94
Kral Parvanas tarafından
geliştirildiği kabul edilen,
kıvrıntılı, uzun kuyruklu küçük
sadece küçük harflerle yazılan,
görsel açıdan çok estetik
duran, özgün, ama sizin için
hiçbir şey ifade etmeyecek
bir alfabe ile yazılmakta.
Tabelalar ve metroda
çoğunlukla Latin harfleri de
kullanılmış. Turizmin henüz
ön plana çıkmadığı şehirde
İngilizce bilen insan sayısı
genç nüfus da dahil olmak
üzere çok fazla değil. Rusça
bilenler bir adım öne çıksın.
Bilmeyenler için şehirdeki
Azeri nüfusu ve Gürcü
halkın önemli bir kısmının
sıklıkla Türkiye seyahati
gerçekleştirdiğini göz önünde
bulundurunca şansınızı Türkçe
ile denemek daha akıllıca.
Çok çaresiz kalırsanız işaret
dili ve Tarzanca imdadınıza
yetişebilir. Her şeye rağmen
haklarını verelim, Gürcüler
sıcakkanlı ve yardımsever
bir halk ve bir şekilde iletişim
kurmak mümkün.
Tiflis'te sizi tanıdık bir isim
karşılayacak. Şehir merkezine
17 km uzaklıktaki havalimanını
TAV işletiyor. Şehir merkezine
ulaşım için tren bir alternatif
olabilir. Oldukça seyrek olan
bu trenlerden birine denk
gelirseniz 20 dakikada şehir
merkezinde olabilirsiniz.
Diğer bir seçenek ise otobüsü
kullanmak. Havaalanı geliş
terminali önünden düzenli
olarak kalkan belediye
otobüslerinden 37 numaralı
olanı bir başka ekonomik
alternatif. Birkaç kişilik
gruplar ya da daha konforlu
bir seyahati tercih edenler ilk
Gürcü taksi şoförü temaslarını
havaalanında yapabilirler.
Çoğunlukla taksimetre
bulunmayan taksilerde fiyat
pazarlığa tabi. Havaalanından
Tiflis'e sıkı bir pazarlıkla
“25 GEL” maliyetle ulaşmak
mümkün. Şehir içinde ise daha
kısa mesafeler için “5 Lari”den
fazlasını vermemenizi öneririm.
Şehir içinde ise toplu taşıma
için otobüs ve minibüslerde
Gürcü alfabesi sorunu
yaşayacaksınız. Bu yüzden
taksi ilk tercihiniz olacak.
Alternatif olarak İngilizce durak
isimlerini görebileceğiniz metro
kullanılabilir. 1966'da faaliyete
geçen Tiflis metrosu Sovyetler
Birliği döneminin dördüncü
metrosu. Tüm Sovyet
metrolarında olduğu üzere
karakteristik özelliği olan derin
ve süslü istasyonlar görülmeye
değer. Hazır yeraltından
bahsetmişken önemli bir
noktaya da temas etmek lazım.
Büyük cadde ve bulvarlarda
karşıdan karşıya geçerken
-çok risk almamak kaydıyla-
yeraltı geçitlerinden uzak
durmanın burun direğinizin
sağlığı açısından önemli
olduğunu da belirtmeli. Tiflis ile
ilgili belki de bahsedilebilecek
herkesin hemfikir olacağı tek
olumsuz yön de bu aslında.
Yolculuğunuz akşamüstü
saatlerinde ve şehre girişiniz
havanın kararmaya başladığı
bir ana denk gelirse eğer
-muhtemelen beklentinizin de
çok yüksek olmadığını göz
önünde bulundurursak- önemli
yapıtlar, heykeller, kiliseler
ve surların aydınlatması ile
şehrin gösterişi sizi şaşırtmayı
başaracak. Otele yerleştikten
sonra ilk işiniz kendinizi
sokağa atmak olmalı. Artık bir
teras mı olur, nehir kıyısına
mı inersiniz ya da tepelerden
birine mi çıkarsınız bilemem
ama güzel bir noktadan
şehrin gece manzarasının
tadını çıkarın. Alt geçitler ne
kadar ihmal edilmiş ise Tiflis
Belediyesi ya da Gürcü Devleti
başkentin aydınlatmasına o
kadar özen göstermiş. Takdim
edeyim: şehri ortadan ikiye
bölen Kura Nehri’ni karşınıza
alıp sırtınızı -eski şehrin
eteklerine yerleşmiş olduğu-
tepeye verdiğinizde sağda
Narikala Kalesi'nin kalıntıları ve
Kartlis Deda Heykeli tepede
sizi selamlıyor olacak. Karşı
kıyıdaki devasa katedral ise
Sameba. Sol tarafta nehrin
üzerinde yuvarlak elipsoid
hatları, modern mimarisi ve
kafesli görünümüyle dikkati
çeken köprü Barış Köprüsü.
Sol tarafta Özgürlük Meydanı
ve diğer tepede Mtatsminda
Parkı'nda yer alan devasa kule
ise şehrin bir diğer sembolü
devasa radyo-TV vericisi.
Tiflis'e “merhaba” deyip,
biraz da adapte olup genel
bir fikir sahibi olduğumuza
göre halen elinize bir kadeh
tutuşturulmadıysa yol
yorgunluğunu atmak üzere
Rustaveli Caddesi veya “Old
uzaktaki yakın
so far so close