36
Ona yaraşır bir “hayat hikayesi”
Bursa’da başladığı orta öğrenimini
İstanbul’da Boğaziçi Lisesi’nde
tamamladı. İstanbul’da Devlet Güzel
Sanatlar Akademisi’nin Yüksek
Süsleme Bölümü Sabih Gözen
Atölyesi’nden mezun oldu. Desen
çalışmalarını öğrencilik yıllarından
başlayarak pek çok kez sergiledi.
Zeki Müren, Bursa’da tamburi İzzet
Gerçeker’den aldığı solfej ve usul
dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye
başladı. 1949’da, Boğaziçi Lisesi’nde
okurken Agopos Efendi (sinema
yönetmeni ve senaryo yazan Arşavir
Alyanak’ın babası) ile udi Kirkor’dan
aldığı derslerle de musiki eğitimini
sürdü. Daha sonra fasıl musikisini iyi
bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif
İçli’den çeşitli eserler meşk etti; Refik
Fersan’dan, Sadi Işılay’dan, Kadri
Şençalar’dan yararlandı.
1950’de sınavla İstanbul Radyosu’na
girdi. İstanbul Radyosu’nda 1951’de,
canlı olarak yayımlanan bir programda
ilk radyo konserini verdi ve bu konseri
çok beğenildi. Bundan sonra Türkiye
radyolarında düzenli olarak okumaya
başladı. Radyo programları on beş
yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın
programlarıydı. Müren bundan sonra
kendini daha çok sahne ve plak
çalışmalarına verdi. Alışılmış kalıpları
zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı
ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde
tutmayı başardı.
Zeki Müren 600’ü aşkın plak ve kaset
doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı
Şükrü Tunar’ın “Bir muhabbet kuşu”
güfteli şarkısıdır. Müren 1955’te
“Manolyam” adlı şarkısıyla Türkiye’de
ilk kez verilen Altın Plak Ödülü’nü
kazandı.
Zeki Müren Türkiye’de
en çok konser veren
ses sanatçısıdır.
Bir yılda yüz konser
verdiği dönemler
olmuştur. Kendisine
“sanat güneşi” ünvanı
verilmiştir. Yabancı
ülkelerde de birçok
konser vermiştir.
İki yüz dolayında
şarkı besteledi. On
yedi yaşındayken
bestelediği “Zehretme
hayatı bana cânânım”
mısraıyla başlayan
acemkürdi şarkı
bestelediği ilk
şarkıdır. “Şimdi
uzaklardasın
gönül hicranla
doldu” (suzinâk),
“Manolyam”
(kürdilihicazkâr), “Bir
demet yasemen”
(nihavend),
“Gözlerinin içine
başka hayal
girmesin” (nihavend)
güfteli şarkıları sık sık
okunan, en sevilen şarkılarıdır. Müren
bu şarkıları plaklara da okumuştur.
Unutulmaz Maksim Gazinosu
sahnelerinde aralıksız 11 yıl Behiye
Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne
almıştır.
Zeki Müren 1954’te Beklenen Şarkı adlı
filmde sinema oyunculuğuna başladı.
Büyük bir ticari başarı kazanan bu
filmden sonra şarkılarının çoğunu
kendisinin bestelediği on sekiz filmde
daha oynadı. 1955’te de Arena
Tiyatrosu’nca sahneye koyulan Çay ve
Sempati adlı oyunda da baş roldeki
oyuncuydu. Ayrıca “Bıldırcın Yağmuru”
isimli bir şiir kitabı da vardır.
Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker
hastalığı yüzünden 1980’den sonra
sahne hayatından ve musikiden
uzaklaştı. Bodrum’daki evine
kapandı, münzevi bir hayat yaşadı.
24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT
İzmir Televizyonu’nda kendisi için
düzenlenen tören sırasında geçirdiği
kalp krizi sonucu hayata gözlerini
yumdu. Cenazesi görülmemiş bir
halk kalabalığının katılmasıyla büyük
bir törenle kaldırıldı. Kabri, doğum
yeri olan Bursa’da Emir Sultan
Mezarlığı’ndadır. Vasiyetinde mirasının
en büyük bölümünü Mehmetçik
Vakfı’na bıraktı.
Zeki Müren ile ilgili, onu daha yakından tanımayı sağlayacak birçok ipucu saymak da mümkün.
Genellikle günde dört saat uyurdu ve sabah kahvaltısı yapmazdı. Her akşam saunaya girerdi. Göz
bozukluğunun derecesi 1,5’tu ancak hayatı boyunca hiç lens kullanmadı. “Müziğin Paşası” lakabını
1969’daki Aspendos konserinden sonra Antalya halkı kendisine taktı. Kendisi, bu lakaptan memnun
olmakla birlikte neden uygun görüldüğünü bilmediğini açıkladı.
dosya