Dergi Bursa Ağustos-Eylül 2011 - page 18

16
bursa dokusu
Sultan Veled tarafından kurulan tarikata
giren “Mevlevi”ler, tarikat kurallarına
göre çile doldururken; “her gün” belli
sınavlardan, denemelerden geçerek
yetkili pirinden el almaya çalışıyor
Karabaş-i Veli’de...
Mevlevi’nin davranışları, giyim kuşamı,
konuşması, çevresiyle olan ilgisi
ve başkalarına karşı tutumu, tarikat
kurallarına göre belirli ve sınırlı.
Mevleviliğe karşı sevgi ve ilgi duyarak
tekkede gerekli törenlere katılan
kimseye Mevlevi muhibi (Mevleviliği
seven) deniyor. Dergâhının şeyhine ise
Mevlana Celâleddin soyundan gelen bir
“çelebi...”
Her akşam sekizde sema gösterisi
düzenleniyor kültür merkezinde.
Semahanede aynı zamanda canlı
olarak tasavvuf musikisi icra ediliyor.
Sema gösterisi bu canlı müzik eşliğinde
yapılıyor. Semazenler neyin huzur
kokan nameleri eşliğinde dönüyorlar.
Gösteri boyunca yapılan ücretsiz
çay servisi de Mevlevi kültürünün
misafirperverliğini gözler önüne seriyor.
Ramazanda iftarların verildiği mekânda,
kandillerde ise şerbetli lokmalar
dağıtılıyor. “Siz kimsiniz? , Nereden
geldiniz?” diye sorulmuyor asla. Aynı
zamanda merkezde ücretsiz ney, hat
ve semazenlik dersleri veriliyor. Dergâh
odalarında semazen giysileri ve Mevlevi
çalgıları sergileniyor. Gönül sevdası ile
ikram buyurulan bu detaylar, özellikle
kültürlerinde parasız ya da karşılıksız
bir kazanım elde etmeye alışık olmayan
yabancıların hayretiyle karşılanıyor.
Mevlevi olmak isteyenlerin, tekkeye
geldikten sonra birtakım gerekli
törenlerden geçmesi, kesin kurallara
uyması gerekiyor. Zaten temelde bir
kimsenin “Mevlevi” adını alabilmesi
için çileyi doldurması bekleniyor.
Bilmeyenler için hemen aktaralım; çile,
Mevlevi geleneğine göre bir hücreye
kapanarak yapılıyor. Çileye çekilen
müride ise “çilenişin” deniyor. Çile için
bir içe kapanış, bir öz eğitim ve kendini
yetiştirme yolu da denebilir. Çileye
törenle girilip, çileden törenle çıkılıyor.
Mevlevi adaylarına ise Can deniyor.
Can, üç günlük ilk çileden sonra bir
hücreye konuyor. Can, burada üç
gün içinde sır olur. Yemeğini, suyunu
meydancı getirir. Üç gün bitince
meydancı, canı alır tarikçi dedeye
götürür. Tarikçi dedenin önünde iki
dizi üstüne oturur, verilen öğütleri,
gösterilen yolları dinler. Sonra tekrar
çileye girer. On sekiz gün çilede kalır.
Bu süre içinde dışarıya çıkmaz, yalnız
tekke içinde gezinebilir. On sekiz gün
sonra Şems-i Tebriz-i ziyaretine çıkılır.
Can, isterse daha sonra çileyi sürdürür,
isterse illerdeki Mevlevihanelere
giderek hizmet süresini bitirir. Bu süre
toplamı bin bir gün olan, bir hizmet
dönemi...
Her gün onlarca insanı Karabaş-i Veli
Kültür Merkezi’ne toplayan sema,
işitme ve dinleme anlamına geliyor
ya da tasavvufta güzel sesle okunan
Kuran-ı ve dini konularla ilgili şiirleri
dinleme... Ölçülü ve ahenkli sesleri
ile dinleyenleri bambaşka bir diyarın
kucağına bırakan bu şiirsel ilahileri
genellikle ölçülü ve ahenkli hareketler
izliyor. Bu nitelikteki hareketlere devr,
deveran, hareket, raks ve sema gibi
isimler veriliyor. Sema hem işitme ve
dinleme hem de dinlenen ahenkli ve
hoş sedanın tesiriyle hareket ve raks
etme anlamında kullanılıyor. Genellikle
dervişler döne döne raks ettiklerinden
de Sema’ya devir ve deveran (dönmek)
da deniliyor. Semanın icra edildiği yere
ise malumuyla Semahane deniyor.
Mevlevi mukabelesi olarak da bilinen
Mevlevi seması; şiir, musiki, raks,
edeb ve erkân gibi birçok estetik sanat
unsurlarını içeriyor. Bunlar ruhu şaha
kaldırıp yüceltmek ve böylece “Hakka”
yaklaşmak için önemli ve vazgeçilmez
vasıtalar olarak kullanılıyor. Bu anlayışın
neticesinde Mevlevilikte zengin bir
edebiyat, musiki adab ve erkân kültürü
oluşmuş durumda... Bu kültür yüksek
zümrenin hem estetik zevki, hem de
manevi hayatı bakımından büyük önem
taşıyor.
Mevlevi Sema Ayini de musikisinden
kıyafetine kadar her alanda pek çok
sembolleri taşıyor. Benliğinden ölü olan
1...,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17 19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,...124
Powered by FlippingBook