147
Ödülü kazandırdı. Hemen ardından
Kalpazanlar Çetesi ve Cabiria'nın
Geceleri filmleri geldi. Ortak özelliklere
sahip bu üç filmi sonraki yıllarda
üçleme olarak sundu. Herkesin
kendinden bir parça bulduğu bu çılgın
yönetmenin filmlerinde; çocukluktan
gençliğe, orta yaştan yaşlılığa kadar
tüm dönemleri bulmak mümkün de
denebilir. Kimi zaman sahtekarlıkları,
kimi zaman yoksulluğu, kimi zaman da
aşkı anlatan Fellini bile, “Bir sanatçı
her zaman kendinden söz edermiş gibi
geliyor bana. Bir filme giren günlük
şeyler bile sanatçının acı ve kaygılarının
tanıklarıdır” der. Birçok eleştirmenin
deyimiyle ise Fellini yalancı bir
yönetmendi. Kendinden bahsetmeyi
sevmediği için röportaj da vermezdi.
Onun için röportaj zaman kaybıydı...
İlk senaryosunu Alleanza
Cinematografica Italiana'da bulunduğu
sürede yazan Fellini, bu sırada
Roberto Rossellini ve Ingrid Bergman
ile de tanıştı. Bu tanışmanın hemen
ardından Rossellini'ye çok sayıda
senaryo yazdı. 1944 yılında Roma'da
“The Funny Face Shop” ismini verdiği
bir dükkan açtı. Amacı çizimlerini
pazarlamaktı. Gerçekleri herkesin
kendisinin bulması gerektiğine
inanan yönetmen filmlerinde kendini
sembollerle anlatmayı tercih etti. Onun
için sembolize sinema, çok büyük
anlamlar taşıyordu. Sinema severleri
kendi gerçeklerine ortak etmekten
hoşlanıyordu. İç dünyasındaki
renkleri filmlerine yansıtırken, sinema
dünyasındaki emsalleri arasında “en
çılgın” olarak bilinen isimdi. 1969
yılında yaptığı Satyricon filminin bir
sahnesinde ortamı izleyiciye daha
gerçek sunmak için lenslere vazelin
sürerek görüntüyü bozdu ve bu
hareketi çokça konuşuldu. Hikayenin
gelişimine göre kullandığı bu detaylar,
kendi dehasının eseriydi. Fellini
filmlerini izlemek zeka gerektiriyordu
aslında... 1920’de Rimini’de başlayan
hikayesi, Ekim 1993'de Roma'da
kalp kriziyle sona erdi. Ardında
yönettiği 27 film ile birlikte, 7 kez aday
gösterilmesine rağmen aldığı 4 En iyi
Yabancı Film Akademi Ödülü ve yanı
sıra; Cannes, Moskova ve Venedik Film
Festivalleri’nde kazandığı ödüller kaldı.
Işık, filmin özüdür ve bu nedenle
sinema da ışık ideolojidir, duygudur,
renktir, tondur, derinliktir, havadır,
öyküdür.
Işık, bir yüzü oyar ya da parlatır,
olmayan ifadeyi ekler, donukluğa zeka
pırıltısı, yavanlığa çekicilik katar. Işık
bir yüzün zarafetini ortaya çıkarır, bir
manzarayı yüceltir, onu yok olmaktan
çekip çıkartır, bir dekorun fonuna büyü
katar.