34
Kızlar uçurtmaya mı yoksa
ipi elinde tutana mı âşık olur?
kitabi
Emine Civanoğlu
Bitmez tükenmez gevezeliklerini
dinliyorum, beni köpekleri gibi okşayıp
avutmasından hoşlanıyorum ama artık
odamdan bir yere kımıldayamıyorum,
avlumuzdan dışarı çıkamıyorum.
Epaminonda da artık beni görmeye
gelmiyor. Bu bölüşme ikimizi de
öldürüyor. Böyle sürüp gidemez hep.
Kendi hesabıma ben ne pahasına
ve nasıl olursa olsun bu işkencenin
sonunun gelmesini tercih edeceğim!
Sonu geldi ama bu, hummalı
kıskançlığımın tahmin ettiği en acı
sonuçlardan bile bambaşka bir şey
oldu. Bir gün sokakta kızılca kıyamet
koptu.
Çok sevdiğiniz, yazdıklarını ne zaman
okusanız kendinize geldiğiniz, onun
kelimeleri ile serpildiğiniz yazarlar
vardır, onlara diyecek sözüm yok
ama bilmenizi isterim ki Panait İstrati,
tanıştığınız andan itibaren, o çok
sevdiğiniz diğer bütün yazarlardan
ayrı bir yerde duracak ve gözünüze,
aklınıza her iliştiğinde size ‘hayat
öyle güzel ki uçurtma da ben, rüzgar
da ben, ip de ben, dağ da nehir de
ben, uçurtmanın peşinden koşar gibi
yapıp o kızın peşinden koşan adam
da ben” diye hissettirecek bir yazar.
Hikayelerinin tadı, sabahtan akşama
kadar çayırda çimende oynayıp koşa
koşa eve vardıklarında çocukların
önlerine sürülen sıcacık, kabuğu çıtır
çıtır, arasında tereyağı eritilmiş köy
ekmeğinin tadı gibi. Yol kenarındaki
tarlalarda haylazlık eden, aşık oldukları
kızların hayali ile güneşin altında
kendinden geçen ergenlerin, dolaptan
aşırdıkları ev yapımı şarabın yanına
katık etmek için hemen oracıktan
topladıkları taze baklanın tadı gibi. Yeni
kaynatılmış vişne reçelinin kabaran
pembe köpüğü gibi.
Yunan bir tüccarla Romanyalı
bir çamaşırcı kadının evlilik dışı
ilişkilerinden dünyaya gelen İstrati,
iyi bir öğrenim görememiş ama
hayatı boyunca birçok ülkeyi gezmiş.
“İnsan olmak ve hayatı
hayvanlardan daha az anlamak
ne hazin şey.”
Panait İstrati
1...,26,27,28,29,30,31,32,33,34,35 37,38,39,40,41,42,43,44,45,46,...140