81
sosyalleşme ve vakit geçirme biçimi
aslında. Fado restoran ve barlarında
sanatçılar yemekten sonra gece 11’e
doğru sahne aldığında çoğunluğu
küçücük olan bu mekanların tıka
basa olduğunu görünce şaşırmayın.
Müzisyenler sahne olarak kapı girişini
kullanacaklar. Kapılar kapanacak,
yabancılar girmeyecek ve belli
yıkılmış bir kadın, hayli çirkin, hayli
geçkin, ağlamaklı, çığlık çığlığa şarkı
söyleyecek. Belki zayıf incecik elli,
incecik belli, kalın dudaklı olmayacak
ama sesi bir tokat gibi patlayacak
kulaklarınızda. Yüzünüz al al olacak,
içiniz hüzün dolu, kahır dolu, gözleriniz
kanlı. Sakın kendinizi şaraba verip
hesabı istemeye kalkmayın. Fado’nun
çok sıkı kuralları var ve içerideki
herkes bu kurallara uymak zorunda.
Muteber bir Fado kulübünde yemeğe
zamanında gelmek, sanatçı şarkısını
söylerken kesinlikle konuşmamak,
yemeğe dokunmamak, çatal-bıçak
sesi –zinhar- çıkarmamak, garsona
el kol hareketi yapmamak, şarkıcı ve
gitaristlerin olduğu tarafa dikkatinizi
yöneltmek bu kuralların bazıları. Aksi
şekilde davranırsanız uyarılırsınız,
benden söylemesi. Fadistalar şarkı
söylerken, yemek servisi yapılmıyor ve
kimse de yerinden kalkmıyor. Aslında
bunun sebebi sadece saygı ve kurallar
değil, dinlediğiniz şarkılar da yerinize
mıhlayacak ve içinize işleyecek türden.
Dinlerken sözleri anlamayacaksınız
ama sanatçının gözlerinden yaşlar
süzülürken anlamını bilmeseniz de
etkileneceksiniz. Tabi iyi bir Fado
kulübünden beklentiniz kesinlikle iyi bir
yemek olmamalı. Yemek işin bahanesi,
asıl amaç seçkin bir Fado sanatçısı
dinlemek olmalı. Ödeyeceğiniz hesap
daha çok bunun için, unutmayın.
“Peki ne yiyeceğiz?” diye sorduğunuzu
duyar gibiyim. Tabi ki başta balık olmak
üzere her şey… Etin de en lezzetlisi
Lizbon’da ama deniz ürünlerinin
çeşitliliği ve ucuzluğu cezbediyor.
Denizci ve haliyle balıkçı bir millet
olan Portekizliler balık yemeklerini “bol
kepçe” usulü servis ediyorlar. Diyelim
midye sipariş ettiniz, midyeleriniz
15 dakikada hazırlanıp 30 cm
yüksekliğinde bir kova ile önünüze
konuyor. Meyve istediğinizde koca bir
ananas ve iki adet mango bir porsiyon
olarak önünüze geliyor. Kaşif ruhlu
olan Portekizlilerin tarih boyunca
sömürgelerinden getirdikleri her şey;
baharatlar, domates, sarımsak, patates
ve zeytin her yemeğe girmiş neredeyse.
Bir de Mağriplilerden ve Araplardan
öğrendikleri pişirme teknikleri var.
Meyvelerle balıkları birlikte pişirmek
gibi. Çok değişik tatlar sunuluyor, ama