Varis üzerine…

Varis üzerine…

“Varis, her hastalık gibi ciddiyetle ve bilimsel metotlarla tedavi edilmesi gereken bir damar hastalığıdır. Varisleri ile birlikte yaşamaya çalışan ve bu duruma alışan insanların en büyük dezavantajı zaman geçtikçe daha zor bir tedavi şekline ihtiyaç duymalarıdır.”

 Yaz dönemi geldi ve akıllarda yine aynı sorun belirdi; varisler… Evinize daha güzel bacaklarla dönmenin yollarını ve varis tedavisinde kullanılan yöntemler hakkında merak edilenleri sizin için, Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. M. Okan Özdemir’e sorduk.

Op. Dr. Okan Özdemir

Varis ve venöz yetersizlik denildiğinde ilk akla gelen isimlerden bir tanesisiniz. Özellikle bu alanda çalışmanızın nedeni nedir?

Varis toplumda en yaygın olarak bulunan, hasta tarafından en kolay tanımlanabilen ancak hekime müracaat edilmesinde çoğunlukla geç kalınan bir hastalık. Uzmanlık eğitimine başladığım yıllarda kalp cerrahisi hızla gelişiyor ve hekimler bu alanda yoğun çaba gösteriyordu. Birçok varis hastası ise kalp hastalarının tedavi ve ameliyat edildiği kliniklerde yoğunluktan dolayı önemsenmediklerini düşünüyorlardı, mutsuzlardı. Özellikle bu konunun önemsenmediğini, bu nedenle de ciddi hastalıklarla sonuçlandığını görmüş olmak varis konusunda daha da yoğunlaşmama yol açtı.

Toplumda varis hastalığının çaresinin olmadığı şeklindeki yanlış inanışın yaygınlaşması sonucunda bu konu ile ilgili tedavi çabalarının tek başına yeterli olmadığını, toplumun her kesiminin varis ve venöz yetersizlik hastalığı ile ilgili olarak bilinçlendirilmesinin de işimin önemli bir parçası olduğunun bilinci ile tercihimi bu yönde kullandım. Özellikle varisler konusunda toplumda yerleşmiş olan önyargıları ortadan kaldırmak, kişileri doğru bilgilendirmek için göstermek zorunda olduğumuz çaba tedavinin kendisinden çok daha fazla emek ve zaman gerektiriyor.

Hastalarınıza hizmet sunarken neler hissediyorsunuz?

Hastalarıma uyguladığım cerrahi ve estetik yöntemlerin hemen sonrasında onların yıllardır taşımak zorunda kaldıkları varislerinden, ağrılarından, bacaklarındaki estetik kaygı yaratan görüntülerden, kılcal varislerinden kurtulmalarını görmek, yüzlerindeki sevinç ifadesine şahit olmak bir hekim, bir cerrah olarak benim için önemli bir gurur ve mutluluk kaynağı oluyor. Bunca yıllık bilgi ve tecrübe birikimimi doğru bir şekilde kullandığımı, eğitimimde çok emeği geçen ailemi ve saygıdeğer hocalarımı mahçup etmediğimi düşünüyorum.

 Varis  ve venöz yetersizlik tam olarak nedir?

Varis kanı akciğer ve kalbe geri taşıyan toplardamarların ilerleyici bir şekilde genişlemesine, kıvrımlı bir hale gelmesine verilen isim. Yaptığı ağrı ve kramplar dışında rahatsız edici görüntüsü nedeniyle de mutsuzluk kaynağı. Venöz yetersizlik  toplardamarların içindeki kapakçık bozukluğu ve basınç yükselmesi ile başlayan bir hastalık ve  çoğunlukla cilt üzerindeki görünümü kılcal varisler ve ince kıvrımlı mor, kırmızı damarlar şeklinde. Varislerin ilk görüldüğü anda hekime estetik kaygılarla müracaat eden hastalarda bile derin toplardamarlarda “venöz yetersizlik” adı verilen hastalık başlamış olabilir. İlk muayene sonucunda venöz yetersizlikten şüphelendiğimiz durumlarda venöz doppler ultrason tetkikini yaptırmak ve tedavi planını buna göre geliştirmek gerekir.

 Varis tedavisinde güncel  yaklaşımlar nelerdir?

Varis, her hastalık gibi ciddiyetle ve bilimsel metotlarla tedavi edilmesi gereken bir damar hastalığı. Varisleri ile birlikte yaşamaya çalışan ve bu duruma alışan insanların en büyük dezavantajı zaman geçtikçe daha zor bir tedavi şekline ihtiyaç duymaları… Hastaların varis tedavisindeki ihmallerinin genel nedeni hepsinin ameliyat gerektirebileceğini düşünerek hekime müracaat etmemeleri… Çoğu hastamız ailesi ve çevresinin etkisinde kalarak varisleri nedeniyle bir hekime danışmaktan çekiniyor hatta utanıyor.

Bazı hastalar ise varisleri tedavisi olmayan, ömür boyu katlanılması gereken bir hastalık olarak kabul ettiklerinden bu sıkıntılara katlanmaya razı oluyor. Ancak günümüzün teknolojik gelişimleri yoluyla erken müdahaleler yoluyla her türlü varis kontrol altına alınabiliyor. Kılcal varislerde skleroterapi daha yaygın bilinen adıyla köpük tedavisi ve radyofrekans esaslı cihaz uygulamaları erken müdahale olanakları yaratır. İlerleyen yıllar içinde oluşabilecek sağlık problemlerini engeller. Varis erken  tedavi edildiğinde yaşam konforu devam eder.

 Skleroterapi nasıl bir uygulamadır? Nerede yapılabilir?

Genellikle genetik olarak kılcal varislerle erken tanışan genç kızlarımızda ve doğum sonrasında kadınlarda kalıcı hale gelen varislerde anında sonuç veren bir yöntemdir. 20 yılı aşkın bir süredir uygulamakta olduğum skleroterapi yönteminde varislerin içine çok ince iğneler ile dondurucu özellikli  bir sıvı veya köpük verilir. Damar içinde gelişen reaksiyon sonucu varisler kaybolur. 1mm.’den 4mm.’ye kadar olan varislerin tedavisinde en etkili sonuçları veren, cerrahi girişim gerektirmeyen bir işlemdir.

Estetik olarak hiçbir iz bırakmadan iyileşmesi önemli bir avantajıdır. İleri yıllarda genişleyerek ve yayılarak ameliyat gerektirebilecek varislere uygulandığında koruyucu ve engelleyicidir. Telenjiektazi denilen küçük çaplı örümcek ağı şeklinde görülen varislere damar çapı ve yaygınlığına bağlı olarak seanslar halinde uygulanır. Muayenehane şartlarında yaptığımız bu uygulama sonrasında herhangi bir istirahata gerek duyulmadan kişi günlük yaşantısına geri döner. Skleroterapi sonrası bacağa elastik bandaj uygulanır ve hasta müdahale odasından yürüyerek çıkar. Tedavi sonrasındaki haftalar içinde varisli damarın kaybolması ile tamamen iyileşme olur. Herhangi bir iz bırakmadığından estetik açıdan  tercih edilen iyi bir yöntemdir.

Op. Dr. Okan Özdemir
Op. Dr. Okan Özdemir

 Peki, Radyofrekans cihazı hangi tür varislerde uygulanır?

Radyofrekans ve termokoagülasyon, en ince varislerin yok edilmesini amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Radyofrekans dalgalarının varisli damara cihazın özel kalemi yoluyla yönlendirilmesi sonucu oluşan enerji ile varisleri ortadan kaldırır. Özellikle kadınlarda estetik olarak kaygı yaratan kırmızı – mor renkli  varisler için çok uygundur. En ince varislerde uygulanan güvenilir ve yan etkisi olmayan bir tedavi yöntemidir. Bu cihaz uygulamasını da muayenehane ortamında yapıyoruz. Özelliği tüm vücutta ve her cilt tipinde uygulanabilir olmasıdır. Yüzde doğumsal nedenli damarsal lekelerde de kullanılabilir. Telenjiektazik ve ince retiküler venler anında kaybolur.

Radyofrekans cihaz uygulaması sonrası nasıl bir süreçtir?

Genellikle hastalarımız iş çıkışlarında gelip bu işlemleri yaptırıp evlerine dönüyorlar. Bu işlem sonrasında  bandaj gerekmiyor, ağrı olmuyor, kişi normal yaşamına devam edebiliyor. Hızlı bir tedavi yöntemi olup kendisi beyan etmediği müddetçe kimse böyle bir işlemi yaptırdığını anlayamaz bile. Her seans yaklaşık 45 dakika sürer. Bir seans termokoagülasyon kalemi ile yapılan 400 enerji atımına karşılık gelir. Seansta toplam 40 ila 70 cm uzunluğunda ince varis temizlenebilir. Seanslar arasında 1 hafta süre olması yeterlidir. Pigmentasyon (renk değişikliği) ve yanık görülme olasılığı yoktur, yaz ayları da dahil olmak üzere yılın tüm zamanlarında uygulanabilir. Lazer cihazlarına üstünlüğü de bu özellikleridir.

 Varisler tedavi edilmezse neler olabilir?

En önemli sonuçları damar içinde pıhtı oluşması, bu pıhtının akciğere gitmesidir. Uzun süren hareketsizlik, gebelik, büyük ameliyat geçirmiş olmak, 40 yaş üstünde olmak, önceden tromboemboli geçirmiş olmak, susuz kalmak ve obezite gibi nedenler pıhtı ihtimalini arttırır. Uzun süren hareketsizlik başlığı içine uzun süren yolculukları öncelikle katmalıyız. 4 saatten fazla uçak yolculuğu, araba, tren ve otobüs yolculukları riskli sayılır. 4 saatten fazla yolculuk yapanlarda yolculuk sırasında veya sonraki 4 hafta içinde derin ven trombozu adı verilen pıhtı olasılığı çok yükselir. Ayrıca uzun süren perforan ve yetersizliği sonucunda bacaklarda kapanmayan yaralar oluşabilir. Varis tedavisinde basit kural şudur: “Varis ne kadar yeni ise tedavi o kadar başarılıdır.”

Ecz. Tunca Toker
Ecz. Tunca Toker
Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu