Zeus’un seyir terası: Adatepe / Zeus Altarı
Adatepe, Kaz Dağı köylerinin içinde farklı bir yere sahip. Köyün tarihi tıpkı Assos gibi antik çağlara kadar dayanıyor ve bu oldukça dikkat çekici. Zeus ile Hera’nın Truva Savaşı’nı izledikleri antik Gargaros Tepesi’nin burası olduğu sanılıyor.
Homeros İlyada destanında tanrıların İda Dağı’nda yaşadıklarından ve Truva Savaşı’nı buradan izleyip yönettiklerinden söz eder. Tanrılar Tanrısı Zeus’un da burada yaşadığı ve savaşı izleyip yönettiği yine bu destanda yer alır. Bölgede çalışma yapan araştırmacılar bu yüksek, denize ve Edremit Körfezi’ne hakim bir tepe üzerine inşa edilen mekanın Zeus’a ait olduğunu düşünüyorlar.
Dede Tepe üzerinde bulunan Zeus Altarı (altar:kurban kesilen özel yüksek yer, sunak, kurban taşı) kaya kütlesinin işlenmesiyle oluşturulmuş. Bu kaya kütlesine yine kayaya oyuk basamaklardan oluşan merdiven ile çıkılıyor.
Sunak nişleri, oturma platformları ve içi oyularak oluşturulan, üstü tonozla örülmüş sarnıcı da bulunuyor. Ayrıca antik sunağın hemen yanında yöre halkının inandığı bir adak yatırı da yer alıyor. Bu haliyle Zeus Altarı günümüzde hala kutsal mekan kimliğini sürdürüyor.
Bir zamanlar liman olarak kullanılan Küçükkuyu’dan 4 km. dağa doğru çıktığınızda bir yol ayrımı ile karşılaşıyorsunuz. Adatepe Köyü’ne girişi ve Zeus Altarı’nın girişi yan yana. Eğer ki tercihiniz Zeus Altarı ile başlamak ise giriş kapısından yaklaşık 700 metre doğa ile iç içe bir yürüyüşe hazır olun. Tepede Zeus Altarı’na ulaşacaksınız ve manzarayı görünce “iyi ki yürümüşüm” diyeceksiniz.
Burada bütün körfezi görebileceğiniz gibi Zeus Altarı’ndan kalan kalıntıları da görmeniz mümkün olacak. Ancak çok büyük bir beklenti ile gitmemelisiniz çünkü altardan geriye sadece merdivenle üzerine çıkabildiğiniz bir kaya parçası ve oyuntu kalmış. Fakat başınızı döndürebilecek güzellikteki panoramik manzara sizi fazlasıyla tatmin edecek.
İlyada’da bahsedilen ve Cumhuriyet öncesi Türk ve Rumların birlikte yaşadığı Atatepe Köyü’nde ise mübadeleden sonra Rum nüfusu kaybolmuş. Zamanında zeytincilik ve hayvancılıkla uğraşılırken günümüzde sadece zeytincilik yapan az sayıda köylü bulunuyor. 1989 yılında sit alanı ilan edilerek eski taş evler koruma altına alınmış.
Evler civardaki küçük taş ocaklarından çıkarılan taşlarla yapılıyor. Taş işçiliği hala yaşayan bir gelenek. Son yıllarda özelikle büyük şehirlerden yerleşen yeni ev sahipleri sayesinde evlerin çoğu restore ediliyor.
Köy meydanındaki 400 yaşındaki dev çınar ağacının etrafındaki otantik kahveler turistlere için bütün yıl açık. Zeytincilikle uğraşılan köyde zeytinyağı ve sabun alabileceğiniz dükkanlar da bulunuyor.
Türkiye’de türünün ilk örneği sayılan Adatepe Zeytinyağı Müzesi ise mutlaka görülmesi gerekenler listesinde. Müzede eski zeytinyağı presleri, zeytin toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları, çeşitli folklorik objeler görülebiliyor.
Aynı zamanda geleneksel usulde zeytinyağı sabun yapım tekniği de açıklamalı olarak sergileniyor.
Yazı ve fotoğraflar: Engin Çakır