87
Çevredeki tarihi yapıları ziyaret ederken
arada soluklanmak üzere Kreschatyk’e
dönebilir ve kahvenizi yudumlarken
sokağa kurulmuş olan profesyonel
ses sistemleri ile konser veren sokak
müzisyenlerinin mükemmele yakın
performanslarına kulak kabartabilirsiniz.
Kiev’den bahsederken “yeşil alan”
diye bir tabir kullanmak haksızlık olur.
Çünkü aslında şehir daha çok bir
orman içerisinde binaların oluşturduğu
gri alanlardan ibaret. Khreschatyk’teki
sıralı kestane ağaçları gibi bütün
cadde ve sokaklarda yer alan ağaçlar
ve küçük parkları saymıyorum bile.
Nehrin iki yanı zaten geniş parklarla
imara kapalı görünümdeki Kiev’in
şehir merkezinde de çok sayıda orman
olarak nitelendirilebilecek büyüklükte
en önemlisi Botanik Bahçesi olan
geniş yeşil alanlar mevcut. İşte bu
yemyeşil ve büyük bir parkı andıran
şehirde serpiştirilmiş olan onlarca
altın rengi yaldızla kaplı kubbeleri
ile manastır, kilise ve şapeller hangi
açıdan bakarsanız bakın, olağanüstü
güzellikteki mimari yapılar ve masmavi
gökyüzü ile birlikte kente sihirli ve
masalsı bir hava katıyor. Bunlar
içerisinde benim kişisel favorim
Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin
merkez katedrali olan Rus-Bizans
stilindeki sarı-lacivert renklerle bezeli
St.Volodimir Katedrali. Universytet
metro durağı çıkışında yer alan ve
XIX. yüzyılda inşa edilmiş olan bu
katedral anladığım kadarıyla Kievliler
için de popüler bir ibadet mekanı.
Bir dipnot; kilise ve katedrallerin
tamamına yakınında, kadınların genel
kıyafet tarzları ne olursa olsun başlarını
örtecek şekilde içeri girmeleri isteniyor.
Bu nedenle kadın okurlarımızın
Kiev ziyaretleri esnasında hazırlıklı
olmalarında fayda var.
Kiev aslında yürüyerek rahatlıkla
gezilebilecek bir şehir olsa da diğer
bütün Avrupa kentlerinde olduğu gibi
son derece yaygın bir ağ ile şehrin
tamamına yakınını içine alan bir metro
ve raylı sisteme de sahip. Avrupa ve
Türkiye’nin aksine ulaşım belki de en
ucuz şey. Örnek vermek gerekirse bir
metro jetonu 2 gravni ki bu yaklaşık
40 kuruş demek. Bu yüzden diğer gezi