Yerli yabancılar

Bursa'da yaşayan yabancılar - Mahamat Saleh röportajı

 

Yerli yabancılar

Saleh röportajı - Ferhan Petek röportajları

Bir insan nasıl ve neden ayrılır ki vatanından? Doğduğu, doyduğu, kökleriyle bağlı olduğu topraklardan… Belki sevdiklerini, eşini, dostunu geride bırakıp; belki onları da alıp yollara düşmek, kolay mı? Dilini konuşamadığı, insanlarını tanımadığı, havası suyu nasıldır bilmediği bir ülkeye gitmesi gerekecek kadar büyük, ne ayırabilir, nasıl bir mecburiyet koparabilir insanı yuvasından? Ya da nasıl bir sebep? Doğduğu yeri seçemez insan ama yaşayacağı yeri seçebilir. Kiminin mecburiyetleri, kiminin tercihleri belirliyor yerini. Kimi doğduğu yerde kimi doyduğu yerde kalıyor.

Türkiye’nin dört bir yanı, farklı ülkelerden gelen göçmenlere kucak açtı yıllar boyunca. Hele Bursa. Herkesin bildiği, söylediği gibi “göçlerle kurulan şehir.” Fethinden bu zamana kadar defalarca göç aldı. 93 Harbi’nin, Mübadele Dönemi’nin yaraları hep bu şehirde sarıldı. Dili, dini, rengi birbirinden farklı topluluklar, zaman zaman bu farkların yarattığı sorunlarla karşılaşsa da, zaman içinde her türlü olumsuz koşullar geride kaldı. Her gelen ayrı bir renk ve kültür ayrı bir değer kazandırdı şehre. Bursa onlara sığınak oldu, onlar Bursa’dan bir parça… Göçmenleri sevgiyle kucaklayan, farklı kültürlerde, farklı inançlarda bir sürü insanın bir arada yaşayabildiği; hoşgörünün, kardeşliğin başkenti Bursa.

Yalnızca mecburiyetten ya da kendi ülkesindeki olumsuz şartlardan kaçmak için değil; farklı ülkeler görmüş ve yolu bir şekilde Türkiye’ye, Bursa’ya düşmüş insanlar arasında burada kalmayı gönüllü olarak tercih etmiş kişiler de var. Eğitim için gelenler, tatile gelip buraya yerleşenler, dünyayı dolaşıp bir ara uğradıkları bu şehri unutamayan, ülkesine dönmek yerine iş kurup burada kalmaya; hayatının geri kalanını doğduğu topraklardan çok uzaklarda sürdürmeye karar verenler…

Saleh röportajı - Ferhan Petek röportajları

Mahamat Saleh de onlardan biri. Onu, idealleri uğruna çıktığı yolunda bu şehre getiren de, belki diğer yabancı uyruklu vatandaşlar gibi, Bursa’nın bu çeşitliliği ve samimiyeti olmuş. Yaklaşık üç yıl önce, ülkesini terk edip eğitim için geleceği ülke olarak Türkiye’yi seçen Mahamat Saleh ile Orta Afrika’dan Bursa’ya uzanan yolculuğunu konuştuk.

 

Öncelikle seni biraz tanıyabilir miyiz?

1992’de Orta Afrika Cumhuriyeti’nin Bangui şehrinde doğdum. Annem İsella Çad’da, Babam Hasan Gabon’da doğmuş. Geçtiğimiz yıllarda annemi kaybettim. Babam ticaretle uğraşıyor. 7 kardeşim var.

 

Türkiye’ye gelişin nasıl oldu?

Orta Afrika’da liseyi bitirdiğim yıl babamın da desteğiyle eğitimimi Türkiye’de sürdürmeye karar verdim. Benim ülkemde yurtdışı diploması çok önemli. Başka bir ülkede aldığınız eğitim, geri döndüğünüzde size bütün kapıları açar. Babam işi gereği Türkiye’yi tanıyordu ve beni bu konuda çok destekledi. Aslında aklımda Fransa vardı çünkü ağabeyim oradaydı. Uzun zamandır onu görmemiştim ve bir an önce onun yanına gitmek istiyordum. Ama biraz araştırınca Türkiye daha cazip gelmeye başladı. Türkiye’ye geldiğimde ilk durağım İstanbul oldu. Orada Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan bir akrabamız vardı. Bana çok destek oldu. Çamlıca semtinde kalıyordum. Yaklaşık bir yıl orada kalıp İstanbul Üniversitesi’nde Türkçe Hazırlık Bölümü okudum. Hem aldığım eğitim hem de yavaş yavaş edinmeye başladığım çevre sayesinde Türkçe’yi öğrendim. Hala da öğrenmeye devam ediyorum.

 

Türkçe öğrenmek zor mu? Başka hangi dilleri biliyorsun?

Ülkemin resmi dili Sangoca ama genel olarak Fransızca konuşuluyor. Bu yüzden iki dile de hakimim. Fransızca zor bir dil olarak bilinir ama ben ona okuldan alışık olduğum için Türkçe daha zor geldi. Ayrıca İngilizce ve Arapça biliyorum.

 

Ne kadar zamandır Bursa’dasın?

Dört yıl oldu. İstanbul’da hazırlık okuduktan sonra Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü kazanıp Bursa’ya geldim. 3. sınıftayım.

 Saleh röportajı - Ferhan Petek röportajları

Ne yapacaksın okul bittiğinde? Gelecekle ilgili planların, hedeflerin neler?

Lise yıllarında gitmek istediğim ülke Fransa’ydı. En kısa zamanda oraya gitmek, Paris’i görmek istiyorum. Temmuz ayında böyle bir planım da var. Ama tamamen tatil amaçlı. Çünkü yaşamak istediğim ülke Türkiye, yerleşmek istediğim şehir Bursa. Fransa’dan gelin getiririm belki de Bursa’ya. Geleli çok olmadı ama çok çabuk ısındım bu şehre. İnsanları samimi, yardımsever, hoşgörülü. Kısa süre içinde çok arkadaş edindim.

 

Başka bir ülkede yaşamak ciddi bir karar. Bu cesaretinin kaynağı ne?

Ciddi bir karar ve gerçekten zor. Ama dediğim gibi buradaki insanlar çok samimi ve ben kendimi her şeyden önce bir “dünya insanı” olarak görüyorum. Annemi çok erken yaşta kaybettim, onu çok özlüyorum. Burada bu boşluğumu dolduran, sevgi dolu insanlarla tanıştım. İyi insanların olduğu her yer yuvadır, ailedir. Ben de bu aile sıcaklığını buldum Bursa’da. Bu ülkede, bu şehirde yaşamaya karar vermek bu yüzden pek de zor olmadı benim için. Bu cesaret gerektiren kararımdaki en büyük etken de yine bu ülke oldu. Görükle tarafında, benim gibi yabancı ve öğrenci olan arkadaşlarımla birlikte kalıyoruz. Her anlamda birbirimize destek oluyoruz. Onlar da benim gibi düşünüyorlar.

 

Sen de bir anlamda Bursalısın. Bursa’nın, Bursalı olmanın hangi yönlerini seviyorsun?

Bursalı olmak, öyle hissetmek çok güzel. Bursalı olduğum kadar Bursasporluyum da. Yeşiliyle, teleferiğiyle, tarihiyle, insanıyla çok seviyorum burayı. Lezzetleri de vazgeçilecek gibi değil Bursa’nın. Kebabı, pideli köftesi, kestane şekeri, şeftalisi… Daha keşfedemediğim bir sürü şey var tabi. Ama zamanla öğreniyorum Bursa’yı da, Bursalı olmayı da.

 

Okul dışında nelerle ilgileniyorsun?

Vakit bulup hatta yaratıp etkin olmaya gayret ediyorum. Bursa Kent Konseyi Gençlik Meclisi üyesiyim. Gezilere katılıyorum, fotoğraf çekiyorum, spor yapıyorum. Okulun takımında futbol oynuyorum. Elimden geldiğince kentin kültür ve sanat etkinliklerini takip ediyorum.

 

Onunla sohbet ettikçe, neden insanlarla bu kadar çabuk kaynaştığını ve yalnızca birkaç yıl önce geldiği bir ülkede nasıl bu kadar geniş bir çevre edindiğini anlıyor insan. Pırıl pırıl bakan gözleri, insanın içini ısıtan gülüşüyle bizden biri Saleh. Kendi deyimiyle bir dünya insanı, Orta Afrikalı ve Bursalı… Saleh gibi insanları tanıdıkça, insanın kendini bir yere ait hissetmesi için orada doğması gerekmediğini düşünmemek elde değil. Hayatın sınırlarını kendi koydukları kurallarla aşan; zamanlara, mekânlara takılmadan yaşayan yerli yabancılar onlar…

 

Local foreigners

 

How and why would anyone leave their homeland? From the soils of their birth, their growth and their roots… Is it easy to set on the road, maybe taking your loved ones with you, or perhaps even leave them behind? What sort of a necessity can rip a person from their home to go to a strange land where they can’t speak the language, don’t know the people, don’t understand the ways of? What sort of a reason? Perhaps people can’t pick their birthplace but they can very well choose their place to live. And the place is sometimes determined by needs, and sometimes determined by necessities. Some live where they are born and some live where they get an opportunity.

 

Every corner of Turkey has embraced refugees from all over the world. Especially Bursa. As known by all, Bursa is a city that is “founded through migration”. Since its conquest, it received numerous waves of immigration. The wounds of the ’93 War, the Exchange Period were all healed here. Although these societies with different languages, religions, colours had problems from time to time, all these negativities were eventually left behind. Every newcomer brought a new colour and culture to the city. Bursa became their haven, and they became a part of Bursa… the capital of tolerance, fraternity that hugs immigrants with love, where people of different cultures and beliefs can live together in harmony.

 

These newcomers are not just people moved due to necessity or to escape the negativities in their own countries; there are also people who’ve seen many countries and eventually ended up in Bursa, Turkey, and who voluntarily stayed in this beautiful city. There are many who came for education, vacation and stayed here permanently, those who could not forget this city they visited and stayed here to form their businesses instead of returning back to their homelands, those who decide to spend the rest of their lives far away from the lands they were born in…

 

Mahamat Saleh is among them. What brought him to this city on his path of ideals was perhaps this multicultural environment and the sincerity of Bursa, as it attracts many other foreign citizens. He left his country approximately three years ago and chose Turkey to receive his education. We spoke with Mahamat Saleh about his journey from Central Africa to Bursa.

 

First things first – can we get to know you a little bit?

 

I was born in Bangui in Central Africa in 1992. My mother Isella, was born in Chad, and my father Hasan was born in Gabon. I lost my mother a couple of years back. My father is a trader. I have 7 siblings.

 

How did you come to Turkey?

The year I graduated from high school back in Central Africa, I decided to pursue higher education in Turkey with the support of my father. In my country, a diploma from abroad is very valuable. The education you receive in another country opens all the doors for you when you return. My father knew Turkey well due to his business and supported me a lot about this decision. Actually I was thinking of France because my brother was there. I haven’t seen him in a long time and I wanted to see him as soon as possible. But after some research, Turkey began to look more attractive. My first stop in Turkey was İstanbul. We have a relative there pursuing a Master’s degree in Marmara University. He gave me lots of support. I was staying in the Çamlıca district. I stayed there for about a year and attended Turkish preparation courses in İstanbul University. I learned Turkish through these courses as well as my slowly growing circle of friends. I still continue learning.

 

Was it difficult to learn Turkish? What other languages do you speak?

My country’s official language is Sango, but we usually speak French. Therefor I have good command of both languages. French is known as a difficult language but since I was accustomed to it from school, learning Turkish was harder for me. I also speak English and Arabic.

 

How long have you been in Bursa?

It’s been four years. After the preparation courses in İstanbul, I applied for the Public Administration Program in Uludağ University and came to Bursa. I’m in my 3rd year here.

 

What will you do when you graduate? What are your future plans, targets?

I wanted to go to France in my high school years. I want to go there as soon as possible and see Paris. I have this travel plan for July. But purely for vacation. Because the city I want to live in is Turkey, the city I want to inhabit is Bursa. Maybe I may bring a bride from France to Bursa. I haven’t been here long but I grew accustomed to it quickly. The people are sincere, helpful, tolerant. I made lots of friends in a short time.

 

Living in another country is a serious decision. What is your source of courage?

It is a serious decision and indeed a difficult one. But as I said, the people here are very sincere and before all else, I see myself as a global person. I lost my mother at a very early age and I miss her a lot. Here I met very lovely people that fills this space inside me. Everywhere is home with good people around you, it becomes family. I found this warmth in Bursa. Therefor it wasn’t a very difficult decision for me to live in this country, in this city. And these were the principle reasons for my courage to decide staying here. I stay together with foreign student friends on the FSM side. We support each other in every way. They think like I do as well.

 

In a way, you became a citizen of Bursa. Which aspects of Bursa and being a Bursa citizen do you like?

Being a Bursa citizen, feeling as one is very beautiful. As much as I love Bursa, I also love Bursaspor. The green, the cable car going up the mountain, its history, its people, I love it all. Also the food is fantastic here. The kebab, the meatball on dough, chestnut candy, peaches… There are also much more I need to discover. But I’m learning Bursa in time, as well as being a Bursa citizen.

 

What do you do outside of school?

Whenever I have time, or let’s say I create some time, I try to be active. I am a member of Bursa City Council Youth Assembly. I do tours, I practice photography, I do sports. I play soccer on the school’s team. I try to follow the cultural and artistic activities in the city the best I can.

 

Talking with him clearly shows how he could get along with people so quickly and how he could create such a large network of people in only a few years in a country he just moved in. Saleh is one of us with his bright sparkling eyes and his smile that warms you. With his words, he is a global citizen, from Central Africa and Bursa… Getting to know people like Saleh makes one think that perhaps you don’t need to be born in a place to belong there. They are the local foreigners that overcome the limits of live with the rules they place; who live without being struck in times or places…

Başa dön tuşu