76
uzaktaki yakın
saymazsak en akıllıca seçim elbette
havayolu. THY ve küçük kardeşi Kıbrıs
Türk Hava Yolları dışında özel havayolu
şirketlerinin de İstanbul, Ankara
ve İzmir’den Kıbrıs’a direk uçuşları
mevcut. İstanbul’dan yaklaşık 1 saat 20
dakikalık bir uçuş sonrası varacağınız
Uluslararası Ercan Havaalanı,
Lefkoşa’nın yaklaşık 20 km doğusunda
yer alıyor. T.C. vatandaşlarının Kıbrıs
için yanlarına almaları gereken tek şey
nüfus cüzdanı. Pasaportunuzu yük
etmenize ve vize için ekstra bir çaba
harcamanıza neden olmayacak olması,
havayolu ile kolay ulaşılabilirliği ve
herhangi bir tatil destinasyonundan
bekleyeceğiniz neredeyse her şeyi
sunabilecek bir potansiyele sahip
olması bile bu yaz tatil planlarında
Kıbrıs’ın listenin başında olması için
yeter de artar bile.
Kıbrıs’ta ulaşımın en kolay yolu araç
kiralamak. Bir uçtan diğer uca görece
kısa mesafeler olsa da toplu taşıma ve
taksiye göre çok daha ekonomik, özgür
bir tercih olacağı kesin. KKTC’nin TC
dışında tanınmıyor olması ve mevcut
ambargo yüzünden uluslararası araç
kiralama zincirlerinin şubeleri olmasa
da birkaç yerel firma bu hizmeti uygun
fiyatlarla vermekte. Burada önemli
bir uyarıda bulunmak lazım. Kıbrıs’ta
İngiltere hakimiyetinde geçen yılların bir
izi olarak trafik soldan işliyor. Alışmak
kolay olsa da her zamankinden daha
dikkatli araç kullanmakta fayda var.
Turistik konaklama tesisleri ise her
kesimden tatilcinin beklentilerine
fazlasıyla cevap veren farklı olanaklar
sunuyor. Hem lüks oteller, hem aile
işletmeleri, hem de son yıllarda
yapılan butik ve eko-turizm otelleri
ile çok sayıda değişik seçenekler
mevcut. Otellerin çoğunlukla yer aldığı
Girne bölgesinde konaklayacağınızı
düşünürsek otelinize geçmeden önce
başkent Lefkoşa’yı talan etmekte fayda
var.
Hem KKTC, hem de Rum kesiminin
başkenti olan Lefkoşa, Berlin’in
birleşmesi sonrası “bölünmüş” kalan
ve iki ayrı devlete başkentlik yapan tek
şehir. Turizm potansiyelleri nedeniyle
daha bakımlı ve canlı olan Kuzey
Kıbrıs’ın diğer şehirlerine kıyasla
Lefkoşa’da biraz geri kalmışlık ve biraz
da kara şehri olması nedeniyle “hafif”
köhne bir başkent izlenimi söz konusu.
Buna karşılık özellikle surlar ile çevrili
eski şehir bölgesi tek ya da iki katlı
klasik Kıbrıs evleri ve barındırdığı tarihi
eserlerle görülmeye değer. Venedikli
mühendis Julio Savargnano’nun inşa
ettiği ve başlı başına bir sanat eseri
olarak kabul edilen yaklaşık 4,5 km
uzunluğundaki surlarda 11 burç ve 3
giriş kapısı bulunuyor.
Bu kapılardan kuzeydeki Girne Kapısı
Türk tarafında bulunuyor. Biraz ilerideki
Sarayönü Meydanı’nın ortasında
Venedik Sütunu yer alıyor. Gri renkli
granit sütun Kıbrıs’taki Venedik
hakimiyetinin bir sembolü olarak
Salamis Harabeleri’nden sökülüp
Lefkoşa’ya getirilmiş ve tepesine
Venedik’in sembolü olan St.Mark aslanı
monte edilmiş. Meydandaki İngiliz
döneminden kalma mahkeme binasının
köşesindeki Kraliyet arması kabartması
ise, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in
1953 yılında tahta çıkmasının hatıratı.
Yürüme mesafesinde yer alan 14.
yüzyıla ait gotik mimari eser St.Sophia
Katedrali (bugünkü adıyla Selimiye
Cami) ise Luzinyan prenslerinin “Kıbrıs
Kralı” ünvanı aldıkları taç giyme
törenlerinin gerçekleştirildiği yermiş
vakti zamanında. Gördüğünüz gibi
Kıbrıs’ta krallar, kraliçeler havalarda
uçuşmuş.
Bunların dışında Bizans, Luzinyan,
Osmanlı ve İngiliz dönemlerine ait çok
sayıda tarihi yapının da meraklıları için
sur içinde serpiştirilmiş bir şekilde yer
aldığını ve her zamanki önerim olduğu
üzere tabanvay marifetiyle dolaşırken
eski şehir bölgesindeki turunuz
sırasında sırayla karşınıza çıkacağını
da belirtmeliyim. Turistler için
hazırlanmış olan yürüyüş turu planına
ait tabelaları takip etmek gezinize
hem bir oyun havası katacak hem de
kaybolmamanızı ve önemli durakları
atlamamanızı sağlayacak.
Turunuzun soluklanma noktası ise
Bursalılara kendini evinde hissettirecek