52
Mavi Okyanus ile iz bırakmak
serbest yazı
Özlem Şenkoyuncu
İş hayatında son dönemlerde sıkça
konuşulan ve üzerine çeşitli eğitimler
düzenlenen konulardan biri de
farklılaşmak, sektörde farklılaşarak
iz birakmak üzerine... En çok
konuşulan stratejilerden biri de “Mavi
Okyanus Stratejisi...” W. Chan Kim ve
Renee Mauborgne’un “Blue Ocean
Strategy” adlı kitabı ile iş dünyasında
dillendirilmeye başlayan bu Mavi
Okyanus stratejisi girişimcilerin yeni
gözdesi. Peki nedir bu mavi okyanus,
okyanus dediğin zaten mavi değil
midir? Başka renkte okyanus da mı
var?
Pazarda birçok oyuncunun olduğu, bu
sebeple pastanın gittikçe daralarak
kıyasıya rekabetin yaşandığı, karların
gittikçe düştüğü pazar “kırmızı
okyanus” olarak adlandırılıyor.
Herhalde buradaki köpek balığı gibi
“dişe diş, kana kan, intikam” edalarıyla
yanıp tutuşan rakiplerin birbirini
parçalaması sebebiyle kanlarıyla
kirlenmiş okyanus olduğu için kırmızı
okyanus olarak adlandırılmış.
Mavi okyanus ise sizin yeni keşfettiğiniz
henüz kimsenin bu suları bilmediği ve
yüzmediği bir okyanus. Burada pazarı
siz kendiniz oluşturuyorsunuz, rakip
yok, rekabet yok masmavi sularda ilk
zamanlarda siz tek başına yüzerken
pazarın kurallarını ve fiyat politikasını
da tek başına oluşturuyorsunuz. Tabi
zamanla sizin de okyanusunuz başka
oyuncular tarafından keşfediliyor,
rakipler artmaya piyasanın kuralları
değişmeye başlıyor, rekabet arttıkça
da okyanus kızarmaya başlıyor. Kırmızı
okyanustan çıkmak isteyenler ise kendi
mavi okyanusunu yeniden yaratmak
zorunda. Mavi okyanusa en çok verilen
örnek firmalar arasında Amazon,
Starbucks, T-Box, Ipad, Ipod shuffle
gibi kendi alanında yeni uygulamalar
yapan benzerlerinden farklılaşan
firmalar gösterilebilir.
Firmalar için kırmızı okyanusa girmek
kolay, ayakta kalmak zor. Mavi
okyanus için ise para kazanacak
yeni bir fikir bulmak bunu hayata
geçirmek zorken, bu okyanusta
rakip olmadığı için kalmak çok daha
kolay. Kırmızı okyanusta birbirinin
benzeri aynı işi yapan birçok firma
arasında farklılaşmak öne çıkmak bir
o kadar zorken, mavi okyanusta kendi
farklılığınızla yarattığınız pazarda lider
olmak ise bir o kadar kolay.
Eğer iş hayatında ister kurum
olarak, ister kişi olarak “iz bırakmak”
istiyorsak; çevremizi iyi analiz edip
nasıl farklılaşabileceğimiz üzerine kafa
yormalı... Farklılaşmak için zaman,
gerekiyorsa da para harcayarak
kendi mavi okyanusumuzu yaratmayı
başarmalıyız. Aksi taktirde sürüdeki
binlerce koyundan biri olmaya devam
ederiz.
İş hayatı artık birbirinden farklı rekabet stratejileriyle, yeni yönetim modelleriyle, esnek organizasyon
şemaları ile Y Kuşağı hatta Z kuşağı ile çok daha karmaşık. Farklı olmak, ön plana çıkmak, liderlik
yapmak için artık iş hayatındaki geleneksel kurallar geçerli değil. Bu kuralları ise çoğu zaman patron
belirlemiyor. Çünkü kuralları artık müşteriler ve toplum belirliyor. Oyunu kurallarına göre oynarsanız
kazanıyor, oyuna yeni kurallar koyabiliyorsanız da liderliğe oynayabiliyorsunuz.