tarihi mekan
30
1933 yılı Şubat ayında, Bursa Ulucami
önünde ezanın Türkçe okunmasına
başkaldıran 100 kadar gerici
tutuklanmış. Olayı duyunca, daha
birkaç gün önce ayrıldığı Bursa’ya
dönen Atatürk’e; “Bursa gençliği
olayı bastıracaktı. Polis ve adliyeye
olan güvenleri nedeniyle, karışmadı”
denilince Atatürk şu konuşmayı yapmış:
“Türk genci, devrimlerin ve rejimin
sahibi ve bekçisidir. Bunların
gerekliliğine, doğruluğuna herkesten
çok inanmıştır. Bunları güçsüz
düşürecek en küçük veya en büyük bir
kıpırtı duydu mu, bu memleketin polisi
vardır, adliyesi vardır demeyecektir.
Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla,
sopa ve silahla, nesi varsa onunla…
Yine düşünecek, demek adliyeyi
de düzeltmek gerekir, diyecektir.
Onu hapse atacaklar. Yasal yoldan
itirazlarını yapmakla birlikte; bana,
İsmet Paşa’ya, meclise telgraflar
yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için
serbest bırakılmasını, korunmasını
istemeyecek… Diyecek ki: “Ben
kanaatimin gereğini yaptım. Müdahale
ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya
haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı
oluşturan nedenleri düzeltmek de
benim görevimdir.”
İşte, benim anladığım Türk Genci ve
Türk Gençliği...”
Bursa’ya son gelişi 1 Şubat 1938
tarihindeydi. Yalova’daki Otel Termal’in
açılışını yapmıştı. O gün Bursalılar ilk
defa Atatürk’ü neşesiz gördüler. Yüzü
soluktu, rahatsız olduğu her halinden
anlaşılıyordu. Atatürk, doğruca köşke
gitti. Ertesi gün Sümerbank Merinos
Fabrikası’nın açılış töreni vardı; törene
katıldıktan ve fabrikanın açılışını
yaptıktan sonra, Bursa Belediye
Başkanı Neşet Kiper’e bir mektup
verdi. Mektup’ta Atatürk, Bursalıların
kendisine karşı gösterdikleri sevgi
bağlılığa teşekkür ediyor, Çelik
Palas’taki hissesi ile Bursalıların
kendisine hediye ettikleri köşkü
belediyeye bağışladığını yazıyordu.
Belediye Başkanı bu mektubu o
gün okudu. Salon alkıştan inliyordu.