65
benim insanlarım
nasıl da perişan
… (Nâzım Hikmet, Yatar Bursa
Kalesinde, s. 175)
Kelepçelerle Ağır Ceza’da
Usta şairimiz, Bursa’ya getirilişinden
yaklaşık üç ay sonra 1933
Ağustosu’nun yirmi yedisinde
mahkemeye çıkarılır. Heykel’deki Bursa
Ağır Ceza Mahkemesi’nin önü (şu anki
Bursa Kent Müzesi) ana baba günüdür.
Toplam yirmi beş mahkûm, jandarma
gözetiminde ve ikişerli kelepçeli
olarak Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’ne
girerler. Nâzım, bir başka şairle N.
Vahdeti Çakırhan’la aynı kelepçeyi
paylaşacaktır... (…)
Nâzım Hikmet’in bir yılı geçen ilk
Bursa hapisliği, 1934 yılı Ağustos
ayında çıkarılan afla son bulur. Ancak
o, sonraki hapisliğinden çok çok
kısa sayılabilecek bu ilk hapisliğinde
bile Bursa’da, tarihe geçecek bir iz
bırakan Nâzım Hikmet, Türkiye’nin ilk
köy filmi olarak sinema tarihimizde
yerini alan “Bataklı Damın Kızı Aysel”
filminin senaryosunu, Bursa hapisliği
döneminde yazacaktır. Günümüzde
Nilüfer ilçesine bağlı bir mahalle olan
Çalı’nın çekimlere ev sahipliği yaptığı
bu film, dönemin ünlü birçok isminin
anılarında da yerini alır. İlk opera
sanatçımız Semiha Berksoy, Çalı’daki
film setine uğramış; ardından Bursa
Cezaevi’nde Nâzım’ı ziyarete gitmiştir.
… O sıralarda Nâzım hapse girmişti.
Bursa Hapishanesinde yatıyordu.
Cahide Sonku, Bursa yakınlarında
Bataklı Damın Kızı Aysel filmi için
gidecekti. Filmi Muhsin Ertuğrul
yönetiyordu. Ben de rica ettim. ‘Sizin
filmin setinde bulunmak istiyorum.’
dedim. Filmi Bursa yakınlarında
çekiyorlardı…
(Sana Tütün ve Tespih Yolluyorum,
Füsun Özbilgen, s. 53, 1985.)
Kelepçesiz yolculuk
1936 yılının Mayıs ayında Cemal Nadir,
memleketi Bursa’da karikatür sergisi
açmaya karar verir. Mayıs ayının bir
pazar günü, bu kez Akşam Gazetesi’nin
muhabiri olarak Bursa’ya gelen Nâzım
Hikmet, sergiyi izlemeyi, haberini
yapmayı, arkadaşlık ve gazetecilik
görevi olarak görür. Vapurla Yalova’ya;
oradan da otobüsle Bursa’ya gelir.
Bugünün Bursa’sında hâlâ işlevsel olan
Tayyare Kültür Merkezi’nin sergi salonu,
hıncahınç doludur. Nâzım Hikmet,
arkadaşını öper, kutlar. Karikatürleri tek
tek inceler, sergiye gelenlerle sohbet
eder, yapılan konuşmaları dinler, notlar
alır ve aynı gün İstanbul’a döner… Bu
yolculuk; Nâzım Hikmet’in Bursa’ya
kelepçesiz gelip kelepçesiz gittiği son
yolculuktur…
Bir kış günü başlayan ikinci hapislik
Beş aralık bin dokuz yüz kırk. O yıllarda
nüfusu yüz bin olan şehrin uzağındaki
Bursa
Cezaevi, koğuşlarını bir okula
dönüştürecek mahpusunu, demir
parmaklıkları ardına almak üzeredir…
Nâzım, Bursa Cezaevi’ne getirildiği
yıllar İkinci Dünya Savaşı’nın tüm
şiddetiyle sürdüğü, ülkemizde tek parti
yönetiminin sürüp gittiği yıllardır.
…
Bursa’da kaldığı süre içerisinde,
cezaevindeki mahkûmlarla
öğrencileriymiş gibi ilgilenen Nâzım
Hikmet, o yıllardaki yirmi dört saatini