Zamanın ötesindeki şehir

Çizim Gökay Öngör

Genç adam, saate uzun müddet bakmadan keyifle yürüyordu Heykel’de. Ne mutluydu ki hiç acelesi yoktu. Bir yere yetişmek için dışarı çıktığında, sanki dünya tüm rengini yitirirdi onun için. Öyle anlarda, ne şu baloncunun, ne çocukların, ne de Kültürpark’taki ağaçların bir güzelliği vardı.   

Çizim Gökay Öngör

Hep darlığını çektiğimiz şu “zaman”dı bizim gözümüzü kapatan. Örneğin, Kültürpark’taki ağaçların gövdeleri düz, çocuklar yaramaz, baloncuysa kurnaz görünebilirdi acelesi olan bir insana.Çizim Gökay Öngör

Bir defasında vaktini iyi değerlendirmek adına, elinde küçük bir kent rehberi ile oradan oraya koşturan, şehrin bütün tarihi ve ünlü yerlerini görmek telaşıyla belediye binasının önündeki merdivenlerden bir aşağı bir yukarı çıkan zavallı, iki genç turist görmüştü genç adam. Aslında ikisinin de gözlerinin görmediğini, dahası bunun farkında da olmadıklarını düşünmüş, onlar adına üzülmüştü. Ona göre, bir şehirde ister bir turist olun, ister bir tutsak, zamanı unutmalısınız. Caddenin kaldırımlarında en sevdiğiniz hızda yürümeli, yürürken insanların yüzlerine tek tek bakmalı, güzel olanları seçmelisiniz. Yüzlerden biri zihninize kazınmalı. Ertesi gün onu bir çay bahçesinde karşı masada otururken bulmalı, yıllar önce görmüş olabileceğinizden şüphelenmelisiniz. Veya kaldırımın kenarında durup, az önce yanından geçtiğiniz, boncuklu takılar satan şu ihtiyar adamı bir süre seyretmelisiniz. Hava çoktan kararmıştır. Yine de endişe etmeyin. Zaten o da henüz Heykel’de olduğuna ve bir şeyler satabilme umudunu taşıdığına göre henüz akşamdır ve eve gitmek için çok geç değildir. Hala çalışmakta olan taksi dolmuşların ışıklı tabelaları hayatın devam ettiğini gösterir. Gecenin erken saatlerinde Setbaşı ışıklı, gürültülüdür. Köprüye doğru iyice daralan kaldırımda insanlar birbirlerinin ayaklarına basarak yürür. Kısacası, şehir size saati tam olarak söylemez, sadece sezdirir. Eğer ille öğrenmek istiyorsanız kolunuzu ceketinizin yeninden hızla çıkarıp sert bir edayla saatinize bakıp öğrenebilirsiniz elbette. Fakat saatin ne kadar geç olduğunu görüp üzüleceğinize şüphe yoktur.

Çizim Gökay ÖngörGenç adam da yürürken zamanı, saati unuttuğu nispette bu şehri ve insanları sevdiğini, onun bir parçası olabildiğini hissediyordu. Biliyordu ki hem insanları hem de şehirleri sevmek için saati unutmak, ona uzun zaman hiç bakmamak gerekiyordu.

Çizim Gökay Öngör

Yazı ve çizimler: Gökay Öngör

Bu da ilginizi çekebilir
Kapalı
Başa dön tuşu