Üzümde güneşin yansımaları
Tabiatın en savaşçı, en hırçın bitkilerinin başında gelir asma… Hayatı uğruna önüne gelen engelleri savaşarak aşan ve yaşamını sürdüren asma, suya duyduğu ihtiyaç sayesinde köklerini toprağın 9-10 metre derinlere kadar gönderir. Ve ona hayat bahşeden güneş, ihtiyaç duyduğu toprak ve su kadar elzemdir onun için. Öyle ya, fotosentez yapacak ve en güzel meyvelerini verecektir daha…
Güneşle kavuşması bir aşktır asmanın. Meyvelerini bu aşk olgunlaştırır. Onlara tadını verir. Bu aşkın tadı, bizler aşkımızı kadehlerde paylaşırken, şaraplarımıza yansır. Asmanın meyvesi üzüm salkımı, dalında güneşle olgunlaşır ve şekerlenir. Bu şeker, üzüm sıkılıp şaraba doğru yolculuğu başladığında, alkole ve dillerdeki tada dönüşür. Ne kadar çok güneş, o kadar çok alkol ve tatlılık demektir…
Anadolu, üzümün bu aşkı doyasıya yaşayabildiği nadir yerlerden. Tarihte de günümüzde de üzüm yetiştiriciliğinin altında yatan önemli nedenlerden birisi bu işte. Topraklarımız çok uygun. Kireç, mineraller, her şey var. Diğer doğal koşullar; ihtiyaç duyulan kadar su, gece gündüz ısı farkının mükemmelliği… Geriye sadece güneşli gün sayısı kalıyor. İşte bu can alıcı gereklilik de tamam. Deymeyin gitsin asmanın, üzümün keyfine. Dünyanın en önemli 5 üzüm üreticisinden birisi olan ülkemiz, sadece tatlı sofralık üzüm yetiştirip onları çok ucuz fiyatlara kurutulmuş olarak satmaktansa, katma değeri çok daha yüksek “şarap” olarak ihraç etmek için herşeye sahip… Oysa, güneş eksikliği nedeniyle pek çok ülkede şarap üreticileri, tabiatın o ülkelere bahşetmediği eksikliği gidermek üzere neler neler yapıyorlar… Şaraplarına dışardan alkol, şeker ekleyip, doğal olmayan yöntemlerle şaraplar üretiyorlar. Biraz daha güneş görebilsinler diye üzümleri geç hasat ediyorlar hatta kararıncaya ya da donuncaya kadar bekletiyorlar. Bu şekilde kesip işliyorlar. Üstelik bu ürünlerle şöhret yakalayıp aranılır hale geliyorlar. Yaptıkları ihracatlarla ülkelerine çok önemli döviz girdileri sağlıyorlar. İşte Portekiz’in fortifiye (sonradan katlı yapılan), yüksek alkollü tatlı şarapları, Almanların “ice wine”ları, Macarların “Tokai” şarapları, Fransızların geç hasat ve asil küfle çok kısıtlı üretim yapabildikleri “Sauternes” şarapları… Her şeyin dört dörtlük ve doğal olduğu ülkemiz şarap üretimini nasıl ıskalıyor görüyorsunuz. Yazık ki; toprak harika, güneş mükemmel, herşey tamam da ne eksik? Tarih de ortada, daha 100 yıl öncesine kadar bugün üretilen şarabın 5-6 mislini Osmanlı ihraç etmiyor muydu? Bu duruma üzülmemek elde değil…
Bırakalım karamsarlığı ve önümüzdeki güzellikleri yakalayalım. Bu yıl da her yıl olduğu gibi yaz aylarının ışıltılı şarapları; blush, roze ve beyaz şaraplar bizleri bekliyor. Amerika’da yakın tarihte White Zinfandel ile yani kırmzı üzümden beyaz şarap üretmekle başlayıp, İtalyanlarla çok popüler hale gelmiş olan ve ülkemizdede şarap üreticilerinin başarıyla uyguladıkları blush, roze ve beyazlar bu yazın yine favorileri… Akşamüstü, gün batımıyla birlikte Blush ya da Roze şarabı; yemeğimizde beyaz etlerle birlikte beyaz şarapları keyifle yudumlayacağız.
Biraz tüyo verebilirim. Blush’larda İtalyan Lamberti, hafif tatlı yapısıyla harika. Keza Cielo Blush çok hoş. Bu şaraplar Pinot Grigio üzümlerinden yapılmıştır. Şeftali, egzotik meyveler, mango ve narenciye kokularıyla bezenmiş zarif içimli şaraplardır, fiyatları da çok makuldür. Amerika’dan ise Beringer White Zinfandel’i önerebilirim. Ülkemizden de Blush ve Roze önerilerim şöyle; başta Kavaklıdere Egeo Roze, Doluca Verona Blush ve Butik Harem Sultan Roze olmak üzere, Karga Blush, Sevilen güzel örnekler… Geçmişte kırmızı şaraplardan daha fazla tercih edilen beyazlara gelince; beni bu sene Fransız Chablis şarapları çok etkiliyor. Geçmişte deniz olan Bougoigne bölgesinin Chardonnay üzümlerinden yapılan inanılmaz deniz kabukluları kokularıyla bezenmiş bu çok kaliteli beyazları yine deniz mahsulleri yemekleriyle eşleşmek üzere tercih edebilirsiniz. Birkaç örnek vermek gerekirse; Pascal Bouchard Petit Chablis 2009, hem çok keyifli, hem de fiyat – kalite dengesi doğru bir şarap. Ama özel bir Chablis derseniz, Domaine William Fevre 1er Cru Vaillons 2007 ya da 2008 harika… Bizden örnek beyaz şarap vermek gerekirse; Kavaklıdere Narince, Egeo Sauvignon Blanc ve Sarafin beyazları önerebileceklerim.
Keyifte ve afiyetle kalın…