87
Hayatın bize karşı ilk saldırısıdır taze
oksijen; ve elbette hazırlığımız yoktur.
Bu çaresizliğimizi fark etmemizle
birlikte kendimize kalkanlar ediniriz.
Bir vakit sonra, biz henüz bir küçük
çocukken, hayatın “can sıkıntı”lı
zamanlarından, oyunlar oynayarak
kurtulmaya çalışırız. Bu gibi şeyler
aslında hayata karşı kendimizi somut
olanla savunmamızdır. Bir de soyutlar
vardır: Sözgelimi, bizimkiler dizisinin en
keyifli bir anında, anne babamız erken
yatmamız konusunda son uyarısını
yapar ve biz diziyi bırakmaktan ziyade,
dün gece tam uykuya geçmek üzere
olduğumuz bir anda yarım bıraktığımız
hayale, birazdan devam edeceğimizi
düşünerek, kendimizi avuturuz.
Hayat saldırır çünkü, onun işi bu.
Ve biz çoğu zaman hayale sığınırız.
Ve aradan zaman, bir hayli zaman
geçer.
Bizimkiler dizisi, artık sadece bir
tebessümle hatırladığımız bir geçmiş
zaman hikâyesi halini almıştır ve biz
artık dizi izleyenlere burun kıvıracak
kadar büyümüşüzdür. Ama içinde
bulunduğumuz savaş sona ermemiş,
yalnızca farklı şekiller ve haller almıştır
ki, biz yine kendimizi savunacak başka
şeyler bulmalıyızdır. Aklımız iyiye ve
kötüye, güzele ve çirkine, mana ve
maddeye, en nihayetinde de hayata
biraz ermiştir.
Alev Alatlı’nın “Sanat, hayata tahammül
etme biçimidir” sözüyle birlikte,
aslında içimizde adını koyamadığımız
savaşın ve o savaşa karşı koymamız
gerektiğinin; lakin bunu nasıl
yapacağımızı bilememenin sancılarını
hissettiğimiz bir zamanda, saldırıdan
uzakta yaşayabileceğimiz en güvenli bir
yerin, somut değil, hatta tam tamına da
soyut olan bir yer olduğunu düşünürüz.
Hayatın kılıçları varsa, bizim de sanat
adında kalkanlarımız vardır. Zamanla
birlikte fark ederiz ki yağmur yağıyor;
ancak bunlar kara bulutların, kötümser
bir havanın değil, içinde bulunduğumuz
yaşamın üzerimize bıraktığı, her bir
tanenin de su damlalarından değil,
sanki ağır demir külçelerden müteşekkil
olduğu ve can yakıcı, insana şemsiye
açtırıcı bir yağmurdur. Ve biz de açarız.
Etrafımızdaki sayısız imgeler üzerimize
doğru bırakır yağmurunu, herkes
en azından bir şey, çoğu şey de
çok şey ister bizden. Karşılamak,
doyurmak, susturmak veyahut
ıslanmamak elde değildir. Akıllılarımız
kaçacak en güvenli yer olan sanata
doğru koşar. Çünkü, dünya savaşı
Celil Sezer