69
dolup dolup taşan bir tatil köyü
haline geldi. Sunduğu eşsiz
manzaralarıyla Türkiye’nin her
yerinden akın akın ziyaretçi
çekiyor. Bursalıların da hafta
sonunda, 3-4 günlük kısa
tatillerde hatta günübirlik
kaçamaklarında kolay ulaşımı
nedeniyle en çok tercih ettikleri
sığınak. Tedavi amaçlı, doktor
tavsiyesiyle gelen de çok,
kendine ve sevdiklerine ayırdığı
birkaç günlük tatilde buranın
nimetlerinden faydalanıp
kendini tazeleyen de. İnegöl
denince akla ilk gelenlerden
biri Oylat, Oylat denince
akla ilk gelenlerden biri de
kaplıcalar. Oysa Oylat yalnızca
hakkında fantastik hikâyeler
anlatılan kaplıcalarıyla değil,
vadisi, mağarası, “mutluluk”
saçan köprüleri, kanyonu ve
şelalesiyle de Bursa’nın kıymetli
hazinelerinden biri. Adını verdiği
köftesiyle, mobilyalarıyla,
5000 yıllık geçmişiyle bilinen
İnegöl’ün sınırları içindeki Oylat,
misafirlerine şifa, tarih, huzur,
gizem ve eşsiz manzaralar
sunuyor. Dünya ikincisi
kaplıcalarıyla, mağarasıyla,
şelalesiyle, gelenlere
ölümsüzleştirmek, hep içinde
kalmak isteyecekleri anlar ve
anılar veriyor.
Hayat veren damlalar
Birçok derde deva, hastalıklara
şifa Oylat Kaplıcaları, Bursa –
Eskişehir karayolu üzerinde.
Bursa’nın 58 kilometre
uzağındaki İnegöl’e yaklaşık 27
kilometre mesafede. Ulaşımı
son derece kolay olan Oylat’ın
var oluşu ise yüzyıllardır
anlatılan ve neredeyse herkes
tarafından bilinen bir efsaneye
dayanıyor. Bu efsaneye
göre; “Bizans İmparatorluğu
zamanında, bölgeye hâkim olan
tekfurun canından çok sevdiği
bir kızı varmış. Bu güzel kız bir
gün aniden hastalanıp yatağa
düşmüş. Hekimler, ilaçlar,
dualar kızın derdine derman,
hastalığına şifa olamamış.
Günler, aylar, yıllar geçmiş ama
kızcağız bir türlü iyileşmemiş.
Engin Çakır, Ekim 2016
Serkan Özkan, Mayıs 2016