16
bursa dokusu
de Bursa’nın en görmüş geçirmiş
figürü olan bu yüce çınar, tarihin
gizemiyle herkese kucak açmış…
Mevlana’nın “kim olursan ol gel”
felsefesini hatırlatan bir tevazuuyla
kucaklamış ziyaretçilerini… Ziyaretine
gittiğinizde öncelikle başınızı yukarıya
kaldırmak gerekir. Altında dakikalarca
yürüseniz bile yine onun gölgesinde
gezersiniz. Gölgesinde çayınızı ya da
kahvenizi yudumlarken dinlendiğiniz
her anda, içinize çektiğiniz her nefeste
Bursa’nın tarihini paylaşırsınız onunla…
Osmanlı'nın ilk başkenti Bursa'da;
Osmanlı kadar görmüş geçirmiş,
Cumhuriyet kadar genç ve tazedir Ulu
Çınar…
Kalın dallarının uzunluğu 150 m.'yi
bulan çınar, köyde yaşayan ve çınarı
ziyaret etmeye gelenlere hizmet
sunarak kazanç elde eden 85 ailenin
de geçim kapısı... Bursa'nın anıt
ağaçları arasında en çok tanınmışı,
Uludağ yolunda Uludağ gibi ulu
ve gösterişli serpilir toprağa…
Güneşin batışını oradan izlemek
size sanki o’na sığınmışsınız hissi
verir. Günün oradan uğurlanması,
gecenin soğuğunu unutturmuştur
bile. Kimi zaman hüzün verse bile
ufukta anbean yarattığı renkler, çınar
yaprakları arasından süzülen ton ton
kızıllıklar ve ışığını alıp giderken size
en güzel tablosunu sunması, çoğu
insanın en sevdikleri arasındadır.
Köy halkı, tarihi çınarın altında çay
bahçesi, mangal restoran, market ve
hediyelik eşya dükkânları açmış, köylü
kadınların yaptığı el işlemesi ürünler,
bahçelerinde yetiştirdikleri meyve ve
sebzeleri satarken çınar, her dalına
ayrı bir yaşam gizlemiştir. Her dalında
bir duygu saklı olan çınarın size
yaşattığı en eşsiz duygu olan huzurla,
gölgenin serinliğinde; kederi, sıkıntıyı,
mücadeleyi bir an için ayakucunuza
bırakıverirsiniz.
Göle dönüşen aşk hikayesi
Yüzyılları aşkın yaşıyla anıt ağaçlardan
bir tanesi de "Ağlayan Çınar..." Bu çınar
Gölyazı’nın hazin hikayesinin vücut
bulmuş hali. Efsaneleşmiş bir halk
destanı gibi adeta… Rivayete göre bir
gün, köyün delikanlısı Mehmet, güzeller
güzeli Rum kızı Eleni’ye sevdalanmış.
Çocukluktan beri süregelen bu
aşk, Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum
köylerinin boşaltılmasıyla birlikte
bir kâbusa dönüşmüş. Mübadele
ile Apolyont’ta bulunan Rumlar
ile Selanik’te bulunan Türkler yer