19
gölü bulunur. Kara göl, Kilimli göl,
Aynalı göl, Buzlu göl ve yazları kuruyan
Heybeli göl; bu buzul göllerinin en
bilinenleridir. Mavi berrak suları,
hemen altında başlayan yemyeşil çam
ormanları, yükseklerdeki beyaz kar
yığınları unutamayacağınız manzaralar
olarak aklınızdan hiç çıkmaz. Veya
unutun hepsini. Günübirlik geldiniz.
Herhangi bir mesire veya piknik
alanındasınız. Teleferikle Sarıalan
veya Kadıyayla, Çobankaya ya da
Bakacak… Kirazlıyayla’dasınız.
Günübirlik gidilecek yerlerin listesi bir
hayli kabarık: Karabelen, Yılanlıkaya,
Hamuralanı, Devetaşı, Softaboğan,
Dombay çukuru, Bakacak, Sobra
yaylası veya Aras şelalesi…
Uludağ’ı sadece kış turizmi merkezi
olarak görmemek gerekiyor. Yazın
artık nesli tükenen Apollo kelebeğini
görebilen şanslı kişilerden birisi
olabilirsiniz örneğin. Ya da bir tepeyi
alabildiğince kaplamış papatyaların
arasında bulabilirsiniz kendinizi. Buzul
göllerinden birisine yazın sıcağında
girebilmenin tadına bakabilirsiniz. Dağ
bisikletinize atlayıp rüzgârı yüzünüzde
hissedebilirsiniz ya da… Hakkında çok
az şey bildiğimiz bir gökkuşağının yanı
başında yaşıyoruz aslında. Sadece
beyaz değil gökkuşağı cenneti denmeli
ona. Çok gariptir ki bu kentin neden
bu dağ ile özdeşleştiğini anlamak
çoğu kez turistlere nasip oluyor.
Uludağ mangaldan oluşmuyor. Ya
da sadece telesiyejlerle çıkılmıyor
yamaçlarına. Söz gelimi İstanbul’un
Avrupa yakasından dahi görülebildiği
için ulu bir dağ olarak duruyor hemen
yakınımızda.
Ona mitolojide Olympos denmesi onu
daha gizemli kılıyor sadece. Zeus’un
halkını burada oturup izlemesi, tüm
tanrıların Truva savaşını buradan takip
etmesi, Bizans döneminde keşişlerin