85
etkinlik için Makedonya,
Slovakya, Bosna Hersek,
Romanya, Bulgaristan tiyatroları
da Bursa’da buluştu. Önceki
yıllardan farklı olarak bu yıl dört
farklı atölye çalışması da festival
kapsamında gerçekleştirildi.
Bu yıl da yine Bursa’dan tüm
dünyaya Balkan halklarının barış
ve kardeşlik mesajları yayıldı.
Tiyatroda
“hareket”in yeri nedir?
Aristoteles, ünlü eseri Poetika’da
dediği gibi; nasıl şiir sanatı
sözü, resim sanatı doğayı taklit
ediyorsa, tiyatro sanatı da
eylemi taklit eder. Bu ifade son
dönemlerde yanlış algılanan
bir tanımlama haline geldi.
Çünkü eylem, başlı başına
her şey olarak kabul görmeye
başladı. Oysa Aristoteles, bu
tanımlamada anlatmaya çalıştığı
eylemin hikâye olarak, daha
doğrusu hikâyenin bir eylem
içinde sürmesiydi. Bundan da
şu sonuç çıkmalı ki aslında
teatral bir hikâye mutlaka eylem
barındırmak zorunda.
Örnek verebilir misiniz?
Örnek olarak William
Shakespeare’nin “Hamlet”
oyunundaki o meşhur “Olmak
ya da olmamak” tiradı verilebilir.
Oyunun tamamı için değil
ama bu tirat kendi içinde
değerlendirildiğinde teatral bir
özellik sahibi olmasından çok
felsefi bir değere sahip olduğu
söylenebilir. Ancak Tuncer
Cücenoğlu’nun, “Kadıncıklar”
oyunundaki “Parlak” tiradı,
hiçbir fiziksel hareket olmadan
oynandığında bile son derece
art imitates the word, the art
of painting imitates nature,
and it is action that the theater
imitates. This expression has
recently transformed into a
definition that is perceived
erroneously. Because action
started to become something
that is accepted in and of itself.
However, what Aristoteles tries
to put forth by this definition is
that action continues as story,
or to put it in other words that
action continues inside the story.
One should conclude as such;
a theatrical story has to include
action.
Can you give an example?
I can give the famous “To be
or not to be” tirade in Hamlet
by William Shakespeare as an
example. It can be stated when
this tirade is evaluated that it has
a greater philosophical value
rather than a theatrical value
which cannot be said for the
whole play in general. However,
one realizes that the “Parlak”
tirade in the play “Kadıncıklar”
(Little Women) by Tuncer
Cücenoğlu is a quite active one
even when played without any
physical action. Because this
and other similar tirades provide
a theatrical structure from the
start of the action until its very
end. It is not theater when one
presents something only as an
action without telling any story.
Likewise, a story is not a theater
play as well but a story is said
to have a theatrical essence if
it includes some sort of action.
What is important is to highlight
this action.
How should one go about
highlighting “action” which
holds a great significance
for theater?
This is first and foremost the
problem of the playwright. After
Uluslararası Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali