78
uzaktaki yakın
bir mekan, Büyük Han. İçeriye
adım attığınız anda mekan algınız
zayıflayabilir sakin olun, çünkü bu bina
Bursa’daki Koza Han örnek alınarak
yapılmış ve neredeyse bire bir kopyası.
Yapıldığı dönemde doğal olarak
“Yeni Han” adıyla bilinen, sonrasında
Alanya’dan gelen tüccarların
konaklama yeri olması nedeniyle adı
“Alanyalılar Han” olan, 17. yüzyılda
ise hemen bitişiğindeki Asmaaltı
Meydanı’na daha küçük ölçekli olan
Kumarcılar Hanı’nın yapılması üzerine,
halkın kıyaslaması sonucu “Büyük Han”
adını alan bu tarihi yapı 2002 yılında
restorasyon görerek tekrar hizmete
sokulmuş. Büyük Han’daki atmosferi
solurken açlık ve susuzluğunuzu
gidermek ve hediyelik eşya alışverişini
aradan çıkarmak için en doğru
yerdesiniz.
Yeşil hat ile ayrılmış olsa da kuzey
ve güney tarafının arasında Büyük
Han’ın biraz ilerisinde bulunan
sınır kapısından karşılıklı geçiş
yapılabildiğinin de altını çizmek gerek.
Buradaki atmosfer, iki taraftan tanıdık
simaların samimi dialogları, askerlerin
ve tel örgülerin varlığına karşın oluşan
barış havası adanın geleceği için umut
pompalayacak içinize. Tam umutlanmış
ve iyimser bir ruh haline bürünmüşken
uğrayacağınız sıradaki durak ise bu
havayı dağıtıp sizi alt üst edecek
türden bir mekan, Barbarlık müzesi.
Kanlı Noel olarak anılan, 21 Aralık
1963’te Doktor Albay Nihat İlhan’ın eşi
ve çocuklarının ev sahipleri ile birlikte
kurşuna dizilerek hunharca öldürüldüğü
bahçeli tek katlı evden ibaret olan
bu müze, Lefkoşa ziyareti esnasında
mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
Müzede bu baskın dışında 1963-1964
yıllarında yaşananlarla ilgili yabancı
basında yayınlanan haberler, yakılıp
yıkılarak boşaltılan Türk köylerine ve
toplu katliamlara ait fotoğraflar ve yok
edilen kültürel miraslar sergileniyor.
Sokağa ismi verilen Mürüvvet İlhan
ve çocuklarına ait bakmaya yürek
dayanmayan eşyalar, fotoğraflar ve
belgeler ile duvarlardaki kurşun delikleri
adada yaşananları bütün çıplaklığıyla
gözler önüne seriyor.
Başkent turumuzu bitirdiğimize göre
artık yavaş yavaş büyük ihtimalle
konaklama tercihinizi de ondan
yana kullandığınız Kıbrıs turizminin
lokomotif şehri Girne’ye doğru yola
çıkabiliriz. Girne başkentin yaklaşık
20 km kuzeyinde yer alıyor ve
gördüğünüz üzere adanın altı şehri
arasındaki tüm mesafeler oldukça kısa.
Örneklemek gerekirse batı ucundaki
Güzelyurt’tan doğu ucundaki Gazi
Mağusa’ya yaklaşık 1 saatlik bir sürüş
ile ulaşmanız mümkün. Kıbrıs haritasını
gözünüzün önüne getirin; batı ucunda
Güzelyurt, doğu ucunda Gazi Mağusa
olan bir hatta yaklaşık orta noktada
bulunan Lefkoşa’nın tam kuzeyinde
adanın Türkiye’ye bakan kıyısında
bulunan bir liman kentine gidiyoruz.
Lefkoşa’dan Girne’ye doğru olan
yolculuğunuzda sağ tarafta Beşparmak
Dağları üzerine yerleştirilmiş olan
devasa KKTC bayrağını göreceksiniz.
Dünyadaki en büyük bayrak olduğu
rivayet edilen bu bayrak –meraklıları
hemen “google maps” marifetiyle
inceleyebilirler- özellikle gece
ışıklandırması ile Rum tarafından
rahatlıkla görülebilmekte imiş. Hatta bir
dönem müzakere sürecinde Birleşmiş
Milletler’e şikayet edildiği de bir başka
rivayet konusu.
Kuzey Kıbrıs turizminin en yoğun
yaşandığı, adalılık ve Akdenizlilik
ruhunu en iyi taşıyan Kıbrıs şehri
hiç şüphesiz Girne. Bir gün olur
da Kıbrıs sorunu çözüme kavuşur
ve uluslararası ambargo ortadan
kalkarsa, tarihi ve doğal güzelliklerinin
yanında olağanüstü plajlarını da
hesaba katarsak Girne büyük ihtimalle
Avrupa’nın en ünlü ve gözde tatil