125
olan biteni izliyordu. Usta dalgıçlar ise
teknedekilerle biraz şakalaştıktan sonra
ok işaretlerini verip suyun derinliklerine
doğru yol almaya başladılar bile…
Teknede kalan ekip ilk önce suya giren
dalgıçların çıkarttıkları kabarcıkları
takip ediyordu ama sonrasında bu
ilgi azaldı ve herkes denizin keyfini
çıkartmaya başladı… Çocuklar soluğu
suda almışlardı bile. Çünkü ilk dalış
noktamız oldukça sığ bir bölgeydi ve
yüzmek için de oldukça elverişliydi.
Karaburun diye bilinen bu bölgede
küçük bir adacığın hemen yanındaydık.
Kimi yolcular tekneden inip küçük kara
parçasının üzerine çıkmıştı. Tabi etrafta
başka bölgelerden gelmiş gezi gemileri
ve başka dalış okulu tekneleri de vardı.
Küçük adanın üzeri oldukça kalabalık
olmuştu. Tıpkı bir sahil kadar renkli ve
insan doluydu.
Teknede kalanlardan dalışa katılacak
olanlar yavaş yavaş hazırlıklara
başlamıştı. İkinci grupta olmamın
vermiş olduğu telaş benim de içimi
kaplamıştı. Tam da bu sırada birinci
ekip dalıştan geldi. Sudan çıkıp dalış
takımlarını üzerlerinden çıkarttıkça
yüzlerindeki mutluluğu görmek
mümkündü. Çıkan herkes birbirleri
ile şakalaşıyor ve aşağıda yaşadıkları
ile ilgili espriler yapıyordu. Bu halleri
birazdan dalışa geçecek olan bizleri
daha da heyecanlandırdı. Tekne
personeli dalış takımlarını giymemizi
işaret etti. Dalış elbiselerini ilk kez
giymek bile içimi kıpır kıpır yapmaya
yetmişti. Biraz zor da olsa içine
girdiğimiz elbiselerden sonra, sıra
geldi yelekleri, paletleri ve ağırlıkları
giymeye… Dalış platformuna
oturduğumuzda ise maskeler ve
tüplerimiz miçoların da yardımlarıyla
üzerimizdeydi… Suya profesyonel
dalgıçlar gibi atlayamasak da yavaşça
bırakıldık.
Ekipmanlar ile birlikte suya girdiğimiz
ilk anları tarif etmek gerçekten de
çok zor ama kısaca şöyle denebilir;
etrafımızda keşfedilmeyi bekleyen
suların verdiği garip, endişe dolu birkaç
dakikanın merak duygusuna yenik
1...,117,118,119,120,121,122,123,124,125,126 128,129,130,131,132,133,134,135,136,137,...156