kaynaklar: Yüz Yıl Önce Bisikletle Bursa kitabı (Ahmed Tevfik, Çev: Nezaket Özdemir), BUBİDOSD Derneği Başkanı Ertan Ayçetin, Bisiklet kitabı (Gökhan Akçura)

Fotoğraflar: Betül Bozkurt, BUBİDOSD (Bursa Bisiklet ve Doğayı Sevenler Derneği), Engin Çakır, Özgür Çakır

 

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu