81
Müziğe ilk adımını birçok sanatçı gibi
okul yıllarında atmış bir isim Melih
Ünen. Milliyet Müzik Yarışmaları'na
katılıp ödüller aldıktan sonra müziğe
olan iştahını kabartmış birisi. Müziğe
olan bağı iyiden iyiye artınca soluğu
Viyana’da müzik eğitimi alırken almış
bir müzik müptelası. Viyana’da değişik
gruplarda solistlik yapmış...
Melih Ünen yıllar yılı farklı türlerde
müzik tarzlarından beslendi. Kendi
çalışmalarında ise duru ve kalıcı bir
anlatıma yöneldi. Geldiği son noktayı
bizzat kendisine sorduk, o da anlattı…
Kendini her türlü egodan sıyırmış,
sadece işini yapmaya çalışan bir
müzisyenle karşı karşıyaydık.
Melih Ünen kendisini nasıl tanımlar?
Kimdir? Hayatını kendi cümleleri ile
bize nasıl anlatır?
Bir parça yalnızlığı seven, sosyal
ortamda da eğlenceli sayılan biri
diyebiliriz..
İlk solo albümünüz ile oldukça dikkat
çekici bir çıkış yakaladınız. Albümün
ilk klipleri Beşiktaş Üsküdar ve
Arıza’ya geldi. Tepkiler nasıldı?
Öncelikle bu albüm özellikle belli bir
kitleyi hedef almıştı. Retro konseptli,
sade bir sounda sahipti ve günümüzün
çabuk tüketim çizgilerinden özellikle
kaçınan bir çalışmaydı. Sonuçta belli
bir dinleyici sahiplendi ve hakkında
eleştirmenler tarafından da gayet
güzel şeyler yazıldı. Göksel’in Beşiktaş
Üsküdar’da eşlik etmesi, tiyatrocu ve
aynı zamanda dizilerden de tanıdığımız
Birce Akalay’ın klipte oynaması da
-sağolsunlar- artı bir değer kattı.
Albümdeki şarkıların çoğu bana ait,
arkadaşım Sezai Paracıkoğlu’nun
da (bir tanesini birlikte yazdığımız) 2
şarkısı var. Müzisyen kimliğinin yanı
sıra Sezai aslen tiyatrocu ve şubat
ayında vizyona giren “İncir Reçeli”
filminin de başrol oyuncusu... Klip
döneminde Birce Akalay ile onun
aracılığıyla tanışmıştık. “Arıza” klibi ise
sade fakat çok güzel kareler içeren
bir çalışma oldu. Hayattan doğal
tiplemelerle bir iç mekan çekimiydi.
Klipte bir diğer model daha bize eşlik
etmişti.
Piyasada albümünüzle ilgili oluşmuş
genel izlenim, kaliteli sözler ve
iyi yorumlamalar olduğu... Şarkı
seçimlerinde kıstaslarınız neler oldu?
Bir yorumcunun kendi müzikal çizgisini
ortaya koyarken en zorlandığı bölüm
genellikle sözler oluyor. Aslında ben
de öncelikle sahne adamıyım. Müzik
okuduğum dönemi, çalıştığım birçok
projeyi, grubu içine alan uzun bir
yorumculuk süreci... Fakat yıllar içinde
söz yazımına yoğunlaşınca, sanırım
kişinin kendi anlatım tarzı da ortaya
çıkıyor. Albümde, günümüz dünyasının
çiğ “gerçek”lerinden ziyade, naif
“özlem”lerini dile getirmeye çalıştım.
Şarkı isimleriniz dikkat çekici.
Tarzınızı da retro modern olarak
tanımlıyorsunuz. Biraz da bundan
bahsedelim mi?
Retro ve modern derken günümüze
ait aşkların, yaşamların, nostaljik rock
motiflerileriyle anlatımı söz konusu...
90'ların ikinci yarısı İstanbul'a döndüğünde Kamelion grubunu kurdu Melih Ünen. Hayal Kahvesi,
Kemancı ve Line gibi seçkin mekânlarda uzun yıllar programlar yaptı. Bursa’ya sıkı sıkıya bağlıydı ve
hiç kopmadı. Ünen, kendini kanıtladığı yerin sahne olduğunu iyi biliyor ve orada işini çok iyi yapıyor...