104
semboller
Abdulkadir Kılınç
Avrupa, doğunun kaliteli ipek ve
baharatı ile tanışınca, bu ürünlere
büyük bir talep doğmuş ve "İpek Yolu"
olarak adlandırılan tarihi ticaret yolları
yapılmıştı. Çin'in en uç noktasından
başlayıp Anadolu'nun çeşitli yerlerinden
geçerek İstanbul'da birleşen ve oradan
da Avrupa'nın içlerine giden bu yol
boyunca, yükleri taşıyan kervanlar
sadece ticaretin gelişmesini değil,
Asya ile Avrupa arasında günümüzde
de izleri görülen kültür alışverişini de
sağlamıştı.
Ortaçağda İpek Yolu, Antakya'dan
başlayıp, Gaziantep'ten geçerek İran
ve Afganistan'ın kuzeyinde Pamir
Ovası'na kadar uzanmaktaydı. Ayrıca
Anadolu'nun güneydoğusunda bulunan
Gaziantep ve Malatya'yı geçip, batıda
Bursa, Trakya ve İzmir; Karadeniz'de
Trabzon ve Sinop, Akdeniz'de ise
Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar
üzerinden Avrupa'ya ulaşırdı. Tarihi
İpek Yolu, eski Çin medeniyetini
Batı’ya ulaştıran önemli bir kanal
olmakla birlikte, aynı zamanda Çin ve
Batı arasındaki ekonomik ve kültürel
temaslardaki önemli bir köprüydü.
Genel anlamdaki İpek Yolu, Batı Han
hanedanı döneminde Zhang Qian
tarafından başlatılan, doğuda Chang’an
şehrinden başlayan, batıda Roma
İmparatorluğu’nda son bulan bir kara
ulaşım hattıydı. İki güzergaha bölünen
İpek Yolu’nun güney güzergahı,
Dunhuang ve Yangguan geçidinden
geçtikten sonra batıya doğru ilerleyerek
Kunlun Dağları ve Conglin Dağları’nı
aşar, oradan da Da Rouzi (bugünkü
Xinjiang Özerk Bölgesi ve Afganistan’ın
kuzeydoğusu), Anxi (bugünkü İran) ve
Tiaoshi (bugünkü Arap yarımadası)
üzerinden Roma İmparatorluğu’na
ulaşırdı. İpek Yolu’nun kuzey güzergahı,
Dunhuang ve Yumen geçidinden
geçtikten sonra batıya doğru
ilerleyerek Tianshan Dağları’nın (Tanrı
Dağları) güney eteklerinden Conglin
Dağları’nı aşar, oradan da Dawan
ve Kangju devletleri (bugünkü Orta
Asya) üzerinden güney güzergahıyla
birleşirdi. Bu iki güzergah, “Kara İpek
Yolu” olarak da adlandırılıyor.
Bilinen “İpek Yolu”nun yanı sıra,
pek bilinmeyen iki İpek Yolu daha
var. Bunlardan biri, “Güneybatı İpek
Yolu” olarak adlandırılıyor. Sichuan
eyaletinden başlayan bu yol, Yunnan
eyaletinden sonra İravadi Nehri’nden
geçerek Burma’nın kuzeyindeki
Mogoko’ya ulaşır, sonra Çindvin
Nehri’ni geçerek Hindistan’ın
kuzeydoğusundaki Mopal’a, oradan da
Ganj Irmağı’nı izleyerek Hindistan’ın
kuzeybatısından İran Platosu’na
ulaşırdı. Bu İpek Yolu, bilinen “Kara
İpek Yolu”ndan çok daha eskiydi.
Çinli arkeologlar, 1986 yılında Sichuan
eyaletine bağlı Guanghan şehri
yakınlarında gizemli “Sanxing Dui”
kalıntılarını tespit ettiler. Bundan 3 bin
yıl öncesine ait olduğu anlaşılan “San
Xingdui” kalıntılarından 142 santim
uzunluğundaki altın sopa, dört metre
yüksekliğindeki “Kutsal Ağaç”, farklı
boyutlardaki bronz insan heykelleri,
büstler ve maskeler gibi Batı Asya
ve Antik Yunan medeniyetlerinin
özelliklerini taşıyan çok sayıda tarihi
eser çıkarıldı. Uzmanlar, bu tür tarihi
eserlerin büyük olasılıkla o dönemde
Doğu ile Batı arasında yapılan
kültürel değişimler kapsamında
Çin’e getirildiğini düşünüyorlar. Bu
varsayımın doğru olduğunun tespit
edilmesi durumunda, buradan geçen
İpek Yolu’nun bundan 3 bin yıl önce
kurulduğunu söylemek mümkün olacak.
Karadaki İpek Yolları’nın yanı sıra bir
de “Deniz İpek Yolu” vardı. Guangzhou
Limanı’ndan Malaka Boğazı’nı geçerek
Sri Lanka, Hindistan ve Doğu Afrika’ya
ulaşan “Deniz İpek Yolu”’nun Song
Hanedanı döneminde oluştuğu, Doğu
Afrika’daki Somali’de yapılan kazılarda
çıkarılan tarihi eserlerle kanıtlandı.
Çin ve dünya uygarlığının başlıca
beşiği olan ülkeleri bir araya getiren
Deniz İpek Yolu, geçtiği ülkeler
arasındaki ekonomik ve ticari temasları
yoğunlaştırdığı için “Doğu ve Batı
Arasındaki Diyalog Yolu” olarak da
adlandırılıyor. Tarih kayıtlara göre
Marco Polo, Çin’e Deniz İpek Yolu
üzerinden gelmiş, dönüşte yine Çin’in
Fujian eyaletine bağlı Quanzhou
Limanı’ndan gemiye binerek bu yolu
izleyip memleketi Venedik’e dönmüştü.
İpeğin rotası
Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise,
daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergahları izleyen kervanlarla sağlanırdı. M.S. 555 yılında, keşişler
ilk ipek kozalarını Çin’den Bizans’a, Anadolu’ya getirdiler. İpek böcekçiliği İstanbul’dan Yunanistan’a,
7. yüzyıldan itibaren de İtalya, İspanya ve Fransa’ya geçmişti.