70
yakın plan
İstanbul, tarihin bütün çağlarında güçlü
devletlerce hep ele geçirilmek istendiği
için Bizans imparatorları kentin
birçok yerinde sarnıçlar yaptırarak
kuşatma sırasında halkın su ihtiyacını
karşılarlardı. Bu da şehrin altında
devasa sarnıçların oluşmasını sağladı.
Bugüne dek varlığını tüm ihtişamıyla
koruyan Yerebatan ise bunların en göz
kamaştıranı... Etkileyici atmosferiyle
müze olmasının yanı sıra ulusal ve
uluslararası birçok sanat etkinliğine
ev sahipliği yapan sarnıçta, caz
akşamlarından şiir gecelerine, modern
dans gösterilerinden tiyatro oyunlarına
kadar birçok organizasyon olabiliyor.
İstanbul’daki en büyük (uzunluğu
140 m, genişliği 70 m, yüksekliği
8 m.) kapalı sarnıç olan Yerebatan
Sarnıcı’na, Ayasofya’nın batısındaki
küçük binadan giriliyor. Yaklaşık olarak
80,000 metreküp su tutan sarnıcın
üstü kapalı olduğu için tavanı tutan 12
sıra halinde 4’er metre aralıkla dizilmiş
336 sütun bulunuyor. Sütunların
boyu ise 8 metre... Sarnıcın suyu 19
km uzaklıktaki Belgrat Ormanı’ndan
Cebeciköy Kemeri ile getiriliyordu. Su
seviyesi mevsimlere göre değişirdi.
Doğu duvarındaki değişik seviyelerdeki
borular ile dışarıya su verilirdi. Yabancı
kaynaklarda sarnıcın isminin yanında
geçen Basilika(Basilica) ifadesi
ise sarnıcın yakınında bulunan Ilius
Basilikası’ndan geldiği rivayet ediliyor.
Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki
iki sütunun altında kaide olarak
kullanılan iki Medusa başı Roma
Çağı heykeltıraşlık sanatının şaheser
örneklerinden birisi. Medusa’yla
ilgili mitolojiye dayandırılan birçok
efsane bu sarnıcı daha da gizemli
kılıyor. Bir söylenceye göre Medusa
yeraltı dünyasının dişi canavarı
olan üç Gorgona’dan biridir. Bu üç
kız kardeşten yalnızca yılanbaşlı
Medusa ölümlüdür ve kendisine
bakanları taşa çevirme gücüne
sahiptir. O dönemde büyük yapıları
ve özel yerleri kötülüklerden korumak
amacıyla Gorgona kafalarının resim ve
heykellerinin konulduğu, Medusa’nın
da bu düşünceyle buraya yerleştirildiği
zannediliyor. Bir başka rivayete
göre ise Medusa siyah gözleri, uzun
saçları ve güzel vücudu ile övünen bir
kızdı. Uzun zamandan beri Zeus’un
oğlu Perseus’u sevmekteydi. Bu
arada Athene de Perseus’u seviyor
ve Medusa’yı kıskanıyordu. Bunun
için Athene, Medusa’nın saçlarını
korkunç yılanlar biçimine soktu.
Artık Medusa kime baksa, baktığı
kimse taş kesiliyordu. Daha sonra
onu bu biçimde gören Perseus
heyecanla Medusa’nın büyülendiğini
düşünerek başını kesti, başını eline
alıp düşmanlarını taşa çevirerek birçok
savaşlar kazandı. Medusa’nın eski
Bizans’ta kılıç kabzalarına ve sütun
kaidelerine ters ve yan olarak işlendiği
söylenir.
Suya
batmış bir
“saray”
Yerebatan Sarayı, İstanbul’un eşsiz tarihî yarımadasının tam ortasında yer alıyor. M.S 542 yılında
Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından Büyük Saray'ın “su” ihtiyacını karşılamak
üzere yaptırılmış. Suyun içinden yükselen mermer sütunların arasındaki ihtişamından dolayı da halk
tarafından Yerebatan “Sarayı” olarak anılıyor...
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul - 08.06.2006