55
Türk kahvesinin damakta bırakacağı
ize zemin hazırlayabilsin. İsteyen
orta şekerli isteyen az şekerli içer
ama tiryakilerinin iyi bildiği gibi Türk
kahvesinin asıl tadına varabilmek
için “acı kahve” tanımına uyması
gerek. Damak tadına göre sütlü
bile içilebilecek kadar keyfinize
kalmış Türk kahvesini tatlandırmak
için ne ekleyecekseniz, cezvesinde
pişerken ekleyeceksiniz. Tabi kahve
“yandan çarklı” olmayacaksa.
Fincanın kenarında yandan çarklı
olarak ikram edilen kesme şekerin
zamanla lokum, çikolata gibi tatlı
ikramlara dönüşmesiyle tek başına
bir gelenek olan Türk kahvesinin, bize
özgü diğer geleneklerde de başrol
oynamaya başladığı söylenir. Bayram
ziyaretlerinde ikram edilen geleneksel
Türk tatlılarının ve Türk lokumunun
yanında ya da kız isteme törenlerinin
başköşesinde Türk kahvesi. Bugün bile
gelin adayının görücülere pişireceği
kahvenin lezzetini, köpüğünü, kıvamını,
onun ne kadar maharetli olduğunun
ifadesi olarak kabul ederiz. Damat
adayının ise ona ve ailesine eşi için
nelere katlanabileceğini, gelinin ikram
ettiği tuzlu kahveyi içerek ispatlamasını
bekleriz.
Türk kahvemizin bir özelliği de
dünyadaki tek “telvesi ile ikram edilen”
kahve oluşu. Kahveyi içtikten sonra
telvesini dibinde bırakırız ki, fincanda
kalan izler bize gelecekten haberler
verebilsin. Türklere özgü bir kehanet
yöntemi olan kahve falı, dibe çöken
telvenin oluşturduğu şekillerin doğru
yorumlanmasıdır. Tabağına kapatılıp,
bazen üzerine yüzük konarak bazen
de sohbete dalındığı için bir köşede
unutulan fincanlar soğuduğunda,
ortamda kim fal bakıyorsa onun önüne
dizilir. İşin ehli kişi, kahveyi içenin hali
neyse falını fincanından okur, gördüğü
şekilleri yorumlayarak ona gelecekten
haberler verir. Zaten kahveyi içen kişi,
daha ilk yudumunu almadan kafasına
koymuştur fal baktırmayı. İçerken hep
fincanın aynı yerinden içmiştir. Dileğini
tutmuş, tutarken de çoktan kapatmış
olduğu fincanını başı üzerinde 3 kez
çevirmiştir. At şeklinde muratlar, kuş
kılığında haberler, balık gibi görünen
kısmetler çıkan fincan, hayırlar getirsin
diye fal bitince tabağa açık olarak
konur ve hemen yıkanır. Geleceğe olan
merakımız fala inanmasak da falsız
kalmayışımızın nedeni olsa gerek.
Günümüzde ticarete dönüştürülmüş
olan fal da aslında umudun
bahanesidir. Fal bakanın söylediği
umut dolu sözler, geleceğe dair olumlu
temenniler telve bahane edilerek dile
getirilir.
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane,
gönül muhabbet ister kahve bahane...”
Ticari anlamda kahve çekirdeği
üretemeyen bir ülke olabiliriz. Ama
dünyanın en ince öğütülen ve
kaynatılarak pişirilen tek kahvesi,
dünyada bizim adımızla tanınıyor.
Kendinden önce gelen kokusu,
köpüğü, kıvamı, Osmanlı saraylarından
evlerimize uzanan yolculuğu ile
keyfin simgesi olarak da anılan Türk