129
Peki ya siz, 40 kişi hep bir ağızdan
Mantra okuyup ardından iki saat
Asana pratiği yaptınız mı? Bedeninizin
yavaş yavaş uyandığını, sizi yeni güne
hazırladığını, zihnin uyandığı halde
sessiz kalmayı seçtiğini hissettiniz
mi? O iki saatin göz açıp kapayıncaya
kadar geçtiğini, o iki saat boyunca
hiç saate bakmadığınızı, çünkü o
iki saat boyunca anda kaldığınızı,
bundan sonra olacakları ya da dün
olanları düşünmediğinizi, sadece o
anda ama tam da o anda olduğunuzu
farkettiniz mi? Asana pratiği bittikten
sonra salondan çıktığınızda köyün
yeni uyandığını, güneşin pirinç tarlaları
üstünde süzülürken ne kadar da
güzel olduğunu ve sizin de doğayla
uyum içinde hareket ettiğinizi, artık
yürümediğinizi ama süzüldüğünüzü
gördünüz mü? Aldığınız her nefes
sizi canlandırır, bedeninize dolan
pranayı hissetmeye başlarsınız, garip
bir sarhoşluk halidir bu, kendinizi
gülümsemekten alıkoyamazsınız ve
etrafınızda baktığınız herşeydeki,
varoluştaki sihri görürsünüz ve aldığınız
her nefes için, o anın bir parçası
olduğunuz için şükretmeye başlarsınız,
tamamen özgürsünüzdür. Geriye
ne endişe kalır, ne korku, ne keder,
bunların hepsinin yerini kabullenme alır.
Geleni olduğu gibi kabul etme, olanla
akma kaynağa doğru.
Şehrin gürültüsünden uzakta, masmavi
gökyüzünün altındasınız. Yazın Muson
yağmurlarıyla beraber zümrüt yeşiline
boyanan; kışın kahverengiyle yeşilin
dans ettiği, etrafı dağlarla çevrili bir
arazi üzerine kurulmuş basit, tek katlı,
küçük yapılar düşünün. Ön tarafında
pirinç tarlaları, arkasında bir tepe
ve Hindistan kırsalına özgü zehirli
yılanlar, inekler, fareler ve bunlarla
yaşamayı öğrenmiş insanlar. Bunlara
ek olarak Yoga bilgisini derinleştirmek
için dünyanın dört bir yanından gelen
ve özellikle Hindistan’a ilk ziyaretiyse
hem büyülenip hem zorlanan farklı din,
dil ve kültürlerden öğrenciler… İşte
burası Bihar Yoga Okulu’na bağlı Yoga
Vidya Gurukul Aşramı. Hindistan geniş
cografyasının dört bir yanına dağılmış
tapınakları, öğretileri, mistikleriyle
batılı maceraperestlerin ruhani
yolculuklarında en çok ziyaret ettiği
adreslerden biri.
Yıllar yılı Batı’nın Doğu mistisizmini
keşfiyle modern yaşamda mutsuz
olan yığınlar Hindistan’a doğru yola
çıkmış. Kimisi orada bir “guru”nun
peşine takılmış hayatı değişmiş, kimisi
bir Aşram’da yıllarca kalmış, kimisi
dağlarda, mağaralardaki mistiklerle
yaşamış... Bu yolculuk bugün de
devam ediyor. Her sene binlerce Batılı
öğrenci Hindistan’da Yoga eğitimi için
Aşram’ların kapısını çalıyor. Aşram
bir gurunun yaşadığı ve öğrencilerine
öğrettiği, münzevi bir hayat sürdürülen
bir mekan. Guru ise öğrencilerine
spiritüel rehberlik eden bir öğretmen.
Her Aşram’ın farklılık gösteren yönleri
olduğuna eminim ama sanıyorum
benzerlikler farklılıklardan fazladır.
Hindistan’da şehirler kalabalık,
gürültülü ve dağınık. Bunun üstüne bir
de hava ve çevre kirliliğinden bolca
nasibini aldığı için Aşram’lar genelde
şehir dışlarında, kırsal alanlarda
kurulmuş. Öğrenciler dış uyaranların
etkisinden kurtulup daha kolay içsel
yolculuklarını yapabilsinler diye. Yoga
Vidya Gurukul da Nashik şehrinin
dışında Talwade köyünde kurulmuş.
Yakınlarında Hindistan’ın en önemli 12
Shiva tapınağından birine ev sahipliği
yapan Trimbak köyü var. Trimbak
hacılarla dolup taşıyor. Bazı günler
Aşram’da dışarda otururken esen
rüzgarla beraber Trimbak’daki duaların
sesleri duyuluyor.
Saat 5’de gökyüzünde Venüs ile
başlayan gün sabahki Asana pratiğinin
ardından karma Yoga saatiyle devam
ediyor. Bir saat boyunca öğrenciler
o gün kendilerine verilen görev
kapsamında ya mutfakta çalışıyorlar
ya Aşram’ı temizliyorlar ya da bireysel
yeteneklerine göre değişen çeşitli işler
yapıyorlar. Ardından günün ilk öğünü,
Ayurvedik prensiplere göre hazırlanmış
kahvaltı zamanı. Kahvaltıdan sonra
Yoga felsefesinin anlatıldığı dersler
başlıyor. Bu derslerden sonra öğle
yemeği, öğlen tatili ve arkasından biraz
daha teorik ders. Teorik derslerden
sonra bir kez daha Asana çalışması
yapılıyor. Güneş batarken akşamki
Mantra seansı başlıyor. Mantralar bir
melodi eşliğinde söylenen değişimi
sağlayabilecek güce sahip dini
şiirlerdir. Tek heceden oluşabileceği
gibi daha uzun da olabilir. Mantra
seansının ardından akşam yemeği
yeniyor. Aşram’da gün erken bitiyor,
ışıklar akşam 10’da sönüyor.
Aşram yaşamı hem çok güzel, hem
çok zor. Bütün konfor alanından uzakta
geçirilen günler. Duştan sıcak suyun
akmadığı, internetin olmadığı, alışılan
ev temizliğinden uzakta, farelerle
ve zehirli yılanlarla iç içe kişinin
kendisiyle geçirdiği günler. O zaman
anlıyor insan hayatındaki maddelere,
kişilere ne kadar çok bağlandığını
ve aslında bunların özgürlüğünü ne
kadar kısıtladığını, mutluluğunu şarta
bağladığını. Orada bir tercih yapıyor
insan ve büyümek için bir adım atıyor
ya da Hindistan’dan ve bu deneyimden
nefret edip evine dönüyor. Orada
kalanlar bedenleri arınmış, güçlenmiş
ve esnekleşmiş, zihinleri biraz daha
sessizleşmiş ve kendileriyle ilgili yeni
birşeyler keşfetmiş olarak dönüyorlar
evlerine. Orada edinilen deneyimler
hayat boyunca kalıyor bedenlerde ve
ruhlarda…
Bir gün bir başka yerde duyulan
bir koku, bir ses, göze çarpan bir
renk ya da Yoga matının üzerindeki
herhangi bir an binlerce kilometre
öteye götürüveriyor insanı.
Hindistan yer ediyor kişide, bir ömür
çıkmamacasına…